- 31.03.2014 00:00
Erdoğan konuştu.
Konuşmaktan öte adeta kustu.
Yarın birçok kalemşor, medyaşor Başbakan'ın kusmuğunda inciler arayacak.
Ortaya çıkan bunca yolsuzluk, hırsızlık, kutular dolusu dolarlar, bir türlü sıfırlanamayan eurolar sırf daha yüksek oy aldı diye aklanmış oluyor.
Öyle ya, milli irade "çalabilirsin" dedi. Hırsızlıktan aklanmamış olsa bile hırsızlığın kendisi aklanmış oluyor.
Durmak yok çalmaya devam.
....
Aslında birçok şey yeni başlıyor.
Mücadele de, mücadelenin nasıl olması gerektiğini yeni baştan araştırma ve öğrenmek de yeni başlıyor.
Ayrıca yeni bir süreç daha başlıyor.
Daha önce dile getirmiştim; bir yanıyla yetmez ama evet sürecine benzeyen bir süreç... Belki bir referandumda değil ama kamuoyunda tartışmaya açılacak ve de mecliste sert bir mücadeleye neden olacak yeni seçim yasasından söz ediyorum. Hatırlarsanız en heyecanlı yerinde ara verilen televizyon dizisi gibi en bağlayıcı aşaması yerel seçim sonrasına bırakılmıştı.
Ya eski haliyle "%10 baraj" ya "dar bölge" ya da "daraltılmış bölge" seçeneklerinden biri tercih edilecek. Görünen o ki bu tercih yerel seçimlerde alınan oy oranlarına göre olacak.
İşte bu noktada seçim yasası gündeme geldiğinde; demokratik ve adil bir seçim yasasından yana tavır gösterenlerle, konjonktürel, günübirlik çıkarlar çerçevesinde AKP ile zımni işbirliği yapmayı savunanlar arasında bir tartışma yaşanabilir.
Çünkü "dar bölge" siteminde seçim bölgeleri, yerel seçim sonuçları baz alınarak bir veya iki parti lehine saptanabilir. Aynı şekilde "daraltılmış bölge" sisteminde de “uygun” bir bölgeleme yapılabilir, ayrıca seçim barajı da bir veya iki parti lehine olacak şekilde düzenlenebilir. Bu saptama ve düzenlemeler, AKP lehine olacak şekilde bilgisayar yazılımları kullanılarak kolayca yapılabilir. AKP kendisi için daha elverişli ama küçük partiler ve muhalefet için antidemokratik ve adil olmayan bir seçim sistemini, bu defa; kendisine karşı doğal olarak oluşan muhalefet bloğunu parçalayarak getirmiş olacak.
Yukarıda sözünü ettiğim “bir veya iki parti lehine olacak şekilde” düzenleyebilme olanağı, AKP’nin bu muhalefet bloğunu parçalamak için kozu olacak. Bunun, gündeme yansıyan tartışmaları da yeni bir “Yetmez ama Evet” sürecine dönüşebilir.
Şimdilik bütün bunlar bir tahmin, üstelik biraz karamsar…
Ama daha önce yaşadıklarımızın bizleri karamsar yapması normal değil mi?
Bugün AKP iktidarının ayan beyan yolsuzluklarına rağmen ayakta kalmasının nedeni; yakın zamanda yaşadığımız o meşum sürecin kendisine verdiği, yargıyı AKP’nin adeta “hukuk işleri bürosu” gibi kullanabilme olanağı değil mi?
Şimdi; AKP’ye Türkiye’yi daha beter, geriye dönülmez girdaplara sokacağı yeni olanaklar kazandırmaya “Evet” demeyelim.
Çünkü bu defa "aması" yok.
Yorum Yap