- 11.02.2016 00:00
Türkiye Avrupa ilişkilerinde olduğu gibi bilişim ve internet çağının da önemli bir insani ve hukuki sorunu olan “kişisel verilerin korunması, elde edilmesi ve kullanılması” sorunu bir yasa tasarısı ile birlikte yeniden gündem getirildi.
Hükümetin 2016 yılı eylem planı içinde yer alan yasa tasarı halen adalet komisyonunda görüşülüyor. Tahminimiz o ki yakın bir zaman içinde Meclis genel kurulunda görüşülmeye başlanacak.
Kişisel verilerin korunması için gerek uluslararası hukuktaki gelişmeler ve gerekse de Türkiye’nin bu alanda atmış olduğu adımlar ya mevzuat açısından ya da uygulama açısından tartışmalara açık bir durumda bulunuyor.
Kişisel veriler ilk defa 1948 yılında BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde ve 4 Kasım 1950 tarihinde imzalanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde güvence altına alındı.
Bilgi teknolojilerindeki değişikliklerle birlikte ortaya çıkan ihtiyacı karşılamak için Avrupa Konseyi’nin Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunmasına ilişkin 108 sayılı Sözleşme’yi oluşturması bu alanda bağlayıcı ilk düzenleme oldu. Türkiye bu sözleşmeyi 1988 yılında imzalayan bir ülke olmasına rağmen imzası olup da sözleşmeyi uygulamayan tek ülke olmuştur.
Türkiye her ne kadar bu sözleşmeyi uygulamayan ülke olmuşsa da 2010 yılında yapılan halkoylaması sonucu “kişisel verilerin korunması”, temel bir insan hakkı olarak Anayasa’da güvence altına alınmış ve detaylarının bir kanunla düzenlenmesi öngörülmüştür.
Anayasa Madde 20: “(Ek fıkra: 12/9/2010-5982/2 md.) Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.”
İşte hem bu anayasa değişikliği ve hem de AB müktesebatına uyum sağlamak için hükümet bu dönem ilk kez bir yasa ile sorunu ele alıyor.
Kişisel verilerin korunması ve paylaşılması, yasa tasarsında başlıklar olarak şöyle düzenleniyor.
Kişisel Verilerin Kullanımında Avantaj-Risk Dengesi Kurmak: Özel sektör ve kamu sektörü, bilişim sistemleri üzerinden otomatik yollarla kişisel verileri kullanıyor. Bu durum, bireyler ile mal ve hizmet sunanlara kolaylık sağlarken; bilgilerin istismar edilme riskini de beraberinde getiriyor. (Tasarı ile, bu iki durum arasında makul bir denge oluşturmak isteniyor.)
Kanuni Boşluk: 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 135 ve devamı maddelerine göre, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak elde edilmesi, kaydedilmesi veya ifşa edilmesi fiilleri suç olarak düzenlenmiş ve yaptırıma bağlanmış durumda fakat bu verilerin işlenmesine yönelik özel bir kanun bulunmuyor. (Tasarı ile, hangi fillerin ne zaman hukuka aykırı, ne zaman uygun olduğunun belirlenmesi hedefleniyor.)
Kurumsal Boşluk (Denetim Eksikliği): Kişisel verilerin işlenmesi sürecini kontrol edecek ve denetleyecek bir kurum bulunmadığı için, veriler birçok kişi veya kurum tarafından kullanılabiliyor. Bu da, bazı hak ihlallerinin yaşanmasına sebep oluyor. (Tasarı ile bu denetim işlevini üstlenecek bir kurum oluşturulmak isteniyor.)
Yasal Zorunluklar: 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan halkoylaması sonucu 5982 sayılı Kanun kabul edildi ve Anayasanın 20. maddesinde düzenleme yapıldı. Buna göre, kişisel verilerin korunması temel bir insan hakkı olarak güvence altına alındı ve detayların kanunla düzenlenmesi öngörüldü. (Tasarı ile, kişisel verilen yetkisiz kişiler tarafından elde edilmesi, kullanılması ve ifşa edilmesinin önüne geçilerek; Anayasa’da ve Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmelerde koruma altına alınan temel hakların ihlal edilmesi engellenmek isteniyor.)
Avrupa Birliği Kriterleri: AB tam üyelik sürecindeki, müzakere fasıllarından dördü, doğrudan verilerle ilgili. (Tasarı ile, bu fasıllarla ilgili süreci ilerletmek hedefleniyor.)
Düşüncem yasanın insani ve hukuki açıdan mahremiyet ve güvenlik dengesini gözeten bir içerikte olması yönündedir.
Bu arada bu yasa tasarısı ve toplumun geniş kesimlerini ilgilendiren diğer başkaca yasa tasarılarını da kamuoyu gündemine getirmek ve yasa tasarılarının hayatımızı nasıl ve ne yönde etkileyeceği konularında uzman görüşlerini yurttaşlara aktararak toplumsal alanda bilinçlenmeye katkı sağlamak için oluşturulmuş ve benim de danışma kurulu üyesi olduğum mecliste.org web sitesinden (ki site yayına başlamış bulunuyor) oldukça fazla faydalandım.
mecliste.org siyaset, Meclis ve STK’lara bu alanda oldukça katkı sunacağa benziyor. Emeği geçen herkese teşekkür ederim.
mustafapacal34@gmail.com
Yorum Yap