- 21.03.2014 00:00
AK Parti iktidarının, en büyük haksızlığı, işte bu samimi dindar insanlara yaptığını düşünüyorum.
Kainatı yaratacak kadar büyük bir aklın, insanların ne yiyip ne içtiğiyle, kimin kimle seviştiğiyle ilgilenmeyeceğini düşündüm hep.
Yaratıcıya atfedilen sıfatlarla, onun insanlardan beklentileri olarak tarif edilen detaylar arasında büyük bir çelişki oluğunu düşündüm.
Bu muazzam kainatı yaratan Tanrı, insanları bu kadar şekli şeylerle tartmaz, dedim kendi kendime...
Okyanusları, dağları, ovaları, hayvanları yaratan; insanı bu denli karmaşık duygularla donatan bir yaratıcının, ‘o namaz kıldı cennete, bu içki içti cehenneme’ demeyeceğini düşündüm. Bu kadar büyük bir aklın terazisi bu kadar basit olamaz, dedim kendi kendime...
Bu yüzden dinlerle, onların vazettikleri kurallarla pek bir teşriki mesaim olmadı.
Ama, hayatımın her döneminde, samimi dindar insanlara çok yakın hissettim kendimi; hemen her zaman etrafımda dindar dostlarım oldu.
Onların adanmışlığı, alçakgönüllülükleri, kainatla kurdukları ruhani ilişki, zahiri olanın ötesindeki anlamı kavrama çabaları, vicdanları, merhametleri, bana her zaman çok etkileyici geldi.
AK Parti iktidarının, en büyük haksızlığı, işte bu samimi dindar insanlara yaptığını düşünüyorum.
Çünkü bu hükümet, şimdi bütün bu çatışmalar içinde, bütün bu kasırgaların ortasında hiçbir şekilde fark etmese de gerisinde korkunç
bir miras bırakacak...
Bu deli akan sular durulduktan sonra, geriye korkunç ürkütücü bir çamur deryası kalacak...
Şunlar denilecek:
Sürekli olarak nalıncı keseri gibi kendilerine yonttular.
"Dindarların iktidar olması, hep iktidarda kalması lazım" diyerek her şeyi meşrulaştırdılar.
Kışkırttılar; ötekileştirdiler; toplumu birbirine düşman ettiler.
İnsanları birbirinin derdinden anlamaz hale getirdiler.
Doğru olmayan çok laf ettiler...
Camilerde, mescitlerde mahsustan yaka kartlarını, nüfus cüzdanlarını unutan sahtekârları terfi ettirdikçe ettirdiler.
Dindarlık kisvesine, şekle, kalıplara prim yaptırdıkça, özel hayatlarında dinle ve dindarlarla dalga geçen sahtekârları ön plana ittiler.
Kibirle donandılar, insan sevgisini unuttular; çocuklarını kaybeden ana babalara başsağlığı dileyemeyecek, onların acılarını hiçleştirecek laflar edecek kadar kendilerinden geçtiler.
İşte bugünün seli gidince, yarın ortada kalacak kum budur.
En büyük haksızlık da bu ülkenin samimi dindarlarına yapılmış olacak.
Çünkü geride, sözüne güvenilmez, dünyevi ihtirasların dibine vurmuş, acımasız ve duygusuz bir dindar imajı kalacak.
Bugün, şu anda Türkiye’de olanların çok acı bir mirası olacak, en acıtıcı pay da bütün bu olan bitenle hiç alakası olmayan samimi dindarlara kalacak.
Yorum Yap