Öcalan faktörü ve Kürt sorunu

  • 13.02.2013 00:00

 Yeni yıl ile birlikte Kürt sorununda ilginç ve ilginç olduğu kadar da anlamlı bir sürece girmiş olduk. Malumunuz Kürt siyasetinin iki önemli ismi İmralı’da Öcalan ile bir saate yakın bir görüşme yaptılar, bu görüşme PKK ve Devlet’in ilk olmazsa da en ciddi diyalogudur desek yanılmış olmayız. Bağımsız Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve BDP’nin hukukçu Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın İmralı’da Öcalan ile başlayan müzakere ve barış sürecinin bu ilk adımı 30 yıldır süregelen kanlı bir savaşın artık son bulması adına önemsenmesi gereken çok ciddi bir hamledir.



Aslında bizatihi Başbakan’ın Öcalan ile MİT müsteşarı Hakan Fidan üzerinden birtakım görüşmeler yapıldığını kamuoyuna açıklamış olması dün yaşananların habercisi gibiydi. Öte yandan daha önce Oslo’da yapılan gizli görüşmelerin sonradan deşifre olup sonuçlanmış olması sonucu o zamanlar muhalefetin iki partisi CHP ve MHP kanadında büyük reaksiyon görmüştü. Çok kuvvetle muhtemel Başbakan böyle bir suçlama ile tekrar karşılaşmamak için yapılan görüşmeleri kamuoyu ile paylaşma gereği duydu, ki en makulü de buydu zaten.


Hükümetin bu çok ciddi adımını önemserken öteden beri BDP’nin Kürt sorunun çözümünde çok önemli ve çok ciddi bir aktör olduğunu hep vurgulamış olduk, iktidar kandının bunu geç de olsa fark etmiş olması ayrıca anlamlı.


Bugün gelinen noktanın zeminini sanırım Öcalan’ın PKK ve KCK tutuklularının iki aydan fazla süren ölüm oruçlarının giderek Türkiye’yi hem içte ve hem de dışta çok güç durumda bıraktığı bir dönemde deyim yerinde ise adeta ateşin içinden çekip alması, yani ölüm oruçlarının son bulması için tek bir talimatının yeterli olması bugün geldiğimiz noktanın mihenk taşını oluşturuyor.


Kuşkusuz bu nazik sürecin sabote edilmeye çok müsait olduğunu, 30 yıllık kanlı savaşın belirli dönemlerinde barışa doğru atılan adımların nasıl da karanlık güçlerce sabote edildiğini hatırlarsak anlamış oluruz bu hassasiyeti.


Özal’ın barış ve Kürt sorununun çözümü adına attığı adımların ertesinde Türkiye’nin yakın tarihine “derin devlet ve JİTEM” kavramlarının nasıl girdiğini, bu iki kavramın geride ne kadar karanlık ve korkunç izler bıraktığını bilmeyen yok.


Özal, Eşref Bitlis, Gaffar Okan ve Musa Anter’in ölümlerinin arkasındaki sis perdeleri aralansa Türkiye’ye kan kaybettiren odakların deşifre olması çok daha kolay olacak. Aynı şekilde Reşadiye ve Silvan olayları da bu karanlık sürecin bir farklı katmanıdır denebilir.


Bu yeni sürecin sağlıklı işleyebilmesi için silahların susması, iki taraflı çatışmanın son bulması çok önemli, zira herhangi bir tarafın karşı tarafı tahrik etmesi taraflar arasında güven sorununu derinleştireceğini bilmek lazım, özellikle Oslo sürecinden bu anlamda bir ders çıkartmak gerekir diye düşünüyorum.


Tarafların teslim almak, taviz koparmak ve yenmek gibi argümanlardan uzak durmasının gerekliliğinin bilinci ile hareket edeceklerini umarak barışın bir an önce bu coğrafya’da artık hakim olmasını dilemekten başka da şu an için yapacak fazla da bir şeyimiz yok.


yazar_72@hotmail.com

Taraf / Her Taraf

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums