Dün Diyarbakır’daki cenaze törenini televizyonda izlemek için haber kanalları arasında umutsuzca dolanıp durdum. ‘Büyük’ kanalların hiçbirisi töreni canlı yayımlamaya ‘değer’ bulmadı. Görebildiğim kadarıyla bir tek İMC televizyonu ve bizim gazetenin Web TV’si Diyarbakır’dan canlı yayınlarla cenaze töreni ve yapılan konuşmaları izleyicilerine duyurdu.

Medyanın bu büyük sessizliği olmasa Kürt sorunu asla bugünkü boyutlarına ulaşamazdı. Açın 90’lı yılların gazetelerine bakın. Yakılan köylere ve yargısız infazlara ilişkin ne tür haberler bulacaksınız? O döneme baktığınızda Türkiye’de medyanın ses ve görüntü geçirmez bir duvar gibi işlev gördüğüne tanık oluyorsunuz.

Aynı şekilde, dün de bizim medya Diyarbakır’daki olumlu havayı ‘göremedi’. Gün boyu bu görememe haline ilişkin sosyal medyada paylaşılan eleştiriler etkili olur ve medyamız Diyarbakır’dan yansıyan olumlu havayı sonradan izleyicilerine aktarır mı bilmiyorum.

Ama benim görebildiğim kadarıyla Diyarbakır’da, içinde bulunduğumuz müzakere ve barış sürecine ilişkin son derece önemli bir katkı sunuldu. Hükümetin, önceki olaylardan ders çıkararak alana güvenlik kuvvetlerinden bir yığınak yapmamasının törenin olaysız geçmesinde büyük bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Aynı şekilde BDP’nin sürekli ‘sağduyu’ çağrısında bulunması ve alanı kontrol etme yönünde gösterdiği çaba da takdire şayandı. Alandaki az sayıdaki güvenlik görevlisini korumak ve AK Parti Bağlar İl Teşkilatı’na yönelik muhtemel bir provokasyonu engellemek için BDP’lilerin kordon oluşturması örnek davranışlardı. BDP’lilerin cenaze töreni boyunca yaptıkları konuşmalar da çok olumluydu. Demirtaş’ın “Genç bedenleri değil savaş zihniyetini gömelim diyorsanız hazırız” sözleri müzakere sürecine yönelik güçlü bir desteği ifade ediyordu.

BDP söz verdiği gibi, cenaze töreninin olaysız ve provokasyonsuz bir şekilde tamamlanmasını sağladı, sorumlu bir tutum sergiledi ve umut verdi. Dünya tecrübesi bize, barışa giden yolda, siyasi partilerin yaşamsal bir role sahip olduğunu gösteriyor. Kuzey İrlanda’da barışa giden uzun yol Sinn Fein’in olumlu katkıları olmadan asla kat edilemezdi.

BDP’nin, dünkü cenaze töreninde, barış sürecinde önemli bir aktör olabileceğine dair önemli bir sinyal verdiğini düşünüyorum.

Birand

Mehmet Ali Birand, Kürt sorunu konusunda Türk medyasının geleneksel kalıplarının hemen her zaman dışında yer almış bir isim. Birand, Kürt meselesini olduğu gibi ve bütün boyutlarıyla anlamaya ve o şekilde izlecilerine aktarmaya çalışmış olan bir haberci. Bu nedenle de ciddi bedeller ödemiş aydınlarımızdan birisidir. Derin devlet ilk önce peşine Yeşil’i salmış, fiziki suikast gerçekleştirilemeyince Sakık’a verdirilen ifadelerle bu defa karakter suikastına uğratılmıştır. Birand dün biletini aldığı Diyarbakır uçağına binemedi ve dünkü cenaze törenini izleyemedi. Bu satırları yazdığım sıralarda yaşam mücadelesi veriyordu. Nice badireleri atlattığı gibi bu mücadeleyi de atlatacağını umut ediyorum. Kendisine acil şifalar, sevenlerine ve yakınlarına metanet ve sabır diliyorum.