PARA CEZASI; BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN KORKULU RÜYASI.

12 Eylül Darbesinin bıraktığı hasarlar tartışıla dursun, o hasarlar giderilmeye çalışılırken yeni tehditler basının elini kolunu bağlıyor.

Basın yasasında suç ve ceza tanımı net ifade edilmediği için, toplum önünde olan, liderlik iddiasında olan insanlar hakkında yazı yazdığınızda,

O şahıs “kişilik haklarıma saldırıldı” diyerek, hakkınızda yüksek miktarlarda

tazminat davası açabiliyor. Bu şekilde mağdur olmuş sayısız gazeteci- yazar arkadaşımız var. İftira attığı, hakaret ettiği için falan değil, sadece çoğu insanın  bildiği ama dile getirmeye çekindiği olayları haber yaptığı için. Bunlardan biri de YAŞAM SAVUNUSU (Belge yayınları) kitabının yazarı ve sesonline.net sitesinin genel yayın yönetmeni Yalçın Ergündoğan isimli gazetecidir.

Ergündoğan, 26 Nisan 2005'te Birgün gazetesinde "Müritleri Haydar Baş'a baş kaldırdı" diye bir yazı yazar. Ve bu yazı yüzünden defalarca tazminat üstüne tazminat ödemeye mahkum olur. Hakkında internet sitelerinde beddualar yayınlanır. Oysa yaptığı tek şey; bir internet sitesinde gördüğü haberi görmezden gelemeyerek, yayınlamaktır. Aman, haber neydi? Falan diye bana sormayın, Allah korusun, bir tazminat da ben ödemek zorunda kalırım. Yani yazacak çok şey var ama… Çoğu kez susmak zorunda kalıyoruz. Ama Ergündoğan gazetecilik yapmayı kafaya takmış bir kere, mesleğine tutkun adam, gerçek bir gazeteci, rahat durur mu? Ya mesleği gereği yazacak, ya da kimi örnekleri gibi methiyeler düzüp, çiçek, böcekten öteye geçmeyecek. Mesleğini yapmadığı halde yapıyormuş gibi görünecek. Ergündoğan’a geçenlerde yine bir haber gelmiş, Muhteşem Süleyman dizisi çekilirken atlara gereken özen gösterilmiyormuş. Dizi çekimleri malum… Hatta geçen sene set çalışanları, işçisiyle oyuncusuyla,  24 yaşındaki Tülay Ergeldi ve 20 yaşındaki Zehra Sezgin’in set kazası sonucunda hayatlarını kaybetmesi üzerine gösteri düzenlemişlerdi. Bu dizi nedeniyle de 2 at hayatını kaybetmiş. Ve Ergündoğan bunu haber yapmış… Sen misin bunu haber yapan, yapımcı firma, ihtar üzerine ihtar mektupları döşenmiş Ergündoğan’a. Tazminat davası açmakla tehdit etmiş. Yalan, iftira çığlıkları… Yahu akıl var, izan var… İnsan hayatına değer verilmeyen yerde hayvanlara değer verildiğini sanmak ne kadar doğrudur. Ergündoğan neden yalan haber yapsın? Yani, nasılsa kalıbına uydurur aksini ispatlarız mantığıyla gazeteciler tehdit ediliyor. Bu sadece bir örnek… Yazdıkları yüzünden para cezası da dahil hapis cezası alan gazeteci yazarlar oldukça ülkede sürekli bir 12 Eylül algısı devam edecek gibi görünüyor.

Şimdi gel de yaz. Bu nasıl bir demokrasi, bu nasıl bir özgürlük…Haber yaptın, ticari itibarımı sarstın, yok yazdın, benim ayyuka çıkmış profilimi ifşa ettin… Al sana para cezası… Kazandığın- kazanamadığın üç kuruşu da elinden alayım da hadi şimdi yaz… Valla durum böyle olunca, helal alınteri ile kazandığın üç kuruşu da adamın yaptığı işi “ ayıbı” yazdın diye o ayıp yapana yedireceksen, “istemem böyle demokrasi, memokrasi” diye isyan edesi geliyor insanın… neredeyse hapishaneyi tercih edecek duruma düşecek gazeteci. Toplumun gözü önünde olan, toplumu yönetmeye talip olan insanlar hakkında yazamayan gazeteci, mesleğini eksik yapıyor demektir. Gazeteci, toplumu ilgilendiren her bilgiyi toplumla paylaşmak zorundadır. Toplumun yönetme yetkisi verdiği insanlar hakkında bilgi sahibi olma hakkı vardır. O nedenle; gazetecilerin ve yazarların özgürlüğünü kısıtlayan her yasa ve uygulama toplumun demokratik bilgi alma hakkına yapılmış bir saldırıdır. Bu baskılar sizedir. Devekuşu gibi yaşamak istemiyorsanız ” banane” deyip geçemezsiniz.

12 EYLÜL MAHKUM OLDU AMA…

Bugün kimse çıkıp da 12 Eylül şöyle iyi idi, böyle güzel idi, demiyor. 12 Eylül artığı yasalar tam ortadan kalkmasa da, o artık halkın gözünde mahkum oldu. Şimdi önemli olan, demokrasinin sarsılmaz bir şekilde yerleşmesini sağlamak. BUNUN İÇİN YAPICI VE GÜÇLÜ MUHALEFET ŞART.

Yoksa ülke tek adamla yönetilen bir ülke durumuna düşer ki, tek adam iktidarları dünyanın hemen her yerinde sükutu hayal ile sonuçlanmıştır. Öncelikle, yeni anayasa,  taraflarla anlaşarak bir an önce yapılmalıdır. Anayasa ile hak ve özgürlükler güvence altına alınarak, basında tekelleşmenin önüne geçilmelidir. Basın, özgürlüğün ve demokrasinin kanatlarıdır. O nedenle basına yönelik tazminat davaları zorlaştırılmalı ve sınırları çok iyi çizilmelidir. Yazı, suç olmaktan çıkarılmalıdır.

Özetle, 12 Eylül mahkum oldu ama biz hala özgür değiliz.