- 25.03.2013 00:00
Geçmişteki haksızlıklardan dolayı halkından özür dileme erdemini gösteren bir Tükiye devleti benim göğsümü kabartır.
Cuma günü bütün Radikal Kürt meselesinden bahsederken benim Mavi Marmara yazısı pek bir alakasız kalmıştı. Hemen arkadaşlarımın dikkatini çekmiş. “Yurt dışındaydım, yazımı gitmeden önceden hazırlamıştım” dedim. ‘Tahmin ettik’ zaten dediler. Ama akşam saatlerine doğru, benim bu gündemle ‘alakasız’ yazımda geçen mevzu, gündemin bir numaralı bahsi haline geldi. İsrail Mavi Marmara katliamı nedeniyle özür diledi.
Sonrasında Türkiyede nasıl bir hava oluştuğunu arkadaşım Yavuz Baydar’ın attığı iki satır tweet çok iyi bir şekilde özetliyor: “‘Özür dilettik’ veya ‘özür zaferi’ gibi manşetler sadece Türk’ün Türk’e propagandası değil, aynı zamanda ilkel bir kafanın da tezahürüdür.”
Onun bu mesajını görünce ben de aşağıdaki tweeti gönderdim:
“Türkiye Uludere, Sivas, Maraş, 1915 ve diğer dramlar için özür dileseydi İsrail özrü böyle kompleksli bir kibirle karşılanmazdı.”
* * *
Önümde MITVIM isimli enstitünün 2012 yılında İsrail’de yaptığı bir anket var. Bu ankete göre halkın yüzde 54’ü İsrail’in Mavi Marmara baskını nedeniyle Türkiye’den özür dilemesi gerektiğini belirtmiş. Sürekli olarak yok edilme korkusuyla yaşayan, Mavi Marmara baskını kendisine, “bütün o filo içinde sadece Mavi Marmara gemisindekiler askerlerimize saldırdı ve ölümler bu yüzden oldu” diye sunulmuş bir halkın olaya yaklaşımı bu. İsrail halkını İsrail devletinin gerçekleştirdiği bütün zulumlerin ortağı gibi görenlerin dikkatli bir şekilde incelemesi gereken bir anket bu.
Ben inanıyorum ki, Türkiye bin kere İsrail’i eleştirirken bir kere de Gazze’den İsrailli sivillerin üzerine körlemesine atılan füzeleri eleştirse, Türkiye’den özür dilenmesi gerektiğini düşünenlerin sayısı çok daha yüksek olurdu.
* * *
Cuma günü yazdım. Türkiye eğer Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) yargı yetkisini tanımış olsaydı, gemileri ülke toprağı kabul eden uluslararası hukuk kuralları gereği, Mavi Marmara katliamı UCM önüne taşınabilecek ve böylece İsrail Genelkurmay Başkanı dahil, operayonu planlayan ve icra edenler hakkında bu mahkemede dava açılabilecekti. Böylesi bir dava herhalde İsrail’e tarih sahnesinde verilebilecek en büyük derslerden birisi olurdu.
Ama Türkiye, yine Cuma günü açıkladığım gibi, kendi korkuları nedeniyle bir türlü bu mahkemeye taraf olamıyor. Türkiye AB üyesi ve aday ülkeler arasında UCM’ye taraf olmayan tek ülke.
ABD’nin baskısıyla ve bölgeye ilişkin güncel çıkarlarının sıkıştırmasıyla İsrail’in Türkiye’den özür dilemesi birilerinin göğsünü kabartıyor olabilir. Ama benim göğsümü kabartacak olan geçmişte meydana gelen sayısız zulüm ve haksızlıktan dolayı kendi halkından özür dileme erdemini gösterebilen bir Tükiye devleti ve hükümetine sahip olmaktır.
* * *
Son olarak da, uluslararası kaynaklarda Türkiye’nin özür karşılığında hukuki takipten vazgeçeceğinden bahsediliyor. Eğer bununla kastedilen İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde İsrailli komutanlara karşı açılan dava ise, bu taahhüdün ciddi sonuçları olacağını belirtmek isterim. Eğer bu dava, özrün akabinde bir anda düşüverirse, mağdurların takip etmesi halinde dava Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar gider. AİHM’de İsrailli komutanların Türk mahkemesinde fiilen yargılanma imkânı olmamasını hiç kaale almadan, siyasi müdahale nedeniyle mağdurların adil yargılanma hakkına müdahale edildiğine hükmeder. Bu da herhalde Türkiye’nin kalesine atılmış fevkalade utanç verici bir gol olur.
Yorum Yap