KAR SEVİNCİ VE KİBRİTÇİ KIZLAR

  • 14.12.2010 00:00

Kar kristalleri, rüzgârın şiddetine göre dans ederek yere süzülürken, içime dolan çocuksu sevinçle dans eden kristallerin arasına dalıp, tıpkı onlar gibi yukarı,  aşağı döne, döne koşmak isterim. Hatta bazen kimsenin ne diyeceğine aldırmadan, yaşıma başıma bakmadan bu seremoniye katıldığım da olur.

Yaşamımda; sonrasında utanç ve pişmanlık duyduğum tek sevinç,

bu kar kristallerine karşı duyduğum aşktır.

Öğrencilik yıllarımda ve iş hayatımın başlarında; yakacak odunum olmadığı zamanlarda bile, karın bana verdiği sevinç duygusunu hep taşımama rağmen, bu sevincimden dolayı hep suçluluk duydum. Hayatım boyunca, bir kutu kibritle ısınmaya çalışan Andersen’in Kibritçi Kız’ı, duyduğum sevince soğuktan donmaya başlamış nemli gözlerle bakmaya devam etti…

Kibritçi kızlar olmasın, kar sevinçlerimizi utanmadan yaşayabilelim diye; yoksulluğun, açlığın, evsizliğin yok edilmesi gerektiğini anladığımda, bu durumun

Kendiliğinden değişmeyeceğinin de farkına varmıştım. Dünyada yeterince ekmek

Vardı ama adil paylaşılmadığı için, birkaç insan gücüne güç katsın diye ekmeğin bütününe el koyuyor, yoksullara da kırıntılarını bırakıyordu. 

Sıcak evlerimizden, “bilmem nerede şu kadar insan soğuktan dondu” haberlerini kumandamızın düğmesini değiştirerek izlememeye çalışırken, unuttuğumuz tek şey; Andersen’in Kibritçi kız masalı olmadığını bilmek, insanın içini daha bir acıtıyor. Beyaz cam karşısında, terk ettiğimiz tek şey o kız değil; O kızla birlikte, yüreğimizdeki vicdanı, insani sıcaklığı da terk ettik.

Herkesin bildiği bir gerçeği tekrar, tekrar anlatarak, sıcacık evlerimizden sefalet edebiyatı yaparak, vicdanlarımızı rahatlatalım diye yazmadığımın altını çizeyim.

Sıcacık çorbanızı yudumlarken, sosyal devlet nedir? diye düşünmeli ve devletin kurumlarına sosyal devlet olarak yapması gerekenleri hatırlatmanın yollarını bulmalısınız.(bulmalıyız)   Bu ülkede vergi ödeyen herkesin, ödediği vergilerin ne için harcandığını bilme hakkı vardır. Ama bunu yapabilmek için kabuğumuzdan çıkıp, sivil toplum örgütlerinin oluşumuna katkıda bulunmalı ve örgütlü olarak, Hak, adalet, eşitlik ve özgürlük için taleplerimizi dile getirmeliyiz. Yurttaşlık görevimizi beş yılda bir bize sunulan alternatiflerden birini seçerek yerine getiremeyiz. Bizler talepte bulunmak için bir araya gelmeyi öğrenmezsek, beş yılda bir kandığımızla kalırız. Demokrasinin gelişmesine, sosyal adaletin sağlanmasına katkıda bulunmayan, sadece şikayet eden insanlar olarak güçsüzlüğümüze, zavallılığımıza hayıflanırız. Yoksulları dilenen bir ülke olmaktan kurtulmanın yolu birazda sizlerin sesini yükseltmesinden geçiyor.

İhtiyacı olanlara sosyal devlet desteği, işsizlik ödeneği yapılmalı; çalışmadan gelir elde etmeyi alışkanlık haline getirmeden, iş, meslek eğitimleri ile insanlar kendi yağlarıyla kavrulacak duruma getirilmelidir. Bizler de yurttaş olarak; Yurttaşına insanca yaşama hakkını tanıyacak ve bunu sağlayacak yöneticileri seçmesini

Öğrenmeliyiz. Önce ülkemizde, sonra dünyada kibritçi kızların sıcacık evlerinde yaşayabilmeleri için; mahallemizde, kahvehanelerimizde, iş yerlerimizde örgütlenmenin yollarını bulmalıyız. Örgütlü olmaktan korkmamalıyız.

 

 

 ONLAR İÇİNSE İNSANCA HATIRLAMAK YETER !

Kış ile baş etmeye çalışan insanlardan başka canlılar da var. Onlarla her an karşılaştığımız halde, artan yemeklerimizi onlarla paylaşmaktansa çöpe atmayı tercih ediyoruz. Kuşlar için pencerenize, balkona, ağaçlara bir şeyler bıraksanız,

Artan yemekleri diğer çöplerle karıştırmadan, çöp tenekesinin yanına koysanız

Kendinizi daha iyi hissedeceksiniz.

 

TEK DERDİMİZ SİLAH SATIN ALMAKTI (!)

 

T.B.M.Meclisi alt komisyonu işi gücü bırakıp, silah taşıma yaşını 18 ‘e indirmiş.

Yeterince silaha yatırım yapılan ülkemizde, gün geçmiyor ki maganda kurşunuyla

biri ölmesin. Alt komisyon silah tekelleri ile ortak mı acaba? diye düşünmeden edemedim. Yasa mecliste oylanacakmış. Yapılması gereken onca iş varken; demokrasiyi geliştirecek, sosyal adaleti pekiştirecek yasaları çıkarmak varken,

Nerden çıktı şimdi bu yasa tasarısı? TBMM. Yasayı görüşmeye bile uygun görmeden toptan ret etmeli ve tersine silah taşımayı zorlaştırmalıdır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • Ro$ev sîtav
    Ro$ev sîtav
    19.11.2014 12:32

    Dêsimde bulunan camiler kapanmali, Atatürk heykelleri kaldirilmalidir.. "..Cumhuriyet kurulduktan sonra da Dersimdeki Kürt Aleviler yeni düzene uyum için zorlandıklarında haliyle tepki göstermişler.." Demek ki, Dêsim de katliam yapildigini kabul etmek, enazindan bu ya$am $eklini bilmek demektir.. Yani katliamdan önce Dêsim bir anlamda özerk bir ya$am sürdürüyordu.. Bundan hareketle, bugün eger katliam lanetlenecekse, "Dêsime özerklik" istegi yerine getirlimesi lazim ki, özür dileme gibi açiklamalar yerini bulsun, yoksa hepsi timsah gözya$laridir ve katliama alki$ çalmaktir.. Not; özerkligin taninmasi ile birlikte, Dêsimde bulunan camiler kapanmali, Atatürk heykelleri kaldirilmalidir.. çünkü bu iki yapi da katliamdan sonra, adeta Kizilba$lara/Alevilere gözdagi vermek için yapilmi$tir.. Ba$ka bir deyimle; katliam sonrasi sol kesim (türkçülügü esas alarak) ile müslüman kesim birlikte hareket ederek bugüne kadar katliami sürdürmeye devam etmi$lerdir..

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums