Belli ki, 301 madencinin çalıştığı mekanın bir anda toplu mezara dönüşmesi onu çok etkilemiş...

Soma katliamının ardından, Erdoğan’ın, elbisesine dökülen kırıntıları elinin tersiyle süpürme rahatlığıyla sorumluluğu üzerinden atıvermesi karşısında nutku tutulmuş...

Sonra, uğradığı şoku üzerinden atmak isteyen her insan gibi, şoke eden olayı defalarca kafasında yeniden canlandırmış; Erdoğan’ın, Soma faciasını, insanın ayağının taşa takılıp düşmesi gibi doğallaştıran, “Bu işin fıtratında var” sözlerini kafasında evirmiş, çevirmiş...

Bu güzel kardeşimiz hem kendini iyileştirmek hem de belki de bir nebze olsun farkındalık yaratmak için oturmuş, kısa bir film çekmiş...

                                                                   * * *

“Fıtrat” koymuş filmin adını; hiçbir iş güvenliği tedbiri olmayan bir atölyede, bir çocuğun ölümünü anlatmış...

                                                                   * * *

O filmi çekerken, Soma katliamı için bilirkişi raporu daha yazılmamıştı belki de...

Üç yılda çıkacak kömürün köle gibi çalıştırılan madencilere kazadan önce çıkartıldığını; madenin her tarafının kızıştığını, bu katliamın kaçınılmaz sonuç olarak tespit edildiğini bilmiyordu herhalde...

Ama Soma katliamının da, asansör felaketinin de, insana zerre değer vermeyen; asgari güvenlik tedbirlerini lüks gören bir anlayışın ürünü olduğunu kavramıştı belli ki...

Filmini “işçi sınıfının korunmasız evlatlarına” adamış o yüzden...

                                                                 * * *

Sonra ödül günü gelmiş çatmış, genç yönetmenimiz Suat Eroğlu bütün film ekibiyle birlikte Hak-İş’in vereceği ödülü almak üzere salonun yolunu tutmuş...

E tabi, bizim devletlu taifesi salona teşrif edince, film, sanat falan ikinci plana itilivermiş... Ödül töreni onların konuşmalarının gölgesinde kalmış.

Yönetmenimiz de küçük bir serzenişte bulunmuş, salonda bulunan Bülent Arınç’ı eleştirmiş: “Biz sizleri yaklaşık olarak iki saattir dinliyoruz. Hiçbir saygısızlıkta bulunmadık. Keşke siz de 10 dakikalık filmimize müdahale etmeseydiniz. Rahatlıkla izleyebilseydik de emeğe saygıyı görebilseydik Bülent Bey” demiş.

                                                                   * * *

Bu filmi yapıncaya kadar bu ülkede işin fıtratında pek çok şey olduğunu zaten öğrenmiş olan yönetmenimiz, ödül töreninden ayrılırken çok acı bir şey daha öğrenmiş.

Hak-İş üyesi birisi gelmiş ve burnunun üzerine yumruğu indirmiş.

Genç yönetmenimiz, bu ülkede iktidarı eleştirmenin fıtratında dayak yemek olduğunu bir kenara not etmiş...