- 21.01.2016 00:00
Her gün şiddet, her gün ölüm.
Her gün umutsuzluk, her gün gerilim.
Her gün hukuksuzluk, her gün haksızlık.
Gerçekten yazıklar olsun.
Koca bir ülkeyi yaşanmaz duruma getirmek için elinizden geleni yaptınız.
Biliyorum daha yapacaklarınız bitmedi.
Daha fazlasını yapacak kadar gözünüzün döndüğünü de biliyorum.
Elinizden geleni ardınıza koymayın.
Bu memlekete yapacağınız ne kadar uğursuzluk ve ne kadar kötülük varsa sonuna kadar yapın.
İnsanları öldürün, evlerini başlarına yıkın, çocukları acımadan öldürün, sokaklarda öldürülen insanları kokuncaya kadar cenazelerini kaldırmayın, her türden insani olmayan uygulama, baskı ve şiddeti esirgemeyin, hukukta karşılığı olmayan sokağa çıkma yasaklarını kaldırmayın.
Barış ve çözüm isteklerine gözlerinizi kapatın.
Şehit cenazelerinde timsah gözyaşlarınızı dökerken içinizden “terör üzerinden nasıl seçim kazandık” diye Ankara katliamından sonra basın toplantısında sırıtan bakanınız gibi pis pis sırıtın.
Cizre’de, Silopi’de, Nusaybin’de çoluk çocuk, yaşlı demeden öldürülen insanların hepsini terörist kabul ederek övünen devlet olmayı sürdürün.
Sürdürün ki Kürtleri Türklere, Türkleri Kürtlere daha fazla düşman edin, toplumu daha fazla kutuplaştırın, nefreti bir toplumsal davranış hâline daha fazla getirin, ülkede her gün sokak çatışmalarının olasılığını güçlendirin.
Güçlendirin ki bu topraklarda bin yıldır birlikte yaşayan toplumlar ve kültürler arasındaki bağları iyice koparın.
Diyanet fetvalarıyla toplumu dinden imandan çıkarmaya devam edin. Ceza yasalarının suç saydığı fiillerin “İslam ahlakı” içinde günah bile olmayacağının hakkında daha fazla fetva verin.
“Alevilik kırmızıçizgimizdir” diyerek cemevlerini de kapatın. Aleviliği bir “şeytan dini” ilan ederek Sünnilerin şiddetine daha fazla açık hâle getirin.
“Alevilerle evlenmek caiz değildir” diyerek Alevi/ Sünni evlilik yapmış aileleri birbirine düşürerek yuvalarını dağıtın sonra da “Evlenmek isteyen beni arasın” diyerek onlara yardımcı olun.
Türk ve Sünni olmayanlar için memleketi cehenneme çevirin, çevirin ki memleketi “ya sev ya terk et”mek zorunda kalsınlar.
Düşünce ve ifade özgürlüğü de neymiş diyerek muhalefet eden herkesi ve her şeyi düşman ilan edin.
Gazeteciymiş, bilim insanıymış boş verin yazdıklarına, attıkları imzalara, uydurun bir kılıf, haklarında soruşturma ve dava açarak tıkın içeri bu aymazları.
Neymiş efendim akademisyenmiş; “alçak ve zalim” diyerek susturun bu densizleri. Bir yandan her ağzınız açıldığında “Türkiye bir hukuk devletidir” teranesini söyleyip durun ama diğer yandan buna rahmet okutacak adımları atmaktan geri durmayın. Yok efendim hukukmuş, yok efendim AİHS’miş ya da AİHM kararlarıymış, yok efendim dünya ne dermiş, dinlemeyin, yaka paça atın içeri bu vatan hainlerini.
“Benim başkan olmayacağım bir anayasa olmazsa yeni anayasa istiyoruz” diye her seferinde işin siyasetini daha fazla yapın, bu size hem yeni demokratik bir anayasa istiyor diye demokrat bir hava verir ve hem de mevcut fiili başkanlık durumunu sürdürmenizi kolaylaştırır, akıllı olun yani.
Niye mi, ortada ne sizden başka kuvvet var ve ne de kuvvetler ayrılığı var da ondan…
AB ile müzakereden çekilin; ne o öyle hem AB siyasi ve hukuki kriterleriyle alakası kalmayan bir ülke olacaksın ve hem de bir demokrasi ve medeniyet projesi olan AB ile tam üyelik müzakerelarini sürdürmeye çalışacaksın.
Bence bu ikiyüzlü komediye bir son vererek süreçten çekilin.
Evet efendiler…
Yaptıklarınızı yapmaya devam, yapamadıklarınızı da yapmak için azami gayret içinde olun.
Bu “kutlu” gazanızda yolunuz açık, kılıcınız keskin olsun.
Ama bilin ki bu ülkeyi cehennemin eşiğine getirdiniz.
Oysaki yasakları, yoksulluğu ve yolsuzlukları kaldırmaya söz vererek iktidar olmuştunuz.
Ama bugün hepsi yerli yerinde duruyor.
Son söz, yaptıklarınızın tersini yapın, yapmayı düşündüklerinizden de vazgeçin ve yeter insafa gelin.
mustafapacal34@gmail.com
Yorum Yap