Siyaset merkeze çekiliyor Yazdır

  • 30.04.2011 00:00

arip bir durum. Hem iktidar partisi AKP hem ana muhalefet partisi CHP ve merkez medya Türkiye sanki Batıdan ibaretmiş gibi yapıyor. Kürtlerin diyarı sanki yokmuş gibi. Tam da seçim arifesinde Tunceli’den çatışma ve ölüm haberleri geliyor ama kimsenin aldırdığı yok. Ateşkes ilân edilmiş olduğu halde neden PKK üzerinde operasyon yapıldığını, buna kimin karar verdiğini sormuyorlar. Sanki birileri 15 hazirana kadar süreceği PKK tarafından ilân edilmiş olan ateşkesin seçim öncesinde kaldırılmasını, yeniden sıcak savaş koşullarına dönülmesini istiyor. YSK’nın bomba etkisi yapan veto kararıyla eşzamanda yeni KCK operasyonu yapıldı, şimdi de askerî operasyonla PKK üstüne gidiliyor. Süren KCK davası ise kilitlendi, avukatlar davadan çekilme noktasına geldi.

Çok açık; giderek artan baskılarla Kürtler çembere alınıp kışkırtılmak isteniyor. Orada neler oluyor diyen yok ama hem AKP, hem CHP bu koşullarda Kürtlerden oy istiyor! Bölgede demokratik olmayan koşullarda yapılan seçimlerden demokrasi nasıl çıkar? Çıkmaz. Kürt sorunu ve çözümü artık iyi biliyoruz ki, sivil siyasetin değil Milli Güvenlik Kurulu’nun inisiyatifi altında. O zaman düşünüyorsunuz...

Tam da seçim öncesinde Kürtler şiddete kışkırtılırken sivil siyasetin suskunluğu devletin seçim sonrası Kürt sorununun çözümünde izleyeceği yolun işaretlerini vermekte. Kanımca tıpkı Kıbrıs meselesinde olduğu gibi, sorun düşük yoğunluklu çatışmalara hapsedilip, çembere alınıp zamana bırakılarak “çözümsüzlük çözümdür” siyaseti izlenecek.


“Çözümsüzlük çözümdür” siyaseti vesayetçi devletin merkez siyasetidir. Geçen yazımda sözünü ettiğim hegemonya krizi siyasetin merkeze çekilmesiyle çözülmek isteniyor. Böylece radikal demokratik çözümler siyasetin dışına itilecek.

AKP’nin pozisyonuna önceki yazımda değinmiştim, çeperden (periferiden) gelen AKP merkeze kaymayı, merkez partisi olmayı zaten başarı olarak görüyor. Başbakan Erdoğan “Merkez partisi olduk” sözünü birkaç kez telaffuz da etmişti.

 


Gelelim CHP’ye


Siyaseti çeperden merkeze çekme planının baş mimarı devletçi Süleyman Demirel’dir. Demirel’in siyaseti çeperden (periferi) merkeze çekme çabalarının yeni olmadığını biliyoruz. Merkez sağda ayrı bir parti kurma girişimleri başarısızlıkla sonuçlanan Demirel kanımca koçbaşı Haberal ile şimdi CHP üzerinden B planını uyguluyor.

2007’nin öncesi ve sonrasında köklü demokratik dönüşümler ekseninde oluşan hegemoni yani cazibe, öte yanda Baykal liderliğindeki CHP ekseninde karşı cazibeyi oluşturmuştu. Baykal, siyasetinde temel stratejiyi “rejim sorunu var” fikri etrafında inşa etti ve kabul edelim ki liderlik karizmasıyla bunu siyaset alanında büyük bir başarıyla uyguladı.

Siyasi alandaki bu başarı, sosyal alanda Atatürkçü Düşünce Derneği türünden, “sivil toplum örgütü” ilân edilen örgütlerin örgütlü çabaların üstünde yükseldi. Yani bir ucu askere, merkez medyaya dayanan bana göre hayli başarılı bir hegemonya inşası böylece gerçekleşmiş oldu. Türkiye’nin kıyı şeridi Kemalist laikçi-ulusalcı çizgide konsolide edildi.

Fakat bu konsolidasyon Kemalist hegemonyanın siyaseten sonuç almasına yetmiyordu. Yetmeyeceği açıktı. Ergenekon örgütlenmesi nedenli başarılı bir örgütlenme olmuş olsa da sonuç alabilmesi üç ihtimalin gerçekleşmesine bağlıydı; a) Darbe, b) AKP’nin kapatılması, c) AKP’nin içten bölünüp parçalanması. Ergenekon davaları birinci ihtimali ortadan kaldırdı ya da çok zayıflattı diyelim. Diğer iki yol da denendi, bunu biliyoruz.


Vesayetçi devletin dayandığı asli kurumlar, TSK, Anayasa Mahkemesi ve Yüksek Yargı da açık biçimde taraf tutarak bu hegemonya savaşının içine sürülmüştü, yani devlet bütün kurum ve kurallarıyla topyekûn olarak mevzi savaşın içindeydi. Kısmi anayasa değişikliği işte bu can evine vurup vesayetçi hegemonyanın ana güçlerini etkisiz hale getirdi. Halk oylamasından çıkan yüzde 58 “Evet” tüm hesapların artık yeniden yapılması gerektiğini bu cenaha gösterdi.


Devletin “âkil adamları” artık şunu gördüler:

Rejim sorunu etrafında giden bu mevzi savaşı, aslında mevzi kalmıyor korumak istedikleri rejimi en başta TSK ve Yüksek Yargı olmak üzere topyekûn yıpratıyor. Daha önemlisi Kürt sorunu ve yeni anayasa meselesinde çok açık görüldüğü gibi çözüm talepleri giderek daha radikalleşiyor. Bu gidişe “dur” demek gerekiyor.

Önce kaset olayıyla Baykal’a “dur” dendi ve Kılıçdaroğlu operasyonu yapıldı. Bu “yenilenmenin” CHP’nin iç dinamizmiyle gerçekleşmediğini herkes biliyor. CHP içinde yenilikçiler elbette var ama onların varlığı CHP’yi Kemalist radikalizmden (Jakobenizm) alıp ancak merkeze yani eski yerine taşımaya kadar yeter, daha ötesine değil.

Hegemonya savaşı açısından asıl üzerinde durulması gereken güç Kürt özgürlük hareketidir.


nabi.y@superonline.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums