Hoş geldin TAKRİR-İ SÜKÛN…

  • 10.06.2016 00:00

Türkiye’de kutuplaşan toplumsal gerginliğe dışarıda yapayalnız kalmış olmakta eşlik ediyor.

 

Bu zor siyasi ve toplumsal denklemden çıkmak için bırakın bir umudun yeşermesini, genel tablo her geçen gün daha da kötü görüntüler vermeye devam ediyor.

 

Terör olaylarının çok yönlü boyut kazanması ve giderek hızını arttırmış olması karamsarlığın daha da artmasına neden oluyor.

 

Ayrıca AKP, CHP ve MHP ile ordunun “tek devlet, tek millet ve tek adam” siyaseti etrafında ittifak sağlayarak tüm güçlerinin konsolide etmiş olması bugünkü durumun daha da kötüleşeceğinin işaretlerini veriyor.

 

Dokunulmazlıkların kaldırılması ve Almanya parlamentosunun Ermeni soykırımı kararına karşı ortak bir siyasi tavır alınmış olması bu “milli ve yerli ittifak” yapılanmasının ortak icraatları olduğu biliniyor.

 

Buradan büyük resme baktığımızda başımıza daha nelerin geleceği konusunda oldukça karamsar olmamak elde değil.

 

Önce Kürt sorununun müzakere siyasetinden çıkarılarak eskiden olduğu gibi bir güvenlik meselesi boyutuna indirgenmiş olmasının acı sonuçlarını yaşıyoruz. Geçtiğimiz Haziran ayından beri sayısı binlere varan yurttaşlarımızın hayatına mal olan bu vahşet tablosu ne yazık ki artarak devam ediyor.

 

Sur, Cizre, Nusaybin gibi yerleşim merkezlerinin devlet tarafından adeta savaş meydanına çevrilmiş olmasının bölge insanı ve toplumsal yaşamda ağır travmalar meydana getirmiş olduğu ortadadır.

 

Devlet olarak terörle mücadele etmenin boyutları, toplumsal yaşam alanlarının ortadan kaldırılması ve zorunlu göçün kaçınılmaz olması noktasına varmamalıdır.

 

Terörle mücadele etmenin bir devletin ne kadar hakkı ise yurttaşlarının haklarını ve onların yaşam alanlarını korumakta onun ayrı bir hukuki sorumluluğunu gerektirir.

 

Hal böyle olmadığı gibi giderek bu tablo daha da kötüleşmektedir.

 

Başbakan Binali Yıldırım tarihte “terörün kökünü kazıyacağız” diyen yirmi ayrı hükümetin başbakanı oldu.

 

Yirmi ayrı hükümet siyasi özgürlükler ve sosyo-ekonomik bir sorun olan Kürt sorununu güvenlik ve askeri önlemlerle çözüleceğini sandılar.

 

Ama olmadı.

 

Şimdi dön dolaş dolap beygiri misali yine aynı noktaya geldik.

 

Yeniden bir sıkıyönetim ve OHAL durumu ile karşı karşıya geldik.

 

Hatta Takrir-i sükûn…

 

Bir tarafta tek adam diktası ve diğer tarafta yeni Takrir-i sükun uygulamaları ve yetmez bölgeden ve dünyadan tecrit olmuş bir ülke durumundayız.

 

Yeni Takrir-i sükûn diyorum çünkü Hükümetin meclise sevk ettiği yeni kanun bir yanıyla güçlendirilmiş EMASYA protokolüne diğer yandan ise OHAL yasalarına benziyor.

 

Yasa tasarısının en çarpıcı yanı askeri yetkililerin alacağı kararlar ve yapacağı operasyonlarda ortaya çıkabilecek hukuki ve insani sorunlar için yürütmeden izin alınması ve bu tür davalara askeri yargının bakacak olmasıdır. Ve olası tazminatların devlet tarafından ödenmesidir.

 

Diğer yandan her ne kadar bakanlar kurulu askere izin verecekse de izin sonrası tüm yetkiler askere devredilerek adeta bir “askeri yönetim” uygulaması ile karşı karşıya kalınacaktır.

 

Askeri komutanın vereceği emirle ev ve işyerlerine hiç yargı izni olmadan girilebilecek ve öldürme dâhil arama ve diğer çalışmalar yapılabilecektir.

 

Şimdi bu kanunu AKP hükümeti getiriyor.

 

Kanımca CHP ve MHP’de “milli ve yerli ittifak” anlayışı içinde buna destek verecekler.

 

Oysaki “askeri vesayeti, OHAL’i ve EMASYA protokolünü biz kaldırdık” diyen AKP değimliydi?

 

Bu demokratikleşme süreci içinde ki AKP’den bugünkü otoriter, anti-demokratik AKP’ye gelişin hikâyesini daha açık özetliyor.

 

Şimdi büyük resme bir daha bakalım.

 

Dokunulmazlıklar kaldırıldı. HSYK kararnamesiyle yargıya ayar verildi. Başta HDP’li vekiller olmak üzere meclisten muhalefetin tasfiyesine başlanıyor. Hiç bir mahkeme kararı olmaksızın devlet kurumlarının ve yürütmenin keyfi tasarrufları ile cemaate karşı yapılan haksızlıklar devam ediyor. Diğer yandan başkanlık sistemli anayasa için hazırlıklar son aşamasına geldiği görülüyor.

 

Son olarak Almanya ile de köprüler atılarak Sudan dışında yapayalnızlık durumu feci şekil aldı. Yeni Takrir-i Sükun kanunu meclise geliyor.

 

Ve Asker sistem içinde kaybettiği eski rolüne güçlenerek geri dönmüş durumda.

 

Terör eylemleri hız kesmeden binlerce canı almaya devam ediyor.

 

Toplumsal kutuplaşma ve gerilim bu tablo ile giderek daha sertleşiyor.

 

Ve en sonunda bu gündemin peşinden sürüklenen istikrarsız bir ekonomi var.

 

Bu Türkiye’yi alın başınıza çalın beyler…

 

KAYNAK: HABERDAR / MUSTAFA PAÇAL

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums