Kürt yârinden mektup var!

  • 17.09.2012 00:00

 DTK Eşbaşkanı da olan BDP Milletvekili Aysel Tuğluk’un geçen hafta bizim gazetede yayımlanan mektubuna, acaba önemsenmeye değer bulunmadığı için mi pek oralı olunmadı, yoksa kafayı kuma sokma alışkanlığına iyiden iyiye sardırılmış olunduğundan mı?

Doğrusu ben enikonu ciddiye aldım. Kürt Meselesi’nin nereden nereye geldiğini kayalıklara bindirmeye ramakken gösteren, en sonki iskandil ölçümlemelerinden biriymiş gibi geldi bana.

Belki saygısızca ve küstahçaydı o mektup. Soruna, özenle seçilmiş sözcüklerle değil de, hırpalayan, inciten ve müdanasız bir dille yaklaşıyor; adeta postasını koyuyordu. Ama gene de görmezlikten ve duymazlıktan gelinecek gibi değildi.

Yaklaşımı bakımından “kendilerinin haksız, yanlış, yanılgılı ve taraflı bulabileceğini” Aysel Tuğluk da teslim ediyor zaten. Zira bütün bunların şimdi hiçbir önemi kalmamış. “Yirmi dokuzuncusu süren Kürt isyanında biz yüz yıldır bu ânı bekliyorduk” diyor. Artık önemli olanın sadece bu olduğu görülüyor.

Net olması, birtakım lâfları ağzında gevelememesi benim açımdan iyi bir şey. Ama biliniz ki, kimi argümanlarına yönelteceğim itirazlar ve eleştiriler, Türk tarafını otomatikman haklı da çıkarmaz.

Tıpkı AKP’nin yola çıktıklarındaki değerlerden saparak siyasetini artık gerici bir çizgiye kaydırmış olması karşısında, “ancien regime”in aktörleri olan CHP, ulusalcılar, sivil-asker üst bürokrasisi ve darbeci generallerin oluşturdukları Kızıl Elma Koalisyonu”nun bugünlerde benim gibilere“nihayet dediğimize geldiniz mi şimdi?” diyesi oldukları o militarist vesayetçi anlayışlarını meşrulaştırıp, gene de doğru kılamayacakları gibi aynı.

Kürt meselesinde siz neredesiniz, ayrılıkçı Kürtler nerede? Ayırdında mısınız bunun? Siz hâlâ “Kürtçe dersi seçmeli mi olsun, zorunlu mu olsun”dasınız. “Yer isimleri, köy isimleri konsun mu, konmasın mı?” Kuzum, gerçekten uyuyor musunuz, yoksa algılayamamak, değerlendirememek gibi bir probleminiz mi var?

Onlar, “PKK, hem Kürt sorununun demokratik özerklik temelinde çözümünü sağlamak, hem de Öcalan’ı İmralı koşullarından kurtarmak için son ferdine kadar direnir, savaşır, ama teslim olmaz” diyorlar; sizse bu aleni konuşmaları bir fırsat bilip durumun vahametine odaklanacak yerde, “dur şunların dokunulmazlıklarını kaldıralım da, susturup içeriye tıkalım” heyheylerindesiniz.

Susturup da ne yapacaksınız? Kulaklarınız tıkalı ya!

Hem ayrıca, ne denli ayıp bir şey şu “dokunulmazlıklar” meselesi. Kaldı ki Kürt sorunuyla falan da değil, doğrudan doğruya tüm özgürlüklerle ilgisi var bu temcit pilavının.

Bir ülkede milletvekilliği dokunulmazlığından dem vurmak, o ülke insanlarının hiçbir şekilde özgür olamadıkları nedeniyle, “biz değilsek de, bari seçtiğimiz vekiller özgür kalsınlar” diyerek buldukları sınırlı ve sonuçta da yakışıksız bir çözüm anlamına gelmiyor mu bu?

Yüzümüzü kızartmaz mı bu durum? Sadece onların değil, hepimizin özgür olmasını dilemek, o nedenle de bu tip müesseselere ihtiyaç duymamak, olması lâzım gelen hâl değil midir?

Lâkin ne gezer; şimdi elbirliğiyle vekillerinkini de sınırlandırmak, hâttâ kimi Kürtlerinkini tamamen kaldırmak yolundaki hışmınıza bakılırsa, tam manasıyla Ortadoğululaşıyoruz, utanç verici bir şekilde.

Öte yandan, siz istediğiniz kadar “terörle aranıza mesafe koyun” diyedurun; Aysel Tuğluk“PKK’nın kullandığı şiddeti, politik bir karşı şiddet” olarak tanımlıyor ve “devletin şiddetine maruz kaldıkları için silahla direnme yoluna yöneldiklerini, kendilerine dönük tehdit ortadan kaldırılmadan da bu yoldan vazgeçmeyeceklerini” söylüyor.

Her şey çok açık. İstekler de öyle. Bütün çözüm Kürdistan coğrafyasının özerkleştirilmesinde düğümleniyor. “Bölgede yeni bir dünya kurulurken, Kürtler de bu yeni dünyadaki yerlerini mutlaka alacaklardır. Türkiye’ye rağmen ve Türkiyesiz” deniyor.

Doğru ya da yanlış; Kürtler düşündüklerinin ve yapmak istediklerinin nasıl açıkça bilincinde iseler, artık Türkler de onlar gibi kararlı ve gerçekçi olmalıdırlar.

Eğer becerip de son Kürt dahi kalmayana kadar hepsini kıracaksanız, vakit kaybetmeyip bir an önce başlamalısınız; çünkü öldürecek milyonlarca Kürdünüz var. Tabii bir o kadar Türk’ün ölmesini de hesap ederseniz, bir sürprize düşmemiş olursunuz ki, sizin için iyisi budur.

Ama yok, bu değilse amacınız, elinizi gene de çabuk tutmalısınız. Zira tıpkı sizin gibi onlar da milliyetçilik hastalığına yakalanmışlar. Kafaya taktıkları bu geçmiş çağlar duygusunu, özgürlük adı altında ille de yaşamak istiyorlar. Bunu da kendilerine hem kolay, hem de pratik gelen savaş yoluyla yapmaya pek hevesliler.

Ne ki, esasen onlar da siz de zaten barışçı değilsiniz. Uygar adama savaş, vandal adama da barış zor gelir. Hâlbuki “keleş”i bir fiyakayla uzatıp şarjörünü rastgele boşalttın mı, genzini de misler gibi yanık barut kokularıyla doldurdun mu, kendini anca buldun demektir.


Albert Camus
’nün Doğrular” piyesindeki suikastçıların, tam bombalamak üzere oldukları hedefteki adamın hiç hesapta yokken beraberinde getirdiği küçük çocuklarıyla ilgili olarak yaşadıkları vicdani kaygılar, en başta PKK’lılar olmak üzere, korkarım hiçbirinizin harcı değilmiş gibi duruyor.

Getirip avucunuza kondurdukları Apo’yu on senedir değerlendiremediniz ya, “gidişat” korkarım“uluslararası”na doğru ki, vay benim köse sakalım, durumları yani.


cinarnamik@hotmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums