Ruhun şâd olsun CHP

  • 1.07.2011 00:00

Sonunda böyle olacağı belliydi. Ergenekon onu rehin almıştı. Şimdi ise, esareti geçiniz, Stockholm Sendromu ile artık onların meftunu da olmuş görünüyorlar.

Fantastik Amerikan filmlerindeki gibi, uzaydan gelip insanların ruhlarını boşaltarak gövdelerine yerleşen tuhaf mahlûkların âdeta o kurbanlarına benziyorlar şimdi.

Sözüm ona, kurduklarını söyledikleri “Meclis”i protesto ederek, ortadan kaldırmaya çalışıyorlar, anlaşılan.

Hoş, öyle kendi kendilerine gelin güvey oldukları gibi, “Devlet”i de “Cumhuriyet”i de CHP’lilerin kurmuş olduklarını, hiçbir vakit düşünmedim ben. Zira, o devlet kurulur ve o cumhuriyet ilân edilirken, onun altında, tüm Anadolu ve Trakya’nın bağrından fışkırmış inisiyatifler olan, otuzu aşkın “Yerel Kongre süreçleri”nin imzaları vardır. “Önderlik grubu” aslında, bilâhare katılarak eklemlenmiştir, o süreçlere. O yüzden, parlamentoyu sadece CHP’nin yarattığı bir meclis olarak tanımlamak, son derece yanlıştır.

Eğer, CHP’nin Meclis’teki egemenliğinden mutlaka dem vurulacaksa, 1930’lardaki faşist tek parti dönemini ölçü almak, daha doğru olacaktır.

Fakat, tersini söyleseler de artık fark etmez, onlar şimdi bir akrep gibi kendilerini soktular. Ve bunu daha ilk gün, meşruiyetini sorgulamaya kalktıkları Meclis’in, simgesel onurunu ayaklar altına alarak ve artık orasını da, akla gelmedik yaratıcılıklardaki siyasal piyeslerin show sahnesine çevirerek yaptılar.

Seçilip de o meclisi tanımamak, o meclisi reddetmek, hiç doğru bir tutum olabilir mi, Allah aşkına?

Halkın değerlerinden ve onca sorunlarından daha mı önemli ve önde, Ergenekoncuların ve Balyozcuların problemleri? Kimleri temsil etmek üzere sandığı kullandıklarının kokusu, daha bismillâh ilk gün ortaya çıktığına göre, bu durum CHP için, belli ki canını verecek kadar önemli demek ki.

Ben BDP’ye kızmıyorum, o kadar. Onlar amaçlarına ulaşmak için başından beri gerilimi yeğliyorlar. Devletin otuz yıllık yanlış politikaları yüzünden, uzlaşmanın değil, kavganın daha verimli olduğunu ve Kürt Sorunundaki getirilerde daha fazla mesafe alındığını hem yaşıyorlar, hem görüyorlar.

Üstelik şimdi, Meclis’i âdeta tanımadıklarını ilân etmede yalnız da değiller. Sağolsun CHP payandası, onlara omuz vererek, takatlerini de güçlendiriverdi.

Lâkin, seçimden çıkıp gelmiş olanların ilk işi, meclisi tanımamak mı olmalıdır? Millete vekil olmayacak idiyseniz, ne diye seçildiniz o zaman?

İş oralara geldi mi, sokağın da seçilebileceği, oralara da taşılabileceği hâller vardır, elbet de. Ama, gözünüzü seveyim, bugün o gün müdür ki?

Sorunlar var!..

Tabii ki sorunlar var. Hem de gırtlağa kadar var.

Örneğin, Yüksek Yargı’nın da bir sürü hatası var, bu olup bitenlerde. Zaten, ülkenin “Yüksek Bürokrasi”sinin içine bir girseniz, “Tanrım, bu nasıl bir cehalettir ve kimler, ne yerlere gelmişler”, diye şaşar kalırsınız, tanıyınca öylelerini.

Ama mahkemelere baskı yaparak, kaos yaratarak olmaz ki, bu! Hadi o zaman, biz sokaktakiler de biraraya gelelim, başımızdaki belâlarla ilgili olarak, mahkeme salonlarını basıp, yargıçları ve kararlarını tanımadığımızı ilân edelim.

Bize de önerdiğiniz bu mu?

Bana sorarsanız, Kılıçdaroğlu, bir Ergenekon görevlisi olarak, HSYK’yı mahkemelere müdahale etmeye çağırmak suretiyle, bunu yapıyor.

Beyefendi, beyefendi, kendinize gelin lütfen! Bilmez misiniz ki, mahkemelere kimse karışamaz. HSYK da, bir başka kurum da mahkemelerin amiri değildir. Çünkü yargıcın amiri olmaz. Zatı âlinizin guguk nosyonu... pardon, hukuk nosyonu bu ise, iyi ki bu halk size iktidar vermiyor, diye bir kere daha sevinmek gerekir.

Ama gene de, komik bir yanı yok değil doğrusu, bu olup bitenin. CHP kendi şakağına tabanca dayayıp, dediğimi yapmazsanız rehineyi vururum, diyen ve ruhsal sorunlar yaşayan, çözümsüz bir dayatmacı gibi davranıyor, âdeta.

Ve yine, Kılıçdaroğlu bu tutumuyla, dünyanın dikkatini çekmeyi, diğer toplumların parlamentolarında Türkiye’deki baskı rejiminin konuşulmasını sağlamayı amaçlamaktaymış, dediğine bakılırsa.

Yahu pes!

Siz pervasızca, demokrasiye darbe tezgâhlayanları aday gösterip seçtirdiniz ya, şimdi kalkıp demokrasi ve özgürlük savaşçısı ayaklarını, gelin benim külâhıma anlatın.

Tarihe not düşüldü, bir kere. Cemaatin huzurunda “pırt” yaptığı için utancından kayıplara karışıp, seneler sonra tebdili kıyafetle geri döndüğünde, akıllardan çıkmayan o hareketinin, “pırt”tan önce “pırt”tan sonra diye, yeni nesillere bile milât olduğuna tanık olan cami imamına dönüşeceksiniz, bundan böyle.

Geçin tıraşı. Meclis’in meşruiyetini sorgulattınız ya, bu dahi yeter size.

CHP’nin çiçeği burnunda vekilleri, Kılıçdaroğlu’nun kavalını, Fareli Köyün Kavalcısını dinler gibi dinleyeceklerse, masalın sonunu da yeniden okusunlar, bir zahmet. İyi olur.

AKP de, CHP’nin ne mal olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyorsa millete, yaşam tarzları öyle olmasa bile, özgürlükleri temsilen, kendi kadın milletvekillerinin sembolik olarak bir günlüğüne başörtüsü takacaklarını söylesin, Meclis’te. Bakalım ne diyecekler?

Ama ne olursa olsun, ben yine de, CHP bir hayli yaşlandı, herhalde artık kendi kendine ölür de, helvasını yeriz, diye düşünüyordum. Fakat o kalktı intihar etti.

Bize düşen, üç kulhüvallah, bir elham.


Bir de âmin!


 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums