HDP Şırnak Milletvekili Leyla Birlik’in kayınbiraderi olan Hacı Lokman Birlik’in cesedinin polis aracına bağlanarak sürüklendiği o meşum görüntü medyaya düşünce oldukça irkildim.
Hem korkutucu ve hem de insanlık dışı olan bu görüntü ile devlet, topluma ve özellikle Kürtlere canice bir mesaj veriyordu.
Bu görüntüye kimse “münferit” bir olay gözüyle bakamaz.
Bu vahşi görüntüyü ortaya çıkaranlar hakkında “soruşturma açıldı” diye de kimse durumu geçiştiremez.
Bu görüntü, bütün bir toplumun birbirine düşmanlığını artırmak ve toplumsal çatışmalara zemin hazırlamak için bilinçli hazırlanmış ve medyaya servis edilmiş provokatif bir görüntüdür.
Dikkat edilirse Selahattin Demirtaş’ın kamuoyu ile paylaştığı bu görüntü için önce photoshop olduğu iddia edilerek üzeri kapatılmak istense de daha sonra durumun gerçek olduğu ortaya çıkmıştır.
Şimdi bu görüntüyü ortaya provokatif şekilde çıkaranlar için “ilgililer hakkında soruşturma açtık” denerek konunun üstü kapatılmak istenecektir.
Hürriyet Gazetesi’ne ve Ahmet Hakan’a göstere, göstere yapılan saldırıların faillerinin yaptıkları yanlarına kâr kaldıysa bu vahşiliği yapanların yanında bu yapılanın bırakılmamasını umuyorum.
Aslında başka bir boyuttan bakıldığında bu görüntü ile devletin ve hükümetin de insanlık açısından itibarı bir kez daha yerlerde sürükleniyor diye düşünüyorum.
Burada açık olan bir şey var, savaşın da bir hukuku var.
Terör örgütleri bu savaş hukukuna karşı sorumsuzluk gösterebilir ama devletler ve onların silahlı unsurları bu sorumsuzluğu gösteremezler.
Üstelik bu savaş devletin kendi sınırları içinde ve kendi vatandaşlarıyla yapmış olduğu bir savaşsa, bu sorumluluğuna daha fazla özen göstermesi gerekir.
Gelin görün ki bizde durum tam tersi şekilde görünüyor.
PKK öldürülen hiçbir güvenlik görevlisi için böylesi insanlık dışı görüntüyü kamuoyu ile paylaşmadı.
Daha önce de, öldürülen PKK’lı bir kadını soyarak, çıplak vücudunun fotoğrafını medyada paylaşmışlardı.
Bunlar tesadüf olacak şeyler değil aksine ülkenin içinde bulunduğu gergin siyasi durumla oldukça ilgili gelişmeler olarak düşünülmeli.
Bu insanlık dışı vahşi görüntüleri kamuoyuyla paylaşmak isteyen zihniyet açıkça bir seçim propagandası yapmak istiyor.
Bu zihniyet bu tür insafsız görüntülere, “milli, yerli” bir siyasi söylemi de ekleyerek milliyetçilik damarının kabartılmasını ve yapılacak seçimlerde daha önce kaybettiği milliyetçi oyları geri almak istiyor.
Yetmez, içinde şehit cenazelerinin olduğu tabutları adeta bir kürsü gibi kullanarak cenazeye katılanlara seçim nutukları atan bu zihniyetin, bu tür görüntüleri de seçim materyali olarak kullanmak istemesinde bir beis görmeyeceğini zannediyorum.
Kan ve vahşeti, savaş ve şiddeti iktidarda kalmak, yolsuzluk ve hırsızlığın üstünü örtmek için kullananların ne insanlık ne de ahlak umurlarında; her türlü şiddeti ve hukuksuzluğu yaparak seçimleri nasıl kazanırım hesabını gözleri dönmüş bir şekilde yapmaya çalışıyorlar.
Ancak bilinmesi gereken hayati nokta şurasıdır ki, ta başında beri bu topraklarda yaşayan her farklı etnik, kültürel kimliğin ve her farklı din ve mezhep sahibi olan insanların devleti olamamış olan “Türk ve Sünni devleti”, bu görüntülerle hem kendine yakışanı yapıyor ve hem de “tek millet, tek devlet” gibi mavallar bunu kanıtlayan sloganları oluyor.
Ezcümle, toplum, Şırnak’ta gece yarısı sokaklarda ibretiâlem için polis aracına bağlı sürüklenen bu insanı ve bu görüntüyü yaratanların hainliğini unutmayacaktır.
Ve hesabını 1 Kasım’da sandıkta soracaktır.
mustafapacal34@gmail.com
Yorum Yap