- 24.02.2014 00:00
Ülkesinin çağ değişimine önderlik etmeye kalkan birisi, nasıl olur da bağnazlığın, dayatmacılığın ve geri yaşam biçiminin temsilcisi olup çıkar böylesine?
Nasıl tam tersini yapar, tam tersini yaşar, bütün vaatlerinin?
Demokrasi ve özgürlükler diyerek gelip, bütünüyle aksi yönde bir profil çizer, sonunda?
Düşünsenize!
Demokrasi diye haykırıyorsunuz, daha da sıkıyor sizi.
Hani daha çok özgürleşecektik diyorsunuz, internetinizi yasaklıyor.
O fişlemeler dinlemeler izlemeler darbeci zihniyetin ürünü değil miydi diyorsunuz, MİT’i daha da organize ederek üstünüze salıyor.
Ahlâksızlığı yok edeceğim derken, bir de bakmışsınız ki hırsızların arsızların hamisi olup çıkıvermiş.
Allah’ın adını bir an olsun dilinden düşürmediği hâlde, bu kadar mı doğruluktan sapar, müfteriliği seçer, insanları düşmanlaştırır birbirine?
Kötü biri olmak kolayına mı gelir, iyi olmak dururken?
Uzlaşmak varken çatışmak, yahut da?
Yaptıklarının ve yapabileceklerinin, sınırları da kalmadı üstelik.
Artık her şey mubah onun için.
Her şey beklenir ondan.
Ve korkulur da, açıkçası.
Lâkin korkmamak gerek gene de.
İnsanı en çökerten şey, yılgınlığa düşmesidir.
Erdem yürekliliktedir; korkuda, yeiste değil.
Ama iklim sanki buna dönüşüyor giderek.
Ufku âdetâ “Fikret’in sisi” kaplıyor yeniden:
“İnatçı bir sis,
gitgide büyüyen bir ak karanlık.
...nereden baksan yalan dolan
nereden baksan çıkarcılık!”
Meselâ Twitter’da ne zaman bir şeyler yazacak olsam, hemen “yumurtacılar” başlıyorlar üşüşmeye başıma.
Düşüncelerimi beğenmeyenler car car konuşup duruyorlar, ama fikirlerimden yana olanlar ne hikmetse çıkartamıyorlar seslerini.
Salınan korku, hedefini buluyor.
Oysa çoğunuz bilirsiniz:
“Karayılan
Karayılan olmazdan önce
yaşıyordu bir tarla sıçanı gibi
ve korkaktı bir tarla sıçanı kadar.
...onu
korkusunu saklayan
bir fıstık ağacından
alıp indirdiler.
...Karayılan
Karayılan olmazdan önce
kara yılanın encamını görünce.
...ibret al deli gönlüm
demir sandıkta saklansan bulur seni
ak taş ardında kara yılanı bulan ölüm.
...ve bir tarla sıçanı gibi yaşayıp
bir tarla sıçanı kadar korkak olana
fırlayıp atlayınca ileri
Karayılan dediler”
Birkaç kadehten sonra meyhanelerde okuyasınız diye yazılmadı bu şiirler.
Marifet kediye kedi demekte değil, deliye deli demekte marifet!
Eğer pısıp sinecekseniz kuytuya, nasıl diyeceksiniz yarın, göğsünüzü gere gere çocuklarınıza?
“yaşadım
yıldızlar şahidimdir
erik ağaçları şahidimdir
incir dallarına yürüyen su
yonca tarlasından gelen nefes
yollar ve türküler şahidimdir.”
twitter@cinarnamik
Yorum Yap