“BABA, ANNEME VURMA!”

  • 29.11.2010 00:00

Kadınların zaman, zaman kocalarından dayak yedikleri ve bunun neredeyse normal saydıkları bir yerde büyüdüm. Şiddet, korku hayatımızın olağan bir parçasıydı… Büyürken, önce tanrıdan, sonra babadan, sonra kocadan korkmak

gerektiği öğretiliyordu. Ve bunu dile getirenler de maalesef, şiddeti bir şekilde yaşamış kadınlardı. Anlamıyordum… Ruhumuzda sevgi ile var olması gereken bu unsurlardan neden korkmak gerektiğini anlayamıyordum. Hiçbir zaman da anlamadım… Bana dayatılan korku zincirine bir kez takılırsam, hayatımın hep korkuyla geçeceğini anladığımda; Korkuyu, hayattaki tek düşmanım ilan ettim.

Bir gün, canımdan çok sevdiğim babam (rahmetli) anneme vurmaya kalktığında,

Kendimi annemin önüne attım: “ Baba! lütfen anneme vurma!” Şaşkınlıkla yüzüme baktı, önce elini bana doğru kaldırdı, sonra başını önüne eğip dışarı çıktı. Sakinleşip, döndüğünde bana öyle bir minnet duygusuyla baktı ki, O gün, annemi koruduğumu sanırken, aslında babamı yıllarca utanarak hatırlayacağı bir vicdan azabından kurtardığımı anladım.

Babama dair onca iyi anım varken,  dayak atmaya teşebbüs etmek gibi aşağılayıcı bir durumdan bahsetmek, benim için hiç de kolay değil. ( Kız çocuğunu neden okutuyorsun diyenlere, “benim için oğlan, kız fark etmez, okumak isteyeni ceketimi satar, yine de okuturum,” diye cevap verirdi.)

Bu yüzden, kendisine çok şey borçlu olduğum babam hayatta olmadığı için; bir anlık öfkesini sizlerle paylaşırken, ona ihanet ediyormuşum gibi geliyor.

Ama; Şiddeti gizleyen ve devamına yol açan, bu mahremiyet duygusu değil midir? Onun hayatıyla ilgili o küçük olumsuz anımı sizlerle paylaştığımda; şiddete uğrayanların konuşmasına bir parça da olsa katkıda bulunabilirsem, babamın ruhunun huzur bulacağına inanıyorum. Eğer hayatta olsaydı;“Babalar, çocuklarınızın annesine vurmayın, böyle bir şeyi akıldan geçirmek bile insanı çok utandırıyor.” derdi. Şiddete uğrayan kadınların konuşmasını teşvik etmek “susma, konuş ! “ kampanyalarıyla onları yüreklendirmek ve onlara insan olarak, komşu olarak, devlet olarak sahip çıkmak gerekiyor.Çünkü “ kol, kırılıp, yen içinde kaldıkça” kadına yönelik şiddetin sonu gelmeyecek.

 

Kadın-erkek arasındaki eşitsizliğe karşı çıkan ve toplumsal eşitliği savunan bir düşünce akımı olarak ortaya çıkan Feminizm; iddia edildiği veya sanıldığı gibi erkek düşmanlığı değildir. Bu nedenle, kadınların eşitliği için mücadele eden, şiddete karşı olan herkesin feminist hareketi desteklemesi gerektiğine inanıyorum.

Ülkemizde, 80’li yıllarda Feminist kadın hareketinin başlattığı “ Dayağa Hayır”, “Bağır, Herkes Duysun” kampanyaları o güne kadar gizli kalan ev içi şiddeti ortaya çıkardı. Şiddete uğrayan ve bunu gizleyen kadınlar gördüler ki, yalnız değiller… Çünkü; uygulanan şiddeti mahkum etmenin en doğru yolu, onu açığa çıkarmaktır.

Şiddet; sadece dayak atmak değildir, bağırmak, korkutmak, yasaklar koymak da şiddetin bir parçasıdır. Ekonomik özgürlüğü olmayan kadınlar, bu şiddete daha fazla maruz kaldığı için, onların toplum tarafından korunması gerekiyor.

Hemen her bölgede Kadın sığınma evlerinin olması bu yüzden çok önemlidir.

 

İlk kez “Mor Çatı Sığınma Evi “ şiddete uğrayan kadınlara kapılarını açarak,

önemli bir örnek uygulama başlattı. Bugün, Başbakanlığa bağlı Kadın Statüsü Genel Müdürlüğü, kadına yönelik aile içi şiddete karşı kadınlara ulaşmaya ve onlara destek vermeye çalışıyor. 5393 sayılı Belediyeler kanunun 14. maddesinde nüfusu 50.000 ‘i geçen yerlerde belediyelere sığınma evi açma görevi verilmiştir.

Sığınma evleri koruma altındadır ve oraya sığınan kadınların kimliği gizli tutulmak zorundadır. Ülkemizde maalesef 49 tane sığınma evi bulunmaktadır.

 

KADINA UZANAN ELLER KIRILSIN !

Kadınlara yönelik şiddeti engellemek için yasalar bir günde çıkarılmadı. Kadınlar, uluslar arası ve ulusal düzeyde iğne oyası işler gibi sabırla mücadele ettiler.

1981 yılında ilk kez Latin Amerika ve Karayipler’deki kadın örgütleri tarafından ilan edilen 25 Kasım “Kadına Karşı Şiddete Son Uluslararası Günü”  1999 yılında, Birleşmiş Milletler tarafından uluslararası düzeyde kadına yönelik şiddetle mücadele günü olarak kabul edildi.

 

Şiddet, kaba tanımıyla dayak, yiyenden çok atanı aşağılayan bir durum… Kontrolden çıkan öfkeyi, kendinden güçsüz olana boşaltma hali… Ama bu öyle bir kısır döngü ki, evdeki huzuru da alıp götürdüğü için bir türlü rahatlanamıyor.

O nedenle, öfkelerini kontrol edemeyen erkeklere evden dışarı çıkıp, yürümelerini önereceğim. Eşiniz sizin köleniz değil, hayat arkadaşınız… Unutmayın ki sonradan pişman olmanız bir fayda etmez.

Kadınlar; birbirinize sahip çıkın… Ve kendi şarkınızı söyleyin.

 

“Kadınlar Vardır,

Kadınlar Vardır,

Kadınlar her yerde…”

 

 

 

Nermin Alpay

Email:nerminalpayxl94@gmail.com

 

 

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums