- 25.12.2015 00:00
Çok mu meraklıyım sanıyorsunuz, körün bellediği gibi sabah-akşam, Erdoğan aşağı, Erdoğan yukarı diye yazılar yazmaya?
Ben istemez miyim, bu güzelim pastırma güneşinde, Kız Kulesi’ni yalayarak geçen şilepleri seyretmek için kendimi deniz kıyısına atarak martılarla lâflamayı?
Saçlarımda oynaşan Boğaz rüzgârlarının belli belirsiz ürpertisiyle, nefesimle ısıttığım kaşkolümün sıcaklığına dolanıp, yaşama sevincimi bu vesileyle de duyumsamayı?
Sonra da size koşup, kabına sığmaz bir dille bunları anlatmayı?
Aklıma her düşüşte keyfimi kaçıran bir faktörün ne diye çekeyim ıstırabını, ömrümün sonbaharına yaraşan dingin bir hayatı yeğlemek varken?
Ama öyle değil işte!
Bir ömrü “özgürlük ve demokrasi” diyerek tüket, sonra da önünde suya tirit yavanlıktan öte bir şey olmasın; sen de in sahile, tıpkı “Dalgacı Mahmut” misali, her gün boya gökyüzünü, dik yırtıldıkça denizi!
Bırakın, Allah’ınızı severseniz?
Son üç senede, Erdoğan’ın bizi getirdiği şu noktaya bakar mısınız bir?
Hattâ son beş ayda.
Hattâ hattâ son bir ayda.
Her geçen gün daha da bükülüp sıkıştırılan bir mengeneye kaptırmış gibiyiz kendimizi.
Rus uçağı düşürmenin, adım adım ilerleyen ceremesinin farkında mısınız, yoksa Erdoğan’ın hamaset yüklü yiğitliğiyle karın doyurmakla mı meşgulsünüz?
Putin delisi, domates, biber, patlıcanla yetinmeyeceğini zaten açık açık söylemişti.
Gizlisi saklısı hiç yok!
Nihai plânının parçası olarak, bütün dünyanın gözleri önünde Türkiye’yi ablukaya alacak şekilde, Suriye,Irak, İran ve Ermenistan çitlerini örüyor. Daha da yapacak.
Bir taraftan düşmanlaşmayı tırmandırırken, ekonomik ve askerî hazırlıklarını da hızla tamamlıyor.
Kimi Erdoğancı yorumcular, Rusya’nın mali sorunları olduğunu, herhangi bir savaşı göze alamayacağını, ayrıca Batı’ya rağmen de bir şey yapamayacağını söyleyerek, akılları sıra Türk toplumunu yatıştırmaya çalışıyorlar.
Artık çoluk çocuğun bile bildiği, “sıcak denizlere inmek” şeklinde klâsikleşmiş “Tarihî Rus Doktrini”ni,Putin o tozlu raflardan işte tam da bu yüzden indirmek isteyecektir.
Sizin “çılgın projeler”iniz var da, onun yok mu?
Toplumların hayatında önderlerin hepsi değil bazısı tarihe geçer; ama delilerin hepsi geçer.
Geçmesinin sebebi de budur. Mutlaka bir çılgınlık yaparlar. Çılgınlık yapmadan ölmezler.
Putin, Rusya’nın temel sorununun bu tarihsel hedefin gerçekleştirilememiş olmasında yattığına inanmakta, Türkiye üzerinden kuzey-güney mihverinde bir koridor açma fırsatının, şimdiye kadar hiç bu ölçüde doğmadığını düşünmektedir.
Kendisi bakımından koşullar, en optimal düzeyde seyretmektedir.
İçeride, toplumsal olarak şimdiye kadar görülmedik ölçüde kutuplaşmış; dışarıda ise, zamanlaması itibariyle köktendinci Müslümanlığın yeryüzüne dehşet saçtığı bir devirde siyasal İslâmcılığa yönelmiş, müttefiklerinin dahi sevmediği ve güvenmediği bir Türkiye sözkonusudur.
Rusya karşısında, hiçbir toplum, hiçbir kamuoyu ve dolayısıyla hiçbir devlet yönetimi, Türkiye için kılını dahi kıpırdatmayacaktır.
Türkiye’nin yeniden şekillenmeye ihtiyacı olduğunu düşünmeyen dış güç, neredeyse yok gibidir.
Türkiye için risk almaktansa, Rusya’yla pazarlığı tercih ederler.
Hem böylece, birazcık biti kanlansa hemen emperyal hayaller kurmaya başlayan bir Türkiye’nin üstesinden gelinmiş olacak; sonra da Kürt sorunu, Kıbrıs sorunu, Balkanlar, Ortadoğu, Ermenistan,İran vs. gibi meselelerin bir çırpıda çözüleceği umulacaktır.
Savaş bilfiil piyade tarafından yapılmadıkça kesin netice alınmaz.
Batı uygarlığı ise teknik harple yetinmekte, artık insanını fiilen harbe sokmamaktadır.
Ortadoğu’da süren vekâlet savaşları bu yüzden başkasının eşeğini aramaya benzemekte, uzayıp gitmektedir.
Ne var ki bu uzamalar, Batı kentlerini ve hayat tarzlarını artık tehlikeye sokmaya da başlamıştır.
Oysa ortalıkta Keşanlı Ali gibi dolanan, kesin netice muharebelerine hevesli bir Putin vardır.
Bu iş pekâlâ onun üstüne yıkılabilir.
Hem, Ortadoğu’nun önümüzdeki onyıllarda eskisi kadar önemi de kalmayacaktır.
Dünyanın yeni enerji kaynaklarına yönelmesiyle, Ortadoğu’nun daha da artacak olan sorunları, Rusya’ya fatura edilebilir.
Böyle bir harpten ne kazanacağı dahi su götürür yorgun Rusya, Amerikan Bağımsızlık Savaşı’ndaki rolüyle İngilizlere karşı galip gelmiş Fransa gibi bitkin, bir havzalık sıcak su uğruna Batı’nın isteklerine boyun eğebilir.
Putin için Türkiye, Hitler Almanya’sının Polonya’sı durumuna düşebilir.
Elleriniz patlarcasına Erdoğan’ı alkışlarken, kafanızı kaldırın da sizi nerelere sürüklemekte olduğuna birazcık kafa yorun.
Hiçbir şey olmasa bile, bundan sonra bari Boğaz’dan geçen gemilere ayıracak seyirlik vaktimiz olur.
twitter@cinarnamik
Yorum Yap