Başbakan’ın Kürt çözümü Osmanlı’nınki ile aynı

  • 29.03.2013 00:00

 Belki de sorunu yanlış yerden ele alarak tartışıyoruzdur; ne dersiniz?

Ayrışmanın adını, barışı isteyenler ve istemeyenler olarak değil de, barış için sarih bir proje arayanlarla aramayanlar şeklinde koymak gerekiyordur belki de.

En azından, benim için böyle bu.

Esasında bana göre, asıl yapılması gereken Türkiye’nin reformist programlarla demokratikleşmesi olmak iken, böyle yapmayıp onun yerine, toplumun belleğine kötü anılar zerk etmiş bir terör örgütü ile, üstelik içeriği de gizli tutulan pazarlığa dayalı birtakım anlaşmalar tesis etmeyi yeğlemek ne derece doğrudur; düşünmek gerekmez mi azıcık?

Hiçbir reformcu taahhüt yok, ama ikinci cümlesi bile telâffuz edilmeyen çözüm süreci diye bir lâf var, ortalıkta sadece.

Herkes havaya girmiş; kimsenin gözü başka bir şey görmez olmuş.


Öcalan
’ın, Kandil’in ve BDP’nin zafer sarhoşluğu içerisinde zil takıp oynamalarına bakılırsa, ya hiçbir şey vaat etmediğini belirten Başbakan yalan söylüyor; ya da Kürtler kafayı yemişler, hiçbir şey istemeden göbek atarak silah bırakıyorlar.

Hiçbir şey istemediklerine göre, o vakit neyin anlaşmasını yapıyorlar?

Tek taraflı olarak çekilirsin, olur biter.


Askerî birliğinki çekilme ise, PKK’nınki çekip gitmedir

Hem bu ne menem bir çekilmedir ki, kasım ayını filan bulabilirmiş.

Çekilme, muharebe usullerinin en hızla yapılanıdır. Arazide tutunamayıp bozguna uğramamak ve kaçma psikolojisine kapılmamak için derhâl gerçekleştirilen bir muharebe şeklidir. Yani çabukluk esastır.

Duyan da sanki tankları, topları ve ağırlıkları var da, enikonu bir birlik çekilmesi zannedecek.

Niyeti olan yirmi dört saatte çekilir de, kimsenin ruhu bile duymaz oysa. Nihayetinde bin beş yüz- iki bin kişi değil mi bu? Erdoğan da zaten her tarafı duble yol yaptı. Binerler üçerli beşerli Çayırağası Turizm otobüslerine, Van Gölü Turizmlere, vs. Anadolu’nun yoğun yolcu trafiği içinde kaybolur giderler. Böylece doooru sınır kentlerine, oralardan da Kandil’e. Yapmadıkları şey mi ki?

Ne ki, tilkilik başkaysa mazeretler de başkadır.

Sakın kimse saptırmasın; Kürtler haklarını elde edecekler diye değil, edemeyecekler diye bir kaygıdır, bu benimkisi.

Zira demokratikleşme meyvelerinin adresi Kürt halkı olacakken, anlaşma meyvelerinin adresi şimdi artık doğrudan doğruya PKK olacaktır.

Oysa demokrasinin tadına varacak olan Kürt halkı, PKK’ya yüz vermeyip onu marjinalleştirerek ıskartaya çıkarabilirdi.

Osmanlı aşiret beyleriyle anlaşırdı. Kürtlerdeki şu kadere bakın ki, Erdoğan da PKK ile anlaşarak aynı geleneği sürdürmüş oldu.

Böyle düşünmemin tonla nedeni var:

Bir tanesi, çağın olmazsa olmazı temel hak ve özgürlüklerin, tüm toplumun katılımıyla ve gözü önünde, ancak ortak bir rıza ile gerçekleşebileceğine; el altından pazarlıklarla yapılmaya kalkılanın ise ölü doğacağına olan inancımdır.

Bir diğeri de, sürecin, aleniyet içinde yürümediği için kimin ne söylediği ve diğerinin de bundan ne anladığının pek belli olmadığıdır.

Erdoğan’ın kültürel haklar konusunda bile yaklaşımları sınırlı iken, PKK bakımından konununsiyasal haklar boyutunda görülmesi birbiriyle bağdaşır şeyler midir ki?

Bir başkası, ilişkilerin derinliklerinde tarafların için için yanan ırksal ya da dinsel Türk ve Kürt milliyetçilikleri yatarken, o barışma sağlanabilir mi?

Kaldı ki, Kürt milliyetçileri bayram yapıyor, Türk milliyetçileri de dövünüyorsa, orada bir yanlışlık var demektir.

Öyle analar ağlamasın falan diyerek de kimse kimseyi kandırmasın.

Devletler de, paramiliter örgütler de, duygu nedir bilmezler. Bunlar söylenir ama politikalar hiçbir şekilde bunların üzerine inşa edilmez.

Analara acıyacak adam, terör yüzünden toprağa düşenlerin miktarıyla âdetâ yarışır noktaya gelmişkışla intiharlarına kafasını kaldırıp da şöyle bir bakmaz mı? O çocukların anaları ana değil mi?


Süreci sorgularsak tılsımı mı kaçar

Böyle sert söylemem boşuna değil benim. Okuyanı sarssın; becerebiliyorsam da kendine getirsin.

Onca soruna ve eksiğe rağmen, Erdoğan’ın Türkiye siyasasında seçeneksiz bir konumda olduğunu ben de görüyorum. Dışladığım bir adam da değil üstelik.

Ama her şeyi kontrolü altına almak isterken, hiç kimsenin kontrolüne tahammül edemiyor.

PKK’nın ilk işi, kafalarında süreçle ilgili soru işareti olanları ikna etmeye başlamak oldu.

Erdoğan ise tam tersini yapıyor. Ne muhalefet bıraktı, ne medya; hepsini kırıp geçiriyor.

Örneğin şu âkil adamlar heyetini bile, kendi yaptıklarının propagandasını kamuoyuna yansıtacak isimleri yan yana getirmek olarak anlıyor.

Sözde sivil toplumun özgür sesiymiş gibi lanse ederek, şimdi o isimleri bizzat seçip devletleştirmeye ve resmileştirmeye karar verdi.

O yüzden alkıştan çok denetlenmeye ve eleştirilmeye ihtiyacı var.

Ona iyilik bile buradan geçiyor.


cinarnamik@hotmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums