CEMAAT, DEVLET İÇİNDE DEVLET Mİ KURDU?

  • 6.12.2013 00:00

 Cemaat ve İktidar arasındaki kavga, dershanelerin kapatılmasının bir yıl süre ile ertelenmesi ile şimdilik düşük seviyede devam etse de, kuşku yok ki; iki taraf ta deyim yerinde ise adeta, “pusuya yatmış, bekliyorlar” diyebiliriz.


Lakin, bu gerilim geçici süre ile ortadan kaldırılmaya çalışılsa da iki taraf için de önümüzdeki süreçte çok çetin bir savaşın yaşanacağına dair ciddi emareler var ortada.

Yaklaşan yerel seçimler, bu kavganın hükümet tarafından; “ötelenmesi” adına ciddi bir gereksinim oluştururken, cemaat kesiminde ise; hükümetin kendilerince girdiği “yanlış yoldan” dönme ihtimalinin hala var olduğuna dair beslenen umutlar, küçük bir ihtimal de olsa ortada olmasından kaynaklanıyor diyebiliriz.

Hükümet ve cemaat kavgası tıpkı sel sularının çekilmesi ile dalgaların kıyıya vurduğu atıkların açığa çıkması gibi, iki güç arasındaki “kadim” dostluğun nihayetlenmesi ile geçmişte taraflar arasında yaşananlar ve özellikle cemaate tanınan sınırsız imtiyazların “ayyuka” çıkması adına oldukça büyük bir ilginçlik arz ediyor.

Medya sektöründeki muhteşem yükseliş, her yerde mantar gibi biten cemaat okul ve yurtları, ülkenin tüm coğrafyasında, özellikle Kürtler üzerinde yürütülen “misyonerlik” faaliyetleri ve tüm bunların neticesinde gelinen nokta itibari ile adeta; “devlet içinde, ikinci bir devletin vücut bulması” gerçeğini artık daha net görebiliyoruz.

Yargı ve emniyet teşkilatında cemaatin sahip olduğu etki ve güç ise, bu yapılanmanın çok daha farklı bir boyutunu bize göstermesi adına anlamlı ve çarpıcıdır.

Türkiye’de emniyet teşkilatı üzerinde 90’lı yılların sonlarına kadar dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar ve ekibinin şemsiyesi altında toplanan “ülkücü” hareketten beslendiğini çoğumuz biliyoruz.
Ağar ve ekibinin emniyet teşkilatına yerleştirdiği ülkücü gençler, özellikle Kürtlerin yaşadığı coğrafyada binlerce faili meçhul cinayet ve yağmaya imza attılar ve zamanla tıpkı kontrolden çıkan “yeniçeriler” gibi, her biri birer suç makinesine dönüştüler.
Abdullah Çatlı, Ayhan Çarkın ve daha niceleri bu çeteleşmenin öncülüğünü yaparken Ülke tarihinde karanlık bir dönemi sahneye koydular.

Emniyet teşkilatında baş gösteren bu çürümüş yapılanma; 3 Kasım 1996 yılında kamuoyunda “Susurluk” olayı diye bilinen malum trafik kazası(!) ile birden deşifre olunca; adeta ipi kopan tespih gibi, taneler bir bir düşmeye başladı.

İşte tam da bu dönem de, cemaat bu açığı görüp emniyet teşkilatında yavaş ama derinden nüfus etmeye başladı.
Kendilerine bağlı yurt ve dershanelerde emniyet mensubu ailelerin çocuklarına kolaylıklar sağlayarak kendini bir “çekim merkezi” haline getirdi.
Yaşadığı kentin dışında bir üniversite kazanan yoksul ve zeki çocukları otogarlardan alıp konforlu, şık yurtlara yerleştirip ileride vücut bulacak gücün adeta adım adım şekillenmesini sağladılar.

Özellikle Ecevit’in başbakanlığını yaptığı, ANAP ve MHP’nin ortağı olduğu 57. hükümet döneminde cemaatin adeta “altın çağını” yaşadığını söyleyebiliriz, öyle olmalı ki bugün üzerinde “yaygara kopartılan” 2004 MGK kararları o dönemk sonrasında alınmak zorunda kalındı.

Aslında, cemaatin gücü üzerinden bugünkü hükümete yüklenmek kanımca haksızlık olur, zira bu nüfuz ve gücün en ciddi yapılanması Ecevit dönemindeki hükümette elde edildiğini net bir şekilde görmek mümkün.

Peki, hem yargı ve hem de emniyet başta olmak üzere devletin birçok kurumunda bu denli etkili bir yapılanmaya sahip cemaate hükümet neden daha önce değil de şimdi “dur” diyebildi?

Akla iki seçenek geliyor.

1.Hükümet, kendinde o gücü daha yeni buluyor; yani cemaate dokunmaya şimdiye kadar cesaret edemiyordu.

2.Derinlerde ciddi bir hesaplaşma var ve bugünkü kapışma dipte yaşanan depremin artçısı, yani esas deprem henüz gerçekleşmedi ve bu depremi taraflardan biri tetikledi.

Tüm kamuoyu, yaşananlara ve yaşanacaklara ilgi ile odaklanmış durumda, ama dediğim gibi esas kavga 29 Mart’tan sonraya ötelenmiş gibi, en azından hükümet kanadında öyle.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums