PKK ile barışırken, darbecilerle husumet sürebilir mi

  • 22.03.2013 00:00

 Hadi gelin bugün, şu baldıran zehrinden bir bardak daha doldurup önümüze koymanın gerekip gerekmediği konusunda dertleşelim sizinle biraz.

Kırk-elli bin insanın ölmesi başta olmak üzere, çok şeyin yitip gitmesine sebep olan bir suç örgütüyle barışırken, kan tükürüp kızılcık şerbeti içtim demenin ne denli zor olduğunu, doğrusu ben de kabul ederim.

Bu kavgayı durdurmanın, çoğu şeyin üstüne sünger çekmekten geçeceği çok açık.

Ne ki, kâbuslardan kurtulmak üzere kar gibi beyaz bir sayfa açacaksanız, bu savaş ilişkilerinin hem bir başka sorunlusu hem de yaralısı olan askerî kanadı es geçebilecek misiniz?

Bu coğrafyada bir barış tesis edecekseniz, bütüncül bir tavır içinde olmanız gerekmez mi?

Falanca kesime böyle, filanca kesime de şöyle davranarak yürür mü bu iş?

Barışın mantığı bakımından, bir tarafta otuz yılın teröristleriyle sulh olur iken, diğer tarafta bu ülkenin mahkemelerinde aynı anda başkalarını terör örgütü kurmakla suçlayarak, nasıl sürdüreceksiniz yargılanmalarını?

PKK kendine özgü ulvi gerekçelere dayandırabilir şiddet başvurusunu.

Fakat yaşam görecelikler harmanıdır; herkes bir çeşit yücelik buluverir ararsa, hayatı allak bullak edercesine bir yaba ile savururken.

O yüzden ordu da, bunu durdurmak için karşıt bir tavır geliştirdiğini söylerse, ne olacak o zaman?

Devletin, savaşırken bile hukukun içinde kalması gerektiği eski bir söylemdir; bilmez miyiz. Ama kim yerine getirmiş bunu şimdiye kadar, var mı gören; erdeme, akıl ve izana var mı rastlayan?

Hayvansı diyemiyorum, çünkü hayvana hakaret olur; hangi kesim bakımından olursa olsun, insanlığın delilik hâlidir savaş.

Bu rezillikte birini unutmaya hazırlanırken, diğer kesimi tutamazsınız hafızanızda.

Kaldı ki son tahlilde, ikisi de sizsinizdir zaten.

Bu sulhu sadece ölenler üzerinden değil, hayatta kalanlar üzerinden de okumaya çalışmalısınız. Elleri birbirine değecek olan onlar çünkü sokaklarda.

Yitirdiklerinizi silip atın demiyorum, ama toprağa gömdüğünüz gibi yüreğinize de gömmeyi becererek; ölümler üzerinden değil, yaşamlar üzerinden çıkmalısınız yola, gene de asıl.


Veriler değişmişse, sonuçlar da değişir

Bana sorarsanız, artık generalleri de bırakmanın zamanı geldi, derim ben.

Ergenekonculuğun ve darbeciliğin son otuz seneki tırmanışında, hiç mi parmağı yok bu iç savaşın?

Aynı sorunlar yumağının birbirlerini üreten birer parçası değil miydi bunlar?

Daha ne o zaman?

Nerede başlayıp nerede bittikleri birbirine karışmış tüm sorunları, barış sürecinin kapsamına hep birlikte almayıp da ne yapacaksınız?

Ta başından beri benim derdim Türkiye’nin reformları olmuştu hep. Lâkin bu memleketin, eskiliklere aşkla bağlı bir düzende direndiği için geldi başına, ne geldiyse. Ve bunlardan beslenerek büyüdü ve gelişti, PKK da, militarist zihniyetli ordu da.

Şimdi siz, kötünün iyisinden yana mı olacaksınız, onları yarıştırarak?

Hangisi daha kötü pekiyi? O mu, bu mu ve kime göre?

Ben de biliyorum yargılanan subayların ve özellikle de üst generallerin suçlu olduklarını. Ama bugün barışmaya kalktığınız kimseler masum mu ki?

Bunu yüzünüze vurmak için söylemiyorum. Dedim ya, haklısınız; başka bir çare de görünmüyor, bu dertlerden kurtulmak için.

Sakın geriye adım atayım da demeyin. Tam tersine, kapsamını genişletin.

Eğer kimileri bakımından suçun ve masumiyetin aranmadığı yeni bir safhaya geçiyorsanız, bunu artık herkese teşmil etmek gibi bir yükümünüz var demektir. Benim anlatmaya çalıştığım bu.

Zira PKK ile barış, verilerin değiştiği yeni bir duruma geçmekte olduğumuza işarettir. Eski verilerin söylemleri, bana göre artık geçerliliğini yitirmiş sayılmalıdır.

Masanın üstündeki her şeyin ama her şeyin, şimdi yeniden ele alınması gereği doğmuş ve vakti gelmiştir.

Bundan korkmamak lâzımdır.

Çünkü siz, yapılması gerekenleri yapmadınız. Bütün problemleri, daha da çetrefil hâle sokan sorunlu bir yargının kucağına bırakmakla yetindiniz.

Reformlar hususunda, sanki cebinizde akrep vardı.

Orduya, yargıya ve bir sürü köhneliğe reformcu düzenlemelerle çeki düzen verecek yerde, yüreğinizi soğutmaya yalnızca generalleri hapse atmakla gidermeyi seçtiniz. Küçük rütbedekilerle uğraşmak ise başlı başına bir hataydı. Bunu yeni yapılanmalarla birlikte götürseydiniz, o zaman belki meşruluğuna da diyecek yoktu.

Ama öyle yapmadınız. Sorun teşhiste değil, tedavideydi. Bu ülkenin ordusu darbeciydi ve halkının üzerinde siyasal bir egemenlik kurmuştu. Siz buna kocakarı merhemi olsun sürmediniz.

Eski yapı aynen kalacak olduktan sonra, neye yarar yaşlı yaşlı adamların hapislerde çürümesi?

Gerçekten demokrasi nasıl olacak, ordu nasıl olacak, yargı nasıl olacak, gelin bunları konuşalım her şeyden önce.

Uygulamalarınızdaki yanlışlıklarla orduyu yaraladınız. Şimdi onu böyle bırakamazsınız.

Ya gözünüzü kırpmayın, tetikte durarak geceleri; ya da fırsattır, bırakın onları da dışarı.


cinarnamik@hotmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums