‘Jıneps’

  • 27.02.2012 00:00

Telefonla davetlerini aldığım zaman itiraf etmeliyim ki bu sözcüğü önümdeki kâğıda yazarken zorlanmıştım. Zorlandım, çünkü utanarak itiraf etmeliyim, Jıneps sözcüğünü ilk kez duyuyordum. Güneşli güzel bir İzmir sabahında bir kahvaltılı tanışma/sohbet toplantısı için davet almıştım ve daveti yapan ise adını yazmakta zorlandığım bu gazete adına beni davet eden bir dosttu. Utandım çünkü bu gazete yıllar önce çıkmış (2005’te) ama ben duymamışım.

Oysa Anadolu tarihi ve kültürüne çoğulcu kültür ve yaşam tarzı açısından özel ilgi duymaya başlamamın üzerinden yıllar geçmişti. Bu konularda sohbet toplantılarına davet edildiğimde söze başlarken “Anadolu derken bir siyasi coğrafyadan söz etmiyorum, bir kültür coğrafyasından söz ediyorum ki, bu coğrafyanın sınırlarını geniş anlamalıyız, Kafkasya’dan Balkanlara ve Mezopotamya’nın kuzeyine kadar uzanan bir alan içinde kültürel etkileşimin yoğunlaştığı alan olarak anlamak gerek” derdim. Derdim demesine de bugün bu çoğulcu kültürel tarihi anlamak denen şeyin ne denli zorlu çabalar isteyen şey olduğunu daha iyi görüyorum. Bunu görmek ilgimi daha da kamçılıyor aslında.

 


Jıneps ne demek?

Gazetenin yazı kurulundan olanlar da oradaydı ve onlara bir soru soruldu, “Neden bu adı aldınız, hangi anlamda kullanıyorsunuz?” Soruyu soranın konuşmasının devamında anladım ki soruyu soran ne sorduğunu ve bu sözcüğün anlamını gayet iyi biliyor.


Jıneps Adige dillerinde ağacın (çiy) gözyaşı (neps) anlamına geliyor. Ağacın gözyaşı yani çiy damlası, şebnem
. Sözcük güzel ama asıl sorunun soruluşundaki anlam daha da güzeldi, bir halkın acılarını bir soruda anlatıveren. Artık diyordu soruyu soran “O kadar çok çektik ki, acılarımızdan, gözyaşından değil çiyden söz edelim, zaten o kadar da az kaldık ki.”

Kimlerden söz ettiğimi henüz söylemediğimin farkındayım, Adigelerden, Çerkeslerden söz ediyorum.Jıneps onların çıkardığı bir gazetenin adı. Gazetenin İzmir temsilcisi Turabi Saltık ve arkadaşlarının düzenlediği sıcak ve benim için öğretici geçen kahvaltılı bir sohbetteydim dün.

Ben de anne tarafından yarım kan Çerkes’im. Ama çocukken Çerkesler hakkında etrafımdan, annemin güzelliğinin anlatımı dışında ve çok küçükken gittiğim bir Çerkes köyünde anılarımda kalan Kafkas oyunlarından başkaca hiçbir şey öğrenmiş değildim. Sorulduğunda da Çerkes kadınlarının güzelliğinden, misafirperverliğinden başka bir şey söyleyemezdim. Ama dünkü sohbetten sonra bundan böyle bunlardan söz etmemem gerektiğini de öğrendim; Yukarıdaki soruyu soran arkadaş konuşmasında “Çerkes deyince herkes Çerkes kadınlarının güzelliğinden söz ediyor ve bir de Kafkas oyunlarından, sanki bizim kültürümüz bundan ibaretmiş gibi” deyivermişti. Ondan önce bana da söz verilmiş, birkaç şey söylemiş, bu arada annemden de söz etmiştim ama allahtan, güzelliğine değinmemiştim, yoksa cahilliğime fena utanacaktım.

Arkadaşım haklıydı. Şimdi bu açığımı kapatmaya kararlıyım.

Bir sözcüğün yaşamla, tarihle anlam yüklenmesine bir örnekti bu soru. Bir dil bir halkın acılarını, sevinçlerini, umutlarını, umutsuzluklarını yüklenerek anlatım inceliklerine derinliğine kavuşur, tıpkıJineps sözcüğüne yükleniveren ince anlam gibi. Acılarla yoğrulmuş halklar ancak, acı ile güzelliği tek bir sözcükle böylesine zengin çağrışımlı ifade edebilme gücüne sahip olabilirler. Bu nedenle deanadilde eğitim yalnızca bir hak olduğu için değil, dilleri koruyup, geliştirebilmek kültürlerimizi canlı tutabilmemiz ve kültürel zenginleşmemiz için de zorunlu. İnsanoğlu bu dünyaya yalnızca yemek içmek barınmak ve üremek için gelmedi.


Jineps
 gazetesi yayın hayatına girerken, kuzey Kafkasya halklarından söz ederek şu vurguyu yapmış: “Biz Çerkesler, Kafkasya’dan sürülen halklarız. Çerkesler; Türkiye özelinde de Türk, Kürt, Alevi, Laz vb. halklarla birlikte çok kültürlü yapının ayrılmaz bir parçasıdır. (...) Birçok halk gibi yoğun bir asimilasyon süreci içinde gün be gün erime ve hatta yok olma tehdidi ile karşı karşıya olan Kafkasyalıların, yerel ve uluslararası platformlarla dayanışma ve güçbirliği oluşturması önemli ve acil bir ihtiyaçtır. (...) Bu dayanışmayı ve güçbirliğini yaratacak, diyet borcu olmayan tam bağımsız bir gazete (dergi-radyo vb.) zorunluluğu herkesçe bilinmektedir. Coğrafyamızda yaşanan bu ve benzeri gerçekliklerin farkında olan, icazetsiz, minnetsiz ve bağımsız bir çizgide Kafkasyalıları ve diğer halkları bütünleştirecek ve dünyadan yalıtılmasına izin vermeyecek bir yayın organı Türkiye’de de önemli bir ihtiyaçtır.”

Tanıtıma devam edeceğim.


nabi.y@superonline.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums