Yalan Müzesi

  • 30.05.2011 00:00

27 Mayıs askeri darbesinin 51. yıldönümünde Genç Siviller’den bir davet almıştım. Darbeye Karşı 70 Milyon Adım Platformu ve Genç Siviller organizasyonuyla Yassıada’ya bir tekneyle gidilecekti maalesef bir başka etkinlik için o gün İstanbul’da olamamam nedeniyle katılamadım.

Genç Siviller şöyle anlatıyor: “2008 yılında Yassıada’ya gidiyoruz dediğimizde hemen hemen herkes Yassıada’nın Çanakkale civarında bir yerde olduğunu sanıyordu. Halbuki Yassıada Kadıköy’den sadece 12 km uzaklıktaydı. Yıllardır iğrenç bir darbe karşısında çaresiz kalışımızın utancını yüzümüze vuruyordu. Yassıada yıllardır bizi beklerken; bir muhtıraya karşı çıkan ilk sivil toplum örgütü olan Genç Siviller‘in adayı keşfetmiş olması ve ilk ayak basması tarihin göz kırpması. Bu yıl Darbeye Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu olarak Yassıada’daydık. İki teknede 500 kişiydik. Mete Tunçay, Süleyman Soylu, Ufuk Uras, Emine Gürsoy, Cahit İleri, Osman Can, Cevat Özkaya, Murat Yılmaz, Ferhat Kentel, Sacit Kayasu, Rasim Cinisli konuşma yaptı. Demokrasinin ayaklar altına alındığı Yassıada, demokrasinin çıtasını yükseltecek etkinliklerin yapıldığı bir yer olsun temennileri tekrar edildi. Grafiti yapan arkadaşlarımız spor salonunun duvarına ‘Yassıada Demokrası Adası olsun’ yazdılar. 2008’den bu güne devam eden mücadelemiz sonuç verecek”

Vermeli de...

Bugün, o tarihte sözde mahkeme salonu olan şimdi yarasaların uçuştuğu bu viranelik bir müzeye dönüştürülmeli, bu ada demokrasi adası olmalı. Nasıl ki, Diyarbakır Cezaevi’nin Kürtlere yapılmış işkence ve kıyımların sergilendiği bir müze olması isteği çok haklı, çok meşru ve çok yerinde bir istekse, bu talep de çok yerinde. 27 Mayıs darbesiyle halkın seçtiği bir hükümeti deviren, yargılayan, 15 kişiye ölüm cezası, 31 kişiye ömür boyu hapis, 418 kişiye ise 6 ayla 20 yıl arasında değişen hapis cezalarının verildiği bu virane salon da bir “yalan müzesi” olmalı.

 

Neden “yalan müzesi?”

Askeri darbeye gerekçe yapılan yalanlar sergilenmeli. Yalnızca 27 Mayıs darbesi için değil sonrası için de ve hatta yalnız darbeler için değil halkı kandırmak için söylenmiş, Dersim kıyımı, Ermeni kıyımı, 6-7 Eylül olayları, Kanlı Pazar, 1 Mayıs kıyımı, Madımak yangını gibi bütün büyük siyasi yalanların sergileneceği bir müze olmalı burası. Yalan propagandaların, provokasyonların, kışkırtmaların ve bunların trajik sonuçlarıyla belgelendiği bir müze.

Öyle ki, bu müzeden çıkınca sorguladığımız şey kendimiz olmalıyız. Çıkışta,”Nasıl oluyor da böylesine aldatılabiliyoruz?” sorusunu sorarken yakalamalıyız kendimizi. Sonuçları demokrasiye malolan, insanların acı çekmesine, kıyımlara, öfke ve nefret duygularının yükselmesine neden olan kandırılmışlığın utancını içimizde duymalıyız. Bu müze öyle olmalı ki, aynada yalancıları değil esas kendimizi göstermeli, kendimizle yüzleştirmeli bizi. Zira bizleri kandıracak olanlar her zaman çıkabilir önemli olan ve asıl tehlikeli ve kötü olan kendimizin kendimizi kandırmasıdır. İnsanın kendisini kandırması vicdan ve adalet duygularının körelmesi sonucunda olur. Vicdan ve adalet duygularımızın gelişmesi ise ancak yanılgılarımızı görerek kandırılabilir olduğumuzu kavramakla mümkün.

Kitlesel ve uzun süreli aldatılmışlığın tarihimizde kuşkusuz pek çok örneği var ama bizim kuşaklar için en yakın ve keskin örnek 27 Mayıs darbesi ve onu izleyen Yassıada yalan mahkemesidir. Daha yakın zamanlara kadar, çok değil on beş yıl öncesine kadar, çoğunlukça 27 Mayıs bir darbe değil de “vatan kurtaran bir devrim”; yargılanan, mahkûm edilen, idam edilenler ise “vatan haini” olarak görülüyordu. Yakın zamanlara kadar 27 Mayıs her yıl kutlanan bir bayramdı. Bugün ulusalcı görüşte pek çok insan bu aldatılmışlığın peçesini hala yırtabilmiş değil. Aynı peçeli bakışla 28 Şubat, Ergenekon gerçeğini de göremiyorlar.

Kendi açımdan sarsıcı olan, gençlik yıllarımdan başlayarak uzun yıllar benim de 27 Mayıs konusunda kandırılmış kitleler içinde olduğumu görmek olmuştu ve buradan çıkarak 28 Şubat sürecinde hiç de desteklemediğim bir sivil hükümeti askeri vesayete karşı savunmada birçokları gibi benim de elim hiç titremedi, devamında Ergenekon davalarını desteklemede de hiç ikirciklenme duymadım. Ama davaların uzamasını, uzun tutukluluk hallerini eleştiriyorum, bu nedenle masum olduğu halde ceza çekenlerin olabileceğini de unutmuyorum.

Aklımız ve vicdanımızla hakikat ve adaletin yanında olabilmek için bir yalan müzesine şiddetle ihtiyacımız var!

nabi.y@superonline.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums