Kıbrıs’ta ne oluyor

  • 10.03.2012 00:00

Türkiye’nin siyasetinde devletin gücünü gösterme damarının kabardığı, milliyetçi-ırkçı düşüncelerin yeniden hareketlendiği dönemlerde bu gelişmeler kendini öncelikle Kıbrıs’ta duyurur. Kıbrıs’ta bir şeyler kötüye gitmeye başlar. Devlet milliyetçiliğinin kabarması ise elbette durup dururken olmaz, içeride veya dışarıda ciddi bir sıkışmışlığın sonucu olarak şoven milliyetçilik devlet ve iktidarlar için can simidi olur. Zira Kıbrıs meselesi bizim demirbaş “milli meselemiz”dir. Daha 1950’lerde ilkokul çocukları olarak ellerimize Türk bayrakları tutuşturulup sokaklara dökmüşlerdi. “Kıbrıs bizim canımız, feda olsun kanımız” diyerek. Sonra sı ise “Ya taksim, ya ölüm” haykırışlarıyla geldi.


Bir önceki yazımda AB Başmüzakerecisi Egemen Bağış’ın Kıbrıs’ta tepkiye neden olan konuşmasına işaret etmiştim. Basında Bağış’ın bu sözlerini daha da pekiştiren yeni bir açıklama yaptığını gördüm:
 ABHaber’in “KKTC’nin Türkiye’ye bağlanması konusunda yaptığınız açıklama Kıbrıs Türk muhalefeti tarafından tepkiyle karşılandı. Bu çerçevede Kıbrıs Türk gençlik örgütleri sizin yapmış olduğunuz açıklamaya karşı protestoda bulundular. KKTC 2. Cumhurbaşkanı Talat’ta sizin açıklamanıza karşı ‘Kıbrıs sorununu çözmeyi hecelemeliyiz’ dedi. Bu konudaki görüşlerinizi alabilir miyiz” şeklindeki sorusunu Bağış şöyle cevaplıyor:


“Kıbrıs sorunu konusunda ilhak ve entegrasyon düşüncesini Rumların uzlaşmazlığına karşı bir opsiyon olarak sundum. Bugüne kadar Rumların uzlaşmaz tavrı apaçık ortadadır. Bildiğiniz üzere Rumlar geçmişte Enosis olayını çözümsüzlüğün bir alternatifi olarak savunup dillendirdiler. Beni kimse yanlış anlamasın Kıbrıs sorunu benim şahsi meselem değildir. Türkiye’nin milli meselesidir. Bu konuda Rumlar Enosis konusunu bir opsiyon olarak bizim karşımıza çıkarıyorlarsa, bizde bunu bir alternatif olarak düşünebiliriz.”

Sayın Bağış’ın iki vurgusu var k, Kıbrıs siyasetinde geriye gidişi açıklamaya yetiyor. Kıbrıs Rum kesiminde bile artık dile getirilmeyen, örtük olarak varlığı sürüyor olsa bile tedavülden kalkmış olan Enosis sözcüğünü yeniden tedavüle sokuyor Bağış. Aynı şekilde, uzun süredir telaffuz edilmeyen “milli mesele” sözüne de yeniden hayat vermiş oluyor.

Bu ifadelerin ne AB çevrelerinde ne de Kıbrıs içinde kulaklara hiç de hoş gelmeyeceğini Egemen Bağış’ın bilmemesi imkânsız. Dolayısıyla bu sözler bir gaf değil hesap edilerek söylenmiş sözler. Esasen Cumhurbaşkanı Gül’ün Londra ziyaretindeki bir konuşmasıyla bu “opsiyon” daha o tarihte ifade edilmişti.


Rehin alırken rehin kalmak

Nitekim Ermeni soykırımı meselesinde iktidarın izlediği sağduyudan uzak, bütün dünyayı karşısına almayı göze alan tutum Taksim-Hocalı mitingiyle yeni bir nitelik gösterdi. Öteden beri içerideki Ermeni, Rum, Musevi vatandaşlarımız, azınlıklar dış politika açısından rehine muamelesine tabi tutulmuşlardı. Kıbrıs meselesi de öyle değerlendirildi hep. Hocalı mitinginde yükselen milliyetçi-ırkçı tepkiyi ve buna iktidarın hoşgörülü yaklaşımını başka tür yorumlamak hayli zor.


Taraf
’ta Sayın Temel İskit üst üste yazdığı yazılarla Kıbrıs’ta bu kötüye gidişi, uluslararası gelişmelerin ışığında müzakere süreçlerinin somut analiziyle duyurmuştu. Bu yorumların ne kadar isabetli olduğu görülüyor.

Kıbrıs’ta “iki devletli çözüm” politikasının doğuracağı sonuçlara da işaret ediyor İskit; “Türkiye açısından AB üyeliği yolunun tamamen kapanacağı, bunun sonucu ABD’ye bağımlılığının artacağı, dış politikasındaki Kıbrıs kamburunun kalıcı olacağı, bu kamburun Ortadoğu dâhil bölgesel politikalarını olumsuz etkileyeceği (...) İçte, demokratikleşme sürecinin önemli darbe alması, milliyetçilik dalgasının şahlanması, derin devletin yeniden hayat bulabilmesi, zamanla Türkiye’nin kendi içine kapanık günlerine geri dönebilmesi”nin göze alınıp alınmadığını soruyor.


Temel İskit’in Tiflis’te yapılan ve kendisinin de konuşmacı olarak katıldığı “Türkiye’nin Güney Kafkasya Gündemi” başlıklı uluslararası toplantıdaki gözlem ve yorumları da önemli ipuçları veriyor.
 “Siyasi alanda belirgin sonuç, bölgede Türkiye’nin tarafsızlığını yitirdiği ve bu nedenle bir arabuluculuk rolü üstlenmesinin söz konusu olmadığıydı. Bunun başlıca nedeni de, Ermenistan Protokollerinin onaylamasını Karabağ sorununun çözümüne bağlayarak normalleşme sürecini öldürmemiz. Toplantıda muteber bir düşünce kuruluşunun temsilcisi Türkiye’nin Ermenistan ile ilişkilerinin Azerbaycan’ın ‘rehinesi’ olduğunu ileri sürdüğünde buna karşı çıkan olmadı (...) Sadece Hocalı mitingi skandalı bile hükümetin ‘Ermeni’ politikasının daha da ‘Azerbaycan’ın gönüllü rehineliği’ yönüne döndüğünün işareti. En endişe verici olan da, bu konu yanında Kıbrıs’ta (bkz. Bağış’ın KKTC’yi ilhak ifadesi) ve Orta Asya ile Balkanlarda bu etnik renkli popülist politika eğiliminin artması. Sonunda ‘Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur’ diye diye sadece Güney Kafkasya’da değil dört bir tarafımızda etkinliğimizi kaybetmemiz.”

Konuya devam edeceğim.


nabi.y@superonline.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums