- 6.10.2014 00:00
Bizim demokrasi gemisi her yerinden su alıyor; yan yatmış, bir batıp bir çıkarak denizin ortasında ilerliyor.
Yarı batık bu gemi hâlâ denizin dibini boylamadıysa eğer, bunu, bütün tükenmişliklerine rağmen gemiden su boşaltan birkaç mekanizma ve nefere borçluyuz.
Ümükleri sıkılmış olmasına rağmen bazı hukuk mekanizmaları ve bir avuç yargıç, bu ülkenin demokrasiden, otoriter rejime ve oradan da diktatörlüğe kaymasının önünde bir engel olarak duruyorlar.
Anayasa Mahkemesi olmasa, bugün Türkiye Twitter’ın, YouTube’un yasak olduğu; idarenin mahkeme kararlarını tınlamadan istediği memuru istediği gibi süründürebildiği; bir avuç memurun yukarıdan gelen emirlerle internete yasak koyabildiği; devletin hiçbir yargı kararı olmadan herkesin internet trafiğini izlediği bir ülke olma utancını yaşayacaktı...
Cumhurbaşkanı Erdoğan Anayasa Mahkemesi’ne çok kızıyor ve bunu zaman zaman açık açık dile getiriyor.
Ama bana sorarsanız eğer, Anayasa Mahkemesi’ne en çok onun ihtiyacı var...
Medyanın bu kadar muazzam bir baskı altında olduğu; bazı gazetelerin Sovyetler’in Pravdası gibi AK Parti’nin resmi yayın organına dönüştüğü bu ülke;
Sırf yolsuzluk soruşturması yürüttükleri için, hakimlerin, savcıların, polislerin çil yavrusu gibi oradan oraya gönderildiği, buram buram intikam kokan operasyonların hedefi haline getirildiği bu devlet düzeni;
Bütün eğitim sisteminin dini/ideolojik bir dayatmanın altına sokulduğu bu dönem;
Keyfiyetin kol gezdiği; hukukun paspas yapıldığı; kurumların işlemez hale geldiği bu sistem;
Eğer hâlâ bir biçimde demokrasi olarak görülebiliyorsa;
Erdoğan, bütün itibar kaybına rağmen, dünyada Özbekistan, Türkmenistan devlet başkanları gibi değil de, sorunlu da olsa demokratik bir ülkenin devlet başkanı gibi muamele görüyorsa;
Bunları, bu ülkede, onun hışmına uğramasına rağmen görevini yapabilen kurumlara ve kişilere borçludur...
Ancak Erdoğan ve hükümetin, “Yeni Türkiye” diye sundukları dizginsiz yönetim biçiminin önündeki engelleri böyle görmedikleri çok açık...
Bu nedenle de önümüzdeki dönemde başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere, ayak bağı olarak görünen tüm kurumlar hükümetin ateş hattının içinde yer alacaklar...
Geçmişte antidemokratik kararlara imza atmışsa da, bugün Anayasa Mahkemesi verdiği kararlarla demokrasinin yüz akını temsil ediyor; özgürlüklerin yok edilmesinin önündeki önemli engellerden birisini oluşturuyor...
Bu nedenle de Türkiye’de diktatoryal bir rejime gidilmesinden endişe duyan herkesin Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerinin tırpanlanması konusunda alarmda olması gerekiyor...
Yorum Yap