- 23.10.2013 00:00
Tam da Suriye muhalefetinin 2.Cenevre konferansı hazırlıklarını yaptığı bir dönemde Şam rejimi hem karşı yelpazeyi dağıtmak ve hem de muhaliflere karşı elini güçlendirecek sürpriz bir hamle ile ülkenin kuzeyinde uzun süreden beri denetimi elinde bulunduran Rojava Kürtlerine yönelik “işbirliği” niteliği taşıyabilecek bir mesaj gönderdi.
Esad ordu birliklerine, Kürtlere karşı herhangi bir saldırıda bulunmamaları yönünde talimat verirken; Kürtler ile dost olduklarını ve gerek temsili ve gerekse Kültürel anlamda Kürtlerin haklarını verecekleri belirtirken adeta bölgenin dengelerini değiştirebilecek bir çıkış yapmış oldu.
Suriye’de Esad rejimine karşı silah kuşanan muhalif grupların gerek başlarına buyruk ve kontrolsüz hareket etmeleri ve gerekse son dönemlerde giderek ÖSO çatısı altında toplanan gruplara karşı çarpışıp önemli mevziler ele geçiren el nursa ve el kaide gibi radikal grupların ön plana çıkması Esad’a karşıtı başkentleri derinden endişelendirdiği çok açık.
Bu başkentlerin başını Ankara’nın çektiğini de bilmeyen yok, işte tam da bu noktada Esad’ın bu hamlesinin bölge için cidden önemsenmesi gereken bir hamle olduğu ortada.
Öte yandan Suriye’de Kürtlerin elde ettiği kazanımlardan rahatsız olup; uzun süredir Rojava Kürtlerinin radikal dinci gruplara karşı adeta en etkili mukavemet gücünü oluşturan PKK çatısı altındaki PYD ile Ankara arasında bir soğuk savaş yaşandığı hepimizin malumu.
Lakin gerek Reyhanlı saldırısının el kaide tarafından üstlenmesi ve gerekse PYD’nin Ankara’ya yönelik ılımlı mesajları bu soğukluluğu bir nebze olsun gidermiş gibi görünse de hala iki taraf arasında bir güvensizliğin varlığını his etmek mümkün.
Ama sanırım Ankara çok yakın bir tarihte özellikle Irak’ın kuzeyinde vücut bulan Kürdistan bölgesel yönetimine karşı duyduğu yersiz kaygılarından tecrübe edinmiş olmalı ki artık Kürtler ile kaçınılmaz bir ittifak gereksinimi duyuyor.
Bu anlamda PYD lideri Salih Müslim’in peş peşe gerçekleşen Türkiye ziyaretleri dikkate değer olmalı ve ne gariptir ki bugün için bölgede Ankara’nın en ciddi ve en yakın müttefiki dün çekindiği ve çoğunlukla ciddiye dahi almadığı Kürdistan bölgesel yönetimi olarak karşımız çıkıyor.
Esas itibari ile bölgedeki çatışma kızıştıkça, kaos derinleştikçe ve çözümsüzlük giderek daha çok ön plana çıktıkça bölgesel aktörlerin çok daha değişik ve beklenmedik hamlelere başvurabileceklerini kestirmek güç değil.
Hem Şam ve hem de Ankara’nın Rojava Kürtlerini yanlarına çekme gayretleri işte bu ilginç gelişmelerden sadece bir tanesi diyebiliriz.
Ankara’nın Suriye politikasının ta başından beri bir oldubittiye gittiği ve gereğinden fazla ÖSO çatısı altında toplanan gruplara güvendiği herkesin malumu ve ilginçtir ki Ankara dünün aceleciliğinin yarattığı hayal kırıklığı ve yıkımını bugün daha soğukkanlı ve doğru hamlelerle gidermeye çalışıyor.
Artık herkesin hemfikir olduğu bir kaçınılmaz gerçek var ki o da Suriye ve bölgenin kaderini el kaide ve el nursa gibi taşeron ve devşirme örgütler değil bizzat ülkenin içindeki dinamikler belirleyecektir.
Kürtlerde kuşkusuz ki hâlihazırda bu dinamiklerin en örgütlü ve en güçlü kanadıdır diyebiliriz.
Yorum Yap