One Minute Feyzioğlu!

  • 12.05.2014 00:00

 Dün tıpkı 2009 yılındaki Davos çıkışının aynısına hep beraber tanıklık ettik.

Bu sefer başbakan Erdoğan’ın hedef tahtasında İsrail Başbakanı Simon Peres değil, TBB, yani Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu vardı.

Başbakan ve yargı arasında cemaat ile başlayıp; “internet yasakları “ekseninde AYM başkanı Haşim Kılıç ile doruk noktasına çıkan gerilim hepimizin malumu.

Yargı, Başbakan’ı ve onun ekibini;” kendilerini kuşatıp, etkisizleştirmekle”, başbakan ve onun cephesi ise, yargıyı “kendilerine yapılan komplolara karşı sessiz kalmakla “ suçluyor.

Kuşkusuz ki iki taraf içinde temel olarak esas alınması gerekilen şeyin kuvvetler ayrılığı olduğunu ve demokrasiye inanan herkesin buna ön koşulsuz inanması ve uyması gerektiğini tartışmaya bile gerek yok.

Yargı, bağımsız ve özgür oldukça ülkedeki yasal ve anayasal sürecin sağlıklı ve güven veren bir şekilde işlemesi ancak o zaman söz konusu olabilir.

Siyasal iktidarın kendi güdümüne almaya çalıştığı, adeta kendine yargıyı ve yasaları bir “zırh” olarak kullanmaya tevessül ettiği bir ülkede açıkçası ne kuvvetler ayrılığından ve nede sağlıklı bir siyasal iktidar ve ne de o iktidarın egemen olduğu bir toplumdan bahsedilebilir.

Feyzioğlu’nun Başbakanın adeta sinir uçlarına dokunan dünkü açıklamalarını tarafsız ve objektif bir bakış açısı ile okuduğumuz zaman, aslında ifade ettiği ve dile getirdiği bütün noktalar özgür ve kendi içinde barışık bir toplumun yaratılması adına itirazsız kabul edilmesi gereken şeylerdir diye düşünüyorum.

Dün adeta bombanın pimini çeken; Van’lı depremzedelerin durumunun Feyzioğlu tarafından Danıştay’ın kuruluş yıl dönümünde Devlet erkânının önünde dile getirilmesi, belki Başbakan ve onun partisi tarafından:” TBB başkanının bir siyasal hırs uğruna” gündeme getirip kendine sempati oluşturma açmalı bir hamlesi olarak görülebilir.
Öyle olsa bile, bu eleştiriyi kabul etmek ve o eleştiriye aynı dozda ve tutarlı bir cevap vermek gerekirken Başbakanın herkesin önünde olayı bir sokak kavgasına dönüştürmesi ve bu gereksiz sürtüşmeyi başlatması açıkçası yakışıksız bir durum ortaya çıkartmıştır.

Yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçiminin Başbakanda yarattığı gerilimi bir bakıma anlamak lazım, Sayın Başbakanın kendisine muhalif olan herkesi iktidarına karşı “darbeci” olarak görüyor olması çok acıdır ki adeta bir paranoyaya dönüşmüş durumda.
Başbakan öfkelendikçe kaybediyor!

Türkiye toplumunun her zaman için mazlumdan yana olduğunu sanırım en iyi zati âlileri bilirler, aslında dün yaşananlar, kürsüde iktidara yönelik eleştiriler açıklamalar yapan TBB başkanını değil, 12 Aralık 1997’de Siirt’te okuduğu için Devletin ağır statükosu tarafından adeta linç edilen Erdoğan’ın kendisi idi.

Başbakan bir dönem kendisine yapılan haksızlıkların aynısını başkalarına yapmamalı, zira o haksızlıklar başbakanı toplumun gönlünde kendisine yer etmesine sebep oldu.

Dün yaşanan gerilimin ardından Başbakan’ın salonu terk etmesi elbette ki istenilen ve arzu edilen bir durum değil, ama onun da ötesinde Sayın Cumhurbaşkanı’nın Başbakan ile beraber salonu terk etmesi üzücü ve manidardır.

Başbakan her ne kadar kabul etmesek te hükümetine karşı yapılan eleştiriye bir refleks göstermiş olabilir, ama herkese aynı mesafede eşit olması gereken Cumhurbaşkanının salonu terk etmesi açıkçası “tarafsızlık” ilkesi ile bağdaşmamaktadır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums