Emir-komuta cumhuriyeti biterken

  • 14.10.2010 00:00

HSYK içinde dört asil üç yedek üyenin istifası tartışmalara neden oldu, Başbakan bu istifaları “dört dörtlük şov” olarak niteledi ve istifada “geç kaldınız” dedi. Anamuhalefet partisi lideri Kılıçdaroğlu ise Başbakan’ın sözlerini eleştirmekle kalmadı, gelişmeleri “AKP’nin yargı kollarının” oluşumu olarak değerlendirdi. Başbakan’ın sözleri de olaya müdahil oluşu da gereksizdi, kısmi anayasa değişikliğiyle yargıda yapısal değişim sürecinin başladığı noktada artık bu süreç siyasetin malzemesi yapılmamalıydı. Kılıçdaroğlu ise sanki Anayasa değişikliği olmamış gibi konuşuyor. Oysa bu istifalar HSYK’yı yapısal bir değişime uğratan yargı reformunun bir sonucudur. Hem bu reforma bir tepkidir hem de geleceğe hazırlık. İstifa edenlerin daha önce kendilerinin yaptıkları açıklamalardan zihniyetlerini bilmekteyiz. HSYK’nın yapısının şimdiden değişmeye başlamasıyla bu üyeler orada bulunma misyonlarının bittiğini görüyorlar. Halkoylamasının sonuçlarına, yani yüzde 58, yüzde 42’ye odaklanılmış olması Anayasa değişikliklerinin daha şimdiden doğurduğu ve doğuracağı değişiklikleri görmeyi engelliyor. Nasıl ki, referandum sürecine de, getirilen değişiklik paketinin içeriğinden çok, siyasi kutuplaşma damga basmış ise, yine bu hava sürmekte. Bu durum “değişeni” görmemizi engelliyor. Önceden atılmış olan adımlar da içinde ama esas olarak kısmi Anayasa değişikliğiyle birlikte vesayet rejimini ayakta tutan yapı değişiyor. Demokratik olmayan eski yapıyı birarada tutan ve devamını sağlayan temel unsur asker gibi fiili bir güçten önce ideolojiyi yeniden üreten mekanizmalardır. Kemalist-militarist ideolojiyi öteden beri eleştiren bizler devletin ideolojik aygıtları içinde, bürokratik mekanizmaların ideolojiyi “yeniden üretme” rollerini yeterince dikkate almadığımızı düşünüyorum. Referandum kampanyaları boyunca yapılan tartışmalar aslında hayli zengin bir bilgi birikimi yarattı. Daha önceki bir yazımda Demokratik Yargı Derneği Eşbaşkanı Osman Can’ın düşünsel katkısına ilişkin olarak bu konuya değinmiştim. Devletin dayandığı ideolojinin eğitim kurumları başta olmak üzere, resmî tarih ve medya yoluyla yeniden üretildiğini biliyoruz ama bürokratik yapıların, kurumların bu ideolojinin yeniden üretimdeki rollerinin, mesele tarif değil de “değiştirme” olunca son derece önemli olduğunu fark etmediğimizi düşünüyorum. Bunun nedenini ise a) devleti iyi tanımamak, somut kavramamak b) bilinçli veya bilinçaltı olarak düşüncede tepeden değiştirmeci sol şablonlardan büsbütün kurtulamamış olmak ya da başka deyişle somut durumun somut analizini yapmada yetersiz kalmak olarak görüyorum. Basitleştirerek şöyle söyleyebilirim: Vesayet rejimine militarist karakteri veren özellik bu siyasi rejimin emir-komuta rejimi olmasıdır. Askeriyede emir-komuta olmazsa olmazdır ama bu temel işleyiş devletin temel kuruluş mekanizması olarak sivil alanlara da yayılınca ortaya militarist rejim dediğimiz yapı çıkar. Üzerine Kemalizm veya bir başka etiket yapıştırmadan önce militarist devlet ideolojisinin başlıbaşına bir ideoloji olduğunu ve bunun taşıyıcı kurumlarının en başında ise asker ve yargı bürokrasisi geldiğini görmek gerek. Tek tek askerlerin ya da yargıçların düşünceleri, ideolojileri ne olursa olsun bu yapı onları bu emir-komuta zinciri içine alır ve bu aynı hiyerarşiye tabi kılar. Karşı çıkan ise sistemin dışına atılır. Bu yapı kendi içine kapalı bir yapıdır, kooptasyon yani kendi kendini seçme, “devşirme” yoluyla varlığını idame ettirir. Referandum süreci içinde yargının yapılanmasını daha iyi anlar olmuştuk. Bu dediğime en iyi örnek HSYK’nın yapısı ve işleyişiydi. Böylece yargıdaki kendi kendisini seçen mekanizmayı öğrenmiştik artık. Ne var ki, pek çoğumuz bu mekanizmayı yalnızca yargının tarafsızlığını ya da bağımsızlığını ortadan kaldırdığı için demokratik olmadığını söylemekle yetindik. Elbette bu böyleydi ama bu yapının bundan daha vahim bir işlevi vardı. Militarist ideolojiyi yani basitçe söylersem emir-komuta ideolojisini her gün yeniden üreten bir yapı olduğunu görmedik veya yeterince göremedik, yeterince gösteremedik. Başka faktörleri de saymak gerek ama bana, son değişikliklerde en temel ve stratejik değişiklik olarak çok önemli görünen husus, HSYK ve YAŞ kararlarına yargı yolunun açılması ve HSYK ve Anayasa Mahkemesi üyeliklerine seçim yolunun getirilmesidir. Bu iki nokta birbirini tamamlıyor. Böylece ilk kademe adalet mahkemesi yargıçlarının terfi-tayin ve sicilleri üstünde HSYK’nın ve dolaylı olarak da Yargıtay’ın belirleyici rollerinin kalktığını görmeleri onların kendilerini gerçekten bağımsız hissetmelerini getirecektir. Yargıçlar artık Yargıtay’ın hoşuna gidecek kararlar üretmek zorunda olduklarını düşünmeyeceklerdir. Daha yapılacak çok şey olsa da ancak şimdi bağımsız bir yargıdan söz etmeye başlayabiliriz. Asker ve yargı bürokrasisinin, militarist ideolojisinin hegemonyasındaki “emir-komuta cumhuriyetinin” sonuna geldiğimizi rahatlıkla söyleyebiliyorum. nabi.y@superonline.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • tabiat haklıdır
    tabiat haklıdır
    12.10.2011 17:56

    vah Akbacak vah!!! Nerdeydin nereye geldin... Vah vah vah.....

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums