Devleti koruma kanunları

  • 16.02.2012 00:00

 Nereden bakarsanız bakın olan bitenin demokrasiyle açıklanabilir bir tarafı yok. Ne “özel yetkili” yargının varlığı demokratik ne de yargının bu özel yetkilerle MİT’e saldırısı demokratik, ne MİT-Emniyet kavgası demokratik ne de MİT’i korumak için kanun yoluyla tahkimi demokratik. Hele devletin tepesindeki çatlağı kontrol bahanesiyle Başbakan’a demokrasilerdeki kuvvetler ayrılığı ilkesini çiğneyerek özel yetkiler vermek hiç demokratik değil.


Halk, devlete karşı toplumu koruyacak yasal değişiklikler beklerken gidişat tersine oluyor; bireyi, toplumu değil devleti korumak yine öne çıkıyor.

Bu çatışmada bazı şeyler artık aydınlanıyor. Kürt meselesi merkezdeki sorun ama bir taraf çözüm istiyor, öbür taraf istemiyor, çatışma buradan çıktı yorumu bana göre ikna edici değil. Buna inanmamız isteniyor yalnızca. Ya da bir taraf KCK operasyonlarının bu denli geniş tutulmasına karşı imiş, öbür taraf ise bastırdıkça bastıralım diyormuş. Böyle bir fark olabilir ama sırf bu yüzden bir savcı MİT Müsteşarı’nı “şüpheli” sıfatıyla ifadeye çağırır mı, ucunun siyasi iktidara, Başbakan’a gideceğini bile bile böylesi cüretkâr bir işe kalkışabilir mi?


Kürt meselesi bu krizin derindeki nedeni ama amili değil.

Kürt meselemiz vesayet devletini çözen nesnel bir etmen. Hep söylediğim gibi İslami muhalefetin yanısıra Kürt muhalefeti iki tarihsel muhalefet dinamiğinden birisi. PKK, BDP (DTP) çok siyasi yanlışlar yaptılar, geçmişte de eleştirdiğim gibi tek yanlı demokratik özerklik ilanı gibi, devamını KCK ile getirmek gibi, genelinde sol sekter siyaset gibi ama bütün bunlara rağmen Kürt ulusal uyanışı, kitlesel muhalefet devletin vesayetçi yapısının çözülmesinde en önemli rolü oynadı ve oynamaya devam ediyor ve edecek de. Zira ulusal uyanış dinamiği kuvveden fiile geçmiş durumda.


Hegemonya mücadelesi

Krizin nedeni devlet içi hegemonya mücadelesi olarak görünüyor bana.

Cumhuriyet kurulduğundan buyana devlet blokunun içinde çatlak belirdiği her momentte devlet, 27 Mayıs darbesiyle başlayarak açık veya 28 Şubat gibi örtük müdahalelerle çatlakları devlet sınıfı lehine restore etti hep. Ne var ki Türkiye buna rağmen büyüdü ve eski elbise dar geldi ve artık çözülme kaçınılmaz oldu. AK Parti bu çatlağın içinden çıktı ve iktidar oldu. Geleneksel devlete dıştan bir müdahaleydi bu ve kan uyuşmazlığı yarattı. Askerî vesayet son bir denemeyle, e-muhtırayla bu sürece müdahale etmek istediyse de artık bu çözülmeyi durdurması olanaksızdı. Devamı da vesayet rejiminin çözülmesi biçiminde tecelli etti.


Kanımca son genel seçimler AK Parti için bir rota tayini anlamında bir test etmeydi.
 Kürt sorununu tereyağından kıl çeker gibi kendi istediği doğrultuda çözemeyeceğini gören AKP vesayet devletinin çözümünü derinleştirerek devleti demokratik yeniden yapılandırma yerine “yeni statüko”inşa etme hedefini kendisi için daha realistik bir hedef olarak görmeye başladı. Özellikle Ortadoğu’daki belirsizlikleri de dikkate alarak içeride yeni riskler almak yerine dışarıda yeni bir devlet misyonu yaratmayı öne alan bir stratejiye yöneldi AKP. Komşularla sıfır problem. Bu projenin gerçekleşebilmesi için içeride bir stabilite (statüko) gerekliydi.


Sonuçta bu son seçimlere AKP, merkezinde “tek bayrak, tek millet, tek devlet” söylemi olan muhafazakâr milliyetçi bir söylemi tercih ederek girdi.
 Seçimler henüz sonuçlanmazdan önce “Eğer bu söylemle AKP kendi olağan sınırı olan yüzde 34-35’in üstünde oy alırsa bu ciddi bir otoriterleşmeye dönüş olabilir” diye yazmıştım. Kesin seçim sonuçları henüz belli olmadan önce, AKP’nin yüzde 50’ye tırmanan oy aldığını gördüğümde seçimler üstüne yaptığım yorum yazımın başlığı “AKP artık devlet oldu” şeklindeydi. “Ama,” diyerek bir kapı aralığı bırakmıştım yine de “devlet imkânlarını ne yönde kullanacak”. Fakat seçimlerden sonra her olayda AKP geleneksel devlet refleksi göstermeye başladı. Ardı ardına KCK operasyonları, basına gözdağı ve soruşturmalar, tutuklamalar geldi. (O kapıyı açık tutmakta yine de fayda var kuşkusuz.)

Bu kısa değerlendirmenin ardından son MİT çatışmasına gelirsem: AKP’nin, yarın değişebilir bir unsur değil de devlet oluşu görüldüğünde, iktidarın kadrolaşmasına paralel olarak pastadan pay almak isteyen yeni heveslilerle birlikte, o âna dek beklemede olan bürokrasi devlet içinde bir iktidar hegemonyası savaşına tutuştu.

Bana durum bu gibi gözükmekte. Bu nedenle de bu savaş, çıkarılacak devleti koruma kanunlarıylabastırılsa bile bitmez.


nabi.y@superonline.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums