- 8.08.2014 00:00
10 Ağustos'ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi arz ettiği önem kadar, ülkenin geleceğinin belirlenmesi ve de başka bir perspektiften bakılacak olursa "ilklerin" seçimi de olacak.
Türkiye toplumu ilk defa kendi iradesi ile bir Cumhurbaşkanını Çankaya'ya yollayacak, Kürtler ve Ülkenin diğer demokratik bileşenleri ilk defa büyük bir özgüven ve meydan okuma ile bu seçime kendi adaylarını sokacak,
Türkiye'de eskiden "sosyal-demokrat" politikaların merkezi olan CHP'nin belki ilk defa değil ama; MHP'nin dahi akıl edemeyeceği bir sağcı-milliyetçi aday ile seçime girmesi ile "sosyal-demokrat" eksenden artık tamamı ile kaydıklarının ispatı açısından da bir ilk olacak bu seçim.
Kuşkusuz ki bu seçimin en favori ismi Başbakan Erdoğan olarak gözüküyor, nitekim basına sızan ciddi araştırma şirketlerinin anketleri bize bu yönde ipuçları veriyor.
Erdoğan'ın alabileceği oy bu anketlere göre partisinin son seçimlerde aldığı oy oranının nerdeyse 10 puan üzerinde gözüküyor.
Çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu'nun gerek siyasi tecrübesizliği ve gerekse CHP içinde İhsanoğlu'na karşı tepkili olan ciddi bir seçmen kitlesi hali ile Ekmeleddin beyi bu seçimde zorlayan faktörler arasında gözüküyor.
Sanırım seçimin esas ve en ciddi sürprizi HDP adayı Selehattin Demirtaş oldu.
Bir kere Erdoğan gibi ciddi ve favori bir isim karşısına HDP'nin kendi adayını çıkartması seçimin sonucu ne olursa olsun takdir edilecek ve alkışlanacak bir durumdur diye düşünmek lazım, hele hele meclisin diğer iki büyük muhalefet partisinin kendi adayları ile seçime girme cesareti göstermediklerini görünce bunun ne anlama geldiğini daha kolay kavrayabiliyoruz.
Aslında Cumhurbaşkanlığı seçiminin genelde Türkiye halkları için sahip olduğu ciddiyetin çok ötesinde Kürtler için anlam ifade ettiğini görebilmek mümkün.
Kürt oylarının savrukluğunu toplayacak, halen "kör-topal" yürüyen "barış sürecinde" inisiyatif sahibi olmak ve
Erdoğan sonrası kurulacak hükümete karşı daha güçlü bir pazarlık yetisine sahip olabilmek adına Demirtaş'ın alacağı oy oranı çok önemlidir.
Bu seçim sadece Türkiye'nin halk tarafından seçeceği ilk Cumhurbaşkanını seçmesi açısından değil, Erdoğan sonrası AKP'nin kaderinin belirlenmesi açısından oldukça önemli ve kritik bir noktayı bize gösteriyor.
Erdoğan'ın partisi üzerindeki sarsılmaz gücünü gördükten sonra özellikle hükümetin halihazırda gerek cemaat ve gerekse CHP-MHP ittifakı ile boğuştuğu böylesi "aksiyonel" bir süreçten nasıl çıkacağını açıkçası toplumun tüm kesimi merak ediyor.
Kürt siyaseti ile bir nevi yaşanan "bahar havasının" Öcalan ve Erdoğan'ın güçlü siyasi kimliklerinde bütünleştiğini hesaba katarsak bir sonraki adımın ilk yerel seçimde bir AKP-HDP koalisyon hükümetinin sinyalini şimdiden verdiğini görmek mümkün; zira Erdoğan sonrası AKP kendi başına hiçbir zaman bugünkü oyu yakalayamaz.
İşte aslında bu yüzden Cumhurbaşkanlığı seçimi bize Türkiye siyasetinin yeniden dizaynı açısından çok hayati bir önem arz etmekte ve temel hak ve özgürlükler noktasında Kürt siyasetinin ısrarcı tutumu ile ülke barışına oldukça önemli kazanımlar katacağı bir gerçek.
http://hurbakis.net/content/erdogan-sonrasi-akp-hdp-ittifaki-mumkun-mu
Yorum Yap