- 1.02.2013 00:00
'Bütün vatandaşlar eşittir' dedikten sonra, illaki 'ama bazıları daha eşittir' demek zorunda hissediyoruz.
İş bir taraftan çok karmaşık. Ama bütün bu karmaşıklığın kökenine gittiğinizde, ‘ötekini’ kendine tehdit olarak algılayan, farklı olana saygı duyamayan, herkesin kendisi gibi olduğu bir dünyada yaşamak isteyen bir insan modeli var Türkiye’de. Ne kendimizi sevebiliyoruz ne başkalarını. Kendimizi değerli hissetmemiz için diğerlerini değersizleştirmemiz gerekiyor. Bir türlü eşit yurttaşlar olamıyoruz.
Son bir haftada olanlara bir bakın: CHP’li milletvekili Kürtlerle Türklerin eşit olamayacağını söylüyor. Çarşamba günü bu milletvekilini ırkçılıkla itham eden Başbakanımız, milleti ‘Anasırı İslam’ olarak tanımlıyor. Yani Müslümansanız eşit vatandaş olabilirsiniz demeye getiriyor. Rumlar, Ermeniler, Museviler, Süryaniler, Hıristiyanlar bir çırpıda vatandaşlıktan çıkarılıveriyorlar. CHP’linin yaptığı etnik temelde bir ayrımcılıksa Başbakan da dini temelde ayrımcılık yapıyor.
Cemevi açamazsınız
Üstelik cemevi tartışmalarından da biliyoruz ki bütün Müslümanlar da eşit vatandaş falan olamıyorlar. Ankara valiliği ‘cemevi’ yaptırmak için kurulan bir derneği, cemevinin ibadet yeri olamayacağı gerekçesiyle kapatmaya kalkıyor. Bu ‘ibadet yeri yaptırma dernekleri’ 2004-2005’te Avrupa Birliği’nden gelen ciddi baskıyı göğüslemek için geliştirilmiş bir modeldi. AB Türkiye’de gayrimüslimlerin tüzelkişilik oluşturamamasını, yani dernek, vakıf kuramamalarını eleştirince ve AİHM’den de birkaç mahkûmiyet gelince gayrimüslimlerin ağzına bir parmak bal çalınmak istendi. Kiliseleri yine tanınmamıştı ama ‘cami yapma derneklerinden’ esinlenilerek Hıristiyanlara ‘kilise yapma derneği’ kurabilecekleri söylendi ve böylece pek çok dernek kuruldu. Ama aradan geçen uzun zaman zarfında bir-iki istisna dışında kimse yasal olarak tanınmış kilise falan da açamadı.
Aleviler dernek kuramaz
Ankara’daki cemevi yaptırma derneğinin kapatılması istenerek Alevilerden Hıristiyanların ağzına çalınan bu bir parmak bal da esirgenmiş oluyor. Onlara bırakın cemevi açmayı, cemevi kurma amaçlı dernek dahi açamazsınız demiş oluyorlar. Eğer valiliğin bu kararı, süreç tamamlanıp da yargı kararı haline gelirse açık durumdaki cemevlerinin de kapatılması gündeme gelebilir. Öyle ya, cemevi kurmak için dernek dahi açamıyorsanız, bu evleviyetle, cemevi de açamazsınız demektir.
Başörtüsü korkusu
İktidar bunları yapıyor da başörtüsü yasağı kalkmasın diye Anayasa Mahkemesi’ne başvuran CHP’de bir zihniyet değişikliği var mı? Şimdi de CHP’den nöbeti devralan barolar, başörtülü kadınların avukatlık yapamaması için sıkı bir hukuk mücadelesi veriyor. Başörtülü kadının özgürleşmesi, Türkiye’de belli kesimleri epey bir korkutuyor.
Kendimizi özgür hissetmemiz için bize benzemeyenlerin özgürlüklerinin kısıtlanması gerekiyor. Herkesin dilediği gibi ibadetini ettiği, herkesin kendini özgürce ifade ettiği bir ülke pek çoğumuzu korkutuyor maalesef. Bir türlü, bu ülkede yaşayan herkesin vatandaş ve bütün vatandaşların da eşit olduğu bir ülkeyi tahayyül edemiyoruz.
“Bütün vatandaşlar eşittir” dedikten sonra, illaki de Orwell’vari bir şekilde cümlenin sonuna “ama bazı vatandaşlar daha eşittir” ibaresini iliştirmek zorunda hissediyoruz. Sanki bazılarımız kendini tutsak veya ikinci sınıf vatandaş olarak hissederken diğerleri özgür olabilirmiş gibi...
Yorum Yap