Eskisinden kurtulmak

  • 24.03.2011 00:00

İki gün önce, 22 Mart günü Friedrich Ebert Stiftung”un (Derneğinin) “Yeni Anayasa Hazırlama Süreçleri” konusunda Almanya eski Adalet Bakanı Herta Daubler- Gmelin ile sohbet toplantısına katıldım. On kişi kadar sınırlı bir davetlinin katılacağı bu toplantıydı bu. Böylece anayasa konusunda günlük tartışmaların sınırlarının dışında daha geniş ufuklu bir bakış açısı yaratılabilir diye düşünmüştüm.

Eski Adalet Bakanı Daubler kısa ama özlü bir konuşma yaptı ve bizlerin soru ve görüşlerini almak istedi. Birçok kez değiştirilmiş olsa da var olan Alman Anayasası 1946’da yapılmış, dolayısıyla toplu bir anayasa değişikliği deneyi söz konusu değildi. Fakat anayasa ile yürürlükteki hukuk ve yargı pratiği açısından söyledikleri üzerinde düşünmeye değer şeylerdi. Oturmuş bir demokrasi sistemi içinde günlük hayatın getirdiği sorunları çözecek yasal düzenlemeler bir anayasanın varlığından daha önemliydi orada. Eski Bakanı dinlerken bir soruyu not almıştım ki, kendisi o konuya girdi. İki Almanya’nın birleşmesi yeni bir anayasa yapma ihtiyacı doğurmadı mı diye sormak istiyordum ama kendisi konuşmasında soruma gerek kalmadan yanıtı verdi, “yeni bir anayasa yapılmalıydı ama böyle bir ihtiyaç sivil toplum örgütlerince dile getirilmedi” dedi.

Toplantıya katılanlar içinde bulundukları farklı sivil toplum girişimlerinin anayasa değişiklik süreci konusunda görüşlerini dile getirdiler, ancak onları dinlediğimde anayasa konusunda gereğinden fazla ayrıntılar içinde boğulmuş bir tartışma içinde olduğumuzu gördüm. Asıl sorun sanki unutulmuş gibiydi.

Biz Almanya gibi sivil demokrasinin oturmuş olduğu bir ülkede yaşamıyoruz. Yeni bir anayasa yapmak sanki kolaymış gibi onun önündeki engelleri unutup iyi anayasanın ne olması gerektiğini tartışıyoruz. İyi bir anayasanın nasıl olması gerektiğini ve ne yolla yapılmasını elbette tartışmalıyız ama asıl meseleyi unutmadan.

Eskisi hükümsüzdür diyebilecek miyiz

Asıl soru bu.

Aynı gün TÜSİAD gündemi değiştiren bir toplantı yaptı. TÜSİAD bu soruyu açıkça sormadı ama gündeme getirdi. Böylece nihayet meselenin bam teline dokunulmuş oldu. Çok önemli ve tam zamanında yapılmış ileri bir çıkıştı bu; doğrusu beni çok şaşırttı, bu cesareti beklemiyordum. Hele Cem Boyner’in “İnsanların özgürlüğü ve onurunun, haklarının, ülkenin bölünmesinden, devletin kendisinden daha önemli” olduğunu söylemesi zamanımızın ruhuna uygun alkışı hak eden bir sözdü.

Ümit Boyner’in dile getirdiği “sil baştan yeni anayasa” hedefi yeni anayasa yapmanın önündeki engelin eski yani halen yürürlükteki 12 Eylül dikta anayasası olduğunu söylemekte. Değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez olan maddelere dokunmadan yeni ve sivil demokratik bir anayasa mümkün değildir.

Yeni anayasayı alttan mı yaparız, üsten mi, hangi yolla yaparsak yapalım bu maddelere dokunulmadığı sürece eski anayasa ruhuyla sürecek demektir. Sil baştan yeni bir anayasa yapmış olmayacağız. Bu nedenle en önce tartışılması gereken meseleyi TÜSİAD tartışma gündemine sürüverdi. Öyle ki bu konuda uzlaşma falan da olamaz, ya” evet, dokunulmaz denen maddelere dokunulabilir ve dokunulmalı diyeceğiz, ya da “hayır, asla dokunulamaz” denecek. Çözümünde orta yolu olmayan bir düğüm bu.

TÜSİAD’ın anayasa taslağıyla ilgili “Yeni Anayasanın Beş Temel Boyutu” başlığı altında açıkladığı ilkeler bir türlü sadede gelmek istemeyen siyasileri de konuşturdu. Yeni takkeler düştü eski kel yine göründü. Bu açıklamayı AKP çevreleri prensip olarak desteklerken CHP çevreleri açıklanan görüşlere karşı çıktı.

Kemal Kılıçdaroğlu ''Biz Anayasa'nın değiştirilemez maddelerinin değiştirilebileceğini düşünmüyoruz. Bunu doğru da bulmuyoruz. Ama ülkemizde demokrasi ve özgürlük var, insanlar düşüncelerini özgürce dile getirebilirler. Anayasa'nın değiştirilemez maddeleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu idaresidir, o iradeye de hepimizin saygı duyması gerekir'' diyerek CHP’nin “yenilikçi” çizgisinin sınırını da çekiverdi. Fakat yine de hakkı verilmeli böyle bir görüş ihanettir falan demedi.

CHP milletvekili Tayfun İçli ise “ anayasa bizim, siyasetçilerin işi. Tabii ki derneklerin, sivil toplum kuruşların görüşlerini dikkate alacağız'' diyerek yeni anayasanın içerik açısından olduğu gibi yapılma yolu açısından da ne kadar çoğulcu bir anlayışa sahip olduklarını ifade etmiş oldu.

Karşımızdaki sorunu ya da engeli kestirmeden ifade edebilmek için diyorum ki, meselemiz yeni bir anayasa yapmak değil eski anayasadan topyekun kurtulabilmektir.

Eskisinden yakamızı kurtarabilirsek yeni ve iyi bir anayasa yapmayı da becerebiliriz.

nabi.y@superonline.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • yakup çeçen
    yakup çeçen
    7.09.2011 22:06

    Yazının omurgasındaki temel eksiklik:Kürtler ve silalı hareketi birbirlerinden ayrı Elma ile Armut değiller....Asimilasyonla üzeri kapatılan,halk olarak varlıkları yok sayılan, O sayılan İnsanın temel hakları denen Kürtlerin haklarının bu gün konuşulabilmesi,(Ahmet Altan dahil)ister begenelim,ister beğenmeyelim; Kürt silahlı hareketinnin verdiği mücadele sonucu...Dolayısıyla bir çok şey ileri sürüp konuşuyor gibi yaparak hiç bir şey söylememek gibi bir şey bu yazılıp çizilenler...Bir Halk ,S

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums