- 9.10.2011 00:00
Hayat nizamı Kur’an, bizlere kanun koyucunun hükmünü tartışmasız bir üslupla ortaya koymaktadır.
Allah'ın indirdiği hükümlere alternatif olarak hüküm koyanlar, tuğyan etmiş olur ve Allahın hükümlerini lağıv edip, hüküm koyan her İnsan; tağuttur. (“Tağut, kulun haddini aşarak, ibadet ettiği, tabi olduğu, itaat ettiği her şeydir”)
Tağut reddedilmeden iman eksiktir, yarımdır. Çünkü iman, reddetmekle başlar.
“LA İLAHE İLLELLAH “
“LA” içteki heva, heves, şehvet, kin, inat, ene gibi putların başını, dıştaki putların da hayatını kesen bir kılıçtır.
" LA ILAHE ” anlaşıldığı gün içteki ve dıştaki putlara, azmanlara, mustekbirlere, tağutlara hayat hakkı kalmayacaktır.
"LA", İslam Dininin insanlığa bir armağanıdır. Ve özgürlüğe açılan kutsal bir kapıdır…
"LA" demesini bilenler; zorbaların, despotların, ağaların düzenlerini devirenlerdir...
"LA" tevhidin ilk mektebidir...
"LA" inkılâbını gerçekleştirmeyen toplumlar, tağuti iktidarların yıkıldıklarına şahitlik edemezler...
"LA" mektebinde okumayanlar, her gün iman dersi alsalar dahi İslamı Allahın muradına göre anlayamazlar. Çünkü İslamı Allahın muradına göre anlamak için "LA" mektebinde okumak şarttır...
Allah Teala Bakara Suresi 256. Ayetinde şöyle buyurmuştur ; '' Kim tağutu inkâr edipte Allah'a iman ederse, şüphesiz kopmayan sağlam bir kulpa yapışmıştır. ''
Görüldüğü gibi ayette tağutu reddetmek, Allah'a iman etmekten önce gelmiştir. Yani kişi bir küfür nizamından İslam nizamına girmek istiyorsa, her çeşit küfrü; şeytani kanunları, felsefi kuruntuları ve ideolojileri, tüm ihdas edilmiş ve edilecek izm'leri veto etmeden, elinin tersi ile geri çevirmeden Allah'a iman edemez.
”Tağuttan, ona kulluk etmekten kaçınıpta tam gönülle Allah'a yönelenlere gelince, müjde onlaradır. Haydi müjdele kullarımı. '' Zümer Suresi 17. Ayet
HÂKİMİYET ALLAH' INDIR
Allah, yegâne kanun ve nizam koyucudur. Allah'tan başka hayatımıza hükmedecek bir hâkimiyet sahibi yoktur. Fert ve toplum hâkimiyetinin İslam’da yeri yoktur. Tağutlar tarafından Müslümanların kalbine yerleştirilmeye çalışılan, “hâkimiyet, kayıtsız, şartsız milletindir!” ilkesi tamamen batıldır. Bu batıl kavramı yıllarca bizlere dayattılar, çocuklarımıza içselleştirdiler…
Tek kanun koyucu Allah (cc) dır. Bu yetkiyi bir başkasına vermek şirktir. Yani kişi bu sıfatı başkalarına verirse; Allah'tan başka rab edinmiş ve kula kul olmuştur.
'' Hüküm Ancak Allah'ındır. '' Yusuf Suresi 40. Ayet
'' Yoksa Allah'ın izin vermediği hususlarda onlara dini hükümler koyacak Allah'a denk kimseler mi benimsiyorlar? '' Şuara Suresi 21. Ayet '' Allah hükmünde hiç kimseyi ortak kabul etmez. '' Kehf Suresi 26. Aye
LAİKLİK VE DEMOKRASİ
Bugün maalesef benim de oy verdiğim sayın Başbakanın Arap dünyasına laiklik ve Demokrasi tavsiyeetmesi düşündürücü... (inşallah takkiye yapıyordur)
Ne diyor?” Birey laik olmaz, devlet laik olur”. İyi de devleti oluşturan bireyler değil mi?
Bu devleti oluşturan imza yetkisine sahip bireyler. Allahı’n kitabına göre mi? Laisizme göre mi? imza atacaklar.
Kur-an'ı Kerim'e göre Laiklik; hakiki kâfirliktir. Allah'ın hükümlerinin bir kısmına inanıp bir kısmını da inkâr etmektir. Camide Allah'ın hükümlerine uyacaksınız, kamusal alanda ise Allah'a başkaldıran ilahların hükmüne tabi olacaksınız. Bir insan ya müslümandır ya da laik. Hem Müslüman hem laik olmak iki ilaha teslimiyetin adıdır. Bu konu ile ilgili merak eden varsa kur’an da ki hüküm ayetlerine bakabilirler.
Laiklik; dinsiz devletin ve devletsiz dinin adıdır. Laik devlet; dine dayanmayan ve dinin kendisine müdahale etmesine izin vermeyen devlettir. Laik devlet için en iyi Müslüman; suya sabuna dokunmayan, siyasi görüşü olmayan Müslüman’dır.
İslam’da din ve devlet ikizdir. Bunlardan birisinin kalkması diğerinin de kalkması demektir. Çünkü din köktür, devlet onu koruyan bekçidir. Kökü olmayan yıkılmaya mahkûm olduğu gibi, bekçisi olmayan temel de yok olmaya mahkûmdur. Daha önce dinin kök hücrelerini oluşturan “TEVHİD” akidesi eksenli müminleri bilinçlendiren âlimlerin kıyıma uğraması, bu coğrafyadaki yeşeren İslam çınarının yıkılmasına sebep olmuştur.(bu süreç emevi saltanatından günümüze kadar devam etmiştir.)
Demokrasi; hayat, insan ve varlık konusunda özel bir düşünceye sahip olan bir dindir ve devleti dinden ayıran laik düşünceyi sabit kılan bir nizamdır. Demokrasi dinine göre Allah(cc.) için yapılacak ibadet; ancak mescitler, kiliseler, havralar ve mabetlere hastır. bu alanlarda söz sahibi yine demokrasidir.Fakat hayatın özel veya genel meseleleriyle ilgili konular, demokrasi dinine hastır.
Din; insanın benimsedği, itaat ederek boyun eğdiği, yüce bir egemenliktir. Bu egemenliğin koyduğu yasa ve kurallar çerçevesinde hayatını sürdürür.Boyun eğdiği egemenliğin siyasal otoritesine itaat etmesine karşılık izzet, yücelme ve mükâfat bulmayı umar. İsyan etme veya otoriteyi tanımama durumunda alçaklık ve perişan hale düşmekten, en ağır azaplarla karşılaşmaktan korkar. O halde din; egemen sistemdir. Yani bir devlet de hangi sistem egemen ise o devletin dini, o sistemin kendisidir
.
Demokrasi dinine göre halk, kendi kendine hükmeder. Yani kanun koyan ve kendisine itaat edilen Allah (c.c) değil, insandır.
Demokrasi bir tağuttur ve Allah (c.c)’tan başka ibadet edilen tağutların temelini oluşturur. Buna rağmen insanlar bu dine girmede hiç çekinmez ve tereddüt etmezler.Rabbim bizleri tevhidi anlamaya, Allah’ı birlemeye, tağuti sistemleri reddedip hak sistemi hâkim kılana kadar hakka uyan, zalimlerin zulmüne ortak olmayan kullarından eylesin…
Hidayete Tabi Olanlara Selam Olsun...
Yorum Yap