- 26.05.2011 00:00
Vatandaş, vekil olarak seçip meclise göndereceği insandan seçimden sonra da
uğrama taahhüdünü istiyor: “ Seçimden sonra uğrayacak mısınız?” sorusunu sorarken “Falanca kişiyi, seçildikten sonra bir daha görmedik. Hatta meclise ziyaretine gitmiştik de kendisini görmek kısmet olmamıştı.” Diye eski vekilinden yakınıyor. İlçemizde iktidara gelmesine garanti gözüyle bakılan partinin milletvekili adaylarından beklenen, hemen her ailenin sorunu haline gelen işsiz oğluna veya kızına iş imkanı yaratılması.” Bu mümkün mü? Milletvekilinin görevi
tanıdığı gençlere iş bulmak mı? Milletvekilini meclise mi gönderiyoruz yoksa İş ve İşçi bulma kurumunun başına mı?” sorularıyla karşı çıkmanız, çaresiz aileler için hiçbirşey ifade etmiyor. Oysa, vekil dediğin Türkiye’nin ve seçildiği bölgenin
kalkınmasına yönelik projeleri hayata geçirmek için çalışır, falanca kişiyi arayıp,
“komşumun oğlunu işe al” demez. Zaten, milletvekili de ilk seçilmenin heyecanıyla birkaç ahbabının sorununu çözer ama sonra bakar ki arkada uzun bir kuyruk var, sonunda baş edemeyeceğini anlar ve uzaklaşmaya, kaçmaya başlar.
O yüzden seçtiklerinizi bir daha ki seçimlere kadar göremeyeceğinizi şimdiden kabul etseniz iyi olacak.
Keşke! Kapınıza kadar gelmiş milletvekili adaylarına ‘neden meclise gitmek istediğini ’ sorsanız, Keşke! İliniz, İlçeniz ve köyünüz için mecliste gündeme gelmesini istediği, üzerinde çalışmayı düşündüğü önergesi olup olmadığını
Öğrenseniz…
BU SEÇİM SİSTEMİNE, TEPEDEN ATAMALARA AKLIM ERMİYOR.
Çünkü; Aslında birbirine benzeyen, siyaseten yarışmak yerine atışmayı tercih eden partilere oy vermek yerine bölgemi en iyi temsil edecek, projeleri olan bir adaya oy vermeyi tercih ederdim. Ama bana ( bize) seçme hakkı verilmediği gibi,
Merkezden ve parti başkanları tarafından atanan kişiler dayatılıyor.
Siyasi partilerde demokrasi anlayışı oturmamış ki seçim sistemi demokratik olsun. Anayasa oylamasında bile Evren’in %10 barajı gündeme gelmedi.
%40 larla iktidar olmak tatlı gelmiş olmalı. Adil ve hakkaniyetli olmak tam da böyle bir şey; Zarar görmeyi göze alarak iğneyi önce kendine batıracaksın.
“Bu sefer de seçileyim, bir daha ki seçimlerde kaldıracağım “ vaadinin arkasına sığınmayacaksın.
Yani bu seçimlerde en küçük heyecan duymadığım gibi, gürültü kirliliği yaratan seçim arabalarına, sağa sola asılan parti bayraklarına da sinir oluyorum.
SİYASETE ŞANTAJCILAR DAMGAYI VURDU.
Birileri suç işliyor, insanların özel hayatlarını kasete çekiyor. Birileri de şantajcılardan gelen bilgileri gönül rahatlığıyla kullanıyor. “Tencere dibin kara/ senin ki benden kara” Seçim meydanların da siyaset değil dedikodu yapılıyor adeta… Vatandaşı, Ülkeyi yönetmeye aday olan insanların özel hayatları değil; halkın menfaatlerini mi, yoksa kendinin ve yandaşlarının menfaatlerini mi koruyacağı, geldiği mevkii kişisel çıkarları için kullanıp, kullanmayacağı, çalışanlardan topladığı vergileri hangi amaçla kullanacağı gibi eylemleri ilgilendirmeli.
İslami düşüncenin özel hayata ait sırlara nasıl baktığını öğrenmek için araştırma yaptığımda aşağıdaki hadisleri buldum. Takdiri siz okuyuculara bırakıyorum:
“ Samimi, güvenilir müminler, kendileriyle aran açılsa bile iyiliğini söyler kötülüğünü gizler. Bu ahlakta olanlar zamanımızda zümrüd-ü anka mesabesindedir yani yok denecek kadar azdır. Kötüler ise dostluk sona erince iyiliği gizler, kötülüğü açıklar.”
“Kişinin başkalarına ait sırları açığa vurması, kendisine ait sırları açığa vurmasından daha kötüdür. Çünkü iki kötülükten birini işlemiş olur. Şayet sır kendisine emanet edilmişse buna ihanet etmiş olur. Emaneten bırakılmışsa o zaman da söz taşımış olur. Her iki durumda da zararlıdır ve kınanmıştır. [9] “
“Cenab-ı Hakkın bir ismi de Settardır. Ayıpları, çirkin işleri gizler. İnsanların ayıplarını gizleyen kulunu da sever. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Arkadaşının aybını gizleyen, bir ölüyü diriltmiş gibi sevap kazanır. Allahü teâlâ böyle kimsenin dünya ve ahirette ayıplarını örter.) [Hakim]”
Meydanlar çarşaf, çarşaf… Hadi hayırlısı?..
Yorum Yap