Var mı arttıran?

  • 29.11.2012 00:00

 Tatile gitmeye karar verdiniz, acentayı veya oteli aradınız fiyat aldınız, bütçenizi hesapladınız, planlarınızı yaptınız ve fiyat teklifi aldığınız kurumu arayarak yerinizi ayırtmak istediniz… Aldığınız cevap, “Size verdiğimiz teklif şu an geçerli değil, fiyatı arttırdık” olsa ne hissedersiniz?

Kızdınız, öfkelendiniz, hayal kırıklığına uğradınız değil mi? Ya fiyatı arttırmayı kabul edeceksiniz, ya da vazgeçeceksiniz, çünkü karşı taraf, sizin yerinize daha fazla fiyat veren birini siz hesap yaparken çoktan buldu bile…

Siz hayal kırıklığı yaşarken, diğer tarafta satışa yapan kişi kurumuna daha çok kazandırarak patronunun gözünde prim yaptı. 

Aslında hiç de insani olmayan bu yarışta kazanmak için; bir borsacı, iyi bir kumarbaz gibi oyununu iyi oynamalı, ne pahasına olursa olsun karı maksimuma çıkarmalısın. Çünkü, bu oyunun tek bir kuralı var; “ KAR, daha çok kar….. kar….

 

Düzce Üniversitesi Girişimcilik Topluluğu’nun düzenlemiş olduğu

“ Düzce Üniversitesi 1. Turizm Zirvesi  “ panelinde Büyük bir otelin yöneticisi

“Bırakın Sizde Kalalım” sloganıyla müşterilerinin hatırlarında güzel bir anı bırakmayı amaçlarken; işletmeci yüzünün, yani arka planının hiç de kolay  olmadığını bütün çıplaklığıyla anlattı.  İşin üzücü tarafı, aslında etik olmayan bu satış yönteminin gençlere başarı öyküsü olarak sunulmasıydı.

 

Bir şeyler yanlış gidiyor sanki… Gençlere sürekli ipi göğüslemek için koşmalarını söyleyip, duruyoruz. Hedef olarak, ipi göğüslediği ve çarkın başına geçtiği için başarılı olduklarını düşündüğümüz kişileri gösteriyoruz.

Bizler sadece o kişilerin daha çok kazandırdıkları için, pastadan iyi bir dilim aldıklarını görüyoruz, arka planda ödedikleri bedeller kimsenin umurunda değil. 

Kapitalist sistemde kurumların tek amacı var; o da kar etmek. Sorun bu değil, sorun  kar elde etme güdüsünün giderek vahşileşmesi ve her şeyi mübah kılar hale gelmesi. Günümüz dünyasında, işçi işveren ayırımı, sanal bir şekilde mavi yakalı ve beyaz yakalı ayırımına dönüştürülmüş sanki.

Ve şimdi öğrencilere beyaz yakalı olmak için neleri göze almaları gerektiği öğretiliyor. Kötü olan beyaz yakalı olmak değil, kötü olan; sürekli genç kalma uğruna Dorian Grayler yaratmayı marifet sanmaktır.

 

Gençlere sürekli yükleniyoruz. Başarılı olmalarını öğütlüyoruz.

Peki başarının ölçüsü nedir? Bir şirkette, müdür, yönetici filan olmak mıdır?

Daha çok para kazanmak olabilir mi?  İçinizden, gönlünüzden EVET geçiyor değil mi? Normal, çünkü son yıllarda beyinlerimize PARA’nın her şeyi satın alma gücü olduğu santim, santim kazındı. En basit TV dizilerinde bile yoksul adam köşeyi döndü, ağa oldu.

Başarının tanımı yeniden yapılmalı…Yoksa en basitinden Turizm Panelini bir şeyler öğrenme umuduyla izlemeye gelen 500 e yakın  Turizm Üniversitesi ve Turizm Lisesi öğrencileri müdür, yönetici olamadıkları sürece başarısız olduklarını düşünecekler ve kendilerini başarısız gördükleri için hayatları boyunca mutsuz olacaklar.

Birileri de çıkıp bu çocuklara önceliklerini hatırlatmalı; Yaşamdan keyif almayı,  kendisine saygı duymayı ve sevmeyi öğretmeli. Gençlere Vahşi kapitalist yarışın dayattığı başarıyı hırs yapmalarını değil, insana ve sevdiği işe odaklı bir mesleğe sahip olmalarını öğütlemeli…

 

Sonuç olarak; bu sistemde ister yönetici olun, ister asansörcü sizi diğerlerinden ayıran tek şey; işinizi severek yapıp, yapmadığınızdır. Birinin çok daha fazla kazanıyor olması sizin değil, sistemin bir sorunudur.  

Ne kadar kazandığınızdan çok nasıl kazandığınız önemlidir. Ve lokomotifin içinde var olduğunuzda pastayı arka vagondakilerle de adil bir şekilde bölüşmeniz gerektiğini unutmayın. Bir otelde Genel Müdür de olsanız bulaşıkçınızın oteldeki en önemli personel olduğunu unutmamalısınız.

İş, iştir… Yaptığınız işe saygınlık kazandıran veya kaybettiren sizin duruşunuzdur…

Müzayede yokken, yapılan fiyat artışını kumarbazlar sevebilir ama biz sevmek zorunda değiliz. Bir malı satın alırken, beş dakika önce verdiği fiyatı beş dakika sonra arttıran satıcıya patronundan başka kimse saygı duymaz.

Bence Gençler daha iyi örnekleri hak ediyor.

 

 

Dipnot: Oscar Wilde, “Dorian Gray’in Portresi” romanında genç kalmak için ruhunu takas eden adamın hikayesini anlatır.  

 

  

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums