- 2.06.2014 00:00
İstediğiniz kadar bu cilalanmış 2.0 versiyonu yeni diye yutturmaya çalışın, biz bu ceberut devleti çok yakından tanıyoruz.
Yıllar önce bir galeride araba bakıyorum. Gözüme bir tanesini kestirdim. Araba baya afilli görünüyor, boyası falan insanın gözünü alıyor. Şöyle bir de içine bakayım diye kapısını açmak için hamle yapmamla birlikte arabanın kapı kolu elimde kaldı. Galerici başladı söylenmeye: “kardeşim böyle sert kapı açılır mı, kırdın güzelim arabanın kapı kulpunu.”
Bizim hükumette aynen bu galerici gibi, köhnemiş, çürümüş baskıcı devleti, cilalayıp önümüze ‘ileri demokrasi’, ‘yeni Türkiye’ diye koymaya çalışıyor. Neresinden tutsanız, bir tarafı elinizde kalıyor bu ileri demokrasinin; ama suçlu da hep onun kusurlarından bahsedenler oluyor...
Freedom House Türkiyeyi basın hürriyeti bakımından dünyanın üçüncü ligine koyunca, hükumet çevreleri çok içerlemişti bu işe. Halbuki o rapor Türkiyeyi üçüncü ligin en başına koyuyordu. Cumartesi günü CNN muhabirini canlı yayında gözaltına aldırarak, hükumet Türkiyeyi o üçüncü ligin en dibine koydu. Kendi eliyle, bütün dünyaya Türkiye’yi Kuzey Kore gibi gösteren bir fotoğraf verdi.
3H’li liberal gençler, Taksim meydanına bakan bir binaya ‘Korkmayın’ diye bir pankart astılar. Bina sahibinden izin almışlardı bu pankartı asmak için. Ama fırtına gibi içeri giren polisler tarafından gözaltına alındılar, hiç bir kitapta yeri olmayan bu ‘suç’ için emniyete götürüldüler.
Polis şiddetini bilmem anlatmaya gerek var mı? Hepimiz gördük neler olduğunu. Kıstırdıkları göstericileri linç edercesine döven polisler; yoğun gazdan dolayı ‘kimyasal’ bir saldırıya uğramışçasına yerlerde sürünen, nefes almaya çalışan göstericiler...
Neden oldu bütün bunlar? Çünkü başbakanımızın kesin olarak talimatı vardı. O, Gezi olaylarının yıl dönümünde hiç kimsenin Taksimde eylem yapamayacağına karar vermişti. Onun bir çift lafıyla, bütün toplantı ve gösteriler suç haline gelmişti. Yabancı bir gücün istilasına karşı savunma oluşturur gibi on binlerce polis yığıldı Taksim’e ve başbakanın bu talimatına karşı gelen herkese feci bir şekilde had bildirildi.
Biz bu köhnemiş, çürümüş devleti çok yakından tanıyoruz. Roboski’de insanlar bombalandıktan sonra, cilalar hızla dökülmeye başladı. Gezi’de döve döve ya da kafalarına sıkılarak öldürülen çocuklar; ardından “Camide içki içtiler; başörtülü bacımı yerlerde süründürdüler” mavraları; herşeyi yurt dışındaki ‘odaklara’ yıkmalar; hep diğerleri, hep başkaları suçlu palavraları, bütün o boya ve cilanın altındaki çürümüş heyulayı gözler önüne seriyor.
Siz istediğiniz kadar bu cilalanmış 2.0 versiyonu bize yeni diye yutturmaya çalışın, biz bu ceberut devleti çok yakından tanıyoruz...
Yorum Yap