- 13.08.2015 00:00
Ülkelerin siyasi tarihlerinde unutulması güç olan seçimler vardır.
7 Haziran seçimleri de daha şimdiden bu seçimlerden birisi oldu. Erdoğan ve onun AKP’si için bu seçimlerin sonuçları belli olduğunda tarihlerinde ilk defa tek başına iktidar olamayacakları ortaya çıktı. Oysaki Erdoğan seçim öncesi anayasal ölçüleri yok sayan seçim konuşmalarında “400 milletvekili verin bu iş bitsin” diye meydanlarda nutuk atıyordu. Gerçi daha sonra bu sayıda “tenzilat” yaparak önce 330’a ve daha sonra baktı olmuyor 276 milletvekili sayısına kadar çıtayı düşürmüş olsa da seçmen Erdoğan’a bunu da vermedi.
Bu durum kabul edilecek cinsten bir durum değildi Erdoğan için ve bu seçim sonuçları onun için kabul edilemezdi.
Özellikle HDP’nin seçim barajına takılması hesabına dayalı yapılan beklentilerin boşa çıkmış olması Erdoğan için ayrı bir “siyasi travma” olmuştu.
Nasıl olmasın ki; hiçbir masraftan kaçınmayarak yapılmış bir başkanlık sarayı, yeni uçak ve arabalar hazırlanmış, geriye sadece başkanlık sistemine anayasal zemin kazandırmak kalmıştı.
Olmadı; seçmen evde yapılan bu hesabı çarşıda bozmuştu.
Her ağzını açtığında “sandık ne derse o” diyen Erdoğan bu sefer sandıktan çıkan sonuçları kendi hesabına hiç beğenmemişti.
Erdoğan “peki bu durumdan sonra ne yapılırsa bu seçim sonuçları ters yüz edilir” diye düşünmeye başladı.
HDP hesapta olmayan bir şekilde seçim barajını aşmış, sadece aşmakla kalmamış yılların “Türkçü” partisi MHP kadar milletvekili çıkarmıştı.
Yetmez; HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ise seçim kampanyalarının adeta yıldızı olarak siyasette yıllar sonra ciddi bir rakip olarak karşısına çıkmıştı.
İşte Suruç katliamı ile fişeklenen bugünkü terör ve savaş ortamı, tamamen mevcut siyasi tablonun yeniden Erdoğan’ın arzu ettiği şekle dönmesi için tezgâhlanmış bir durum olarak ortaya çıkarılmış gözüküyor.
Yani Erdoğan’ın iktidar hesapları bugün ortaya çıkarılan bu “cinnet hâlinin” doğal olarak nedenlerinin başında yer alıyor.
Erdoğan bu siyasi kumarı oynarken Suriye ve IŞİD politikalarının günahlarından arınmak için de “şeytan” Batı’yla işbirliği yapmaya taktik olarak da ihtiyaç duyuyor.
Yani “ben IŞİD’i vurmak için seninle işbirliği yapıyorsam sen de benim Kandili vurmama itiraz etme” demeye getiriyor.
ABD ve AB bu taktik siyasetin farkında olarak IŞİD için olumlu açıklamalar yaparken yeniden çözüm sürecine geri dönülmesini istiyorlar.
Diğer yandan bugün veya yarın AKP- CHP arasında koalisyon hükümeti kurulması veya kurulmaması için saatler kaldı. Genel beklenti olumsuz gözükse de tersi de olabilir. Derken Kılıçdaroğlu’nun yapmış olduğu umutsuz açıklama geldi.
Kılıçdaroğlu “Olası bir koalisyon hükümetini Saray engeller” dedi.
Bugün veya yarın işin rengi belli olur.
Tahminen Erdoğan yapılan anket sonuçlarına göre AKP’nin oylarının tek başına hükümet kurmaya yeteceğini görmüşse erken seçimi, yok eğer değilse son anda MHP ile koalisyonu CHP’ye tercih edebilir.
Memleketin hâline bakın; bir yanda siyasetçilerin iktidar oyunları için terör ve savaşta her gün onlarca insanımız ölüyor, diğer yanda ekonomik ve toplumsal sorunlar almış başını gidiyor.
Burada avazım çıktığı kadar bağırıyorum.
Yeniden yapılacak bir seçim bu tabloyu siyasi olarak pek değiştirmez ama yeni bir seçim bugünkü şiddet tablosunu daha hazin duruma getirir.
Silahları susturun, ölümleri durdurun.
Çatışmasızlık ortamını yeniden sağlayın.
Çözüm sürecine geri dönün, barış masasına yeniden oturun.
AKP- CHP koalisyon hükümeti bir an önce kurulsun. İlk icraat olarak çözüm sürecine işlerlik kazandırılsın.
Nefret dilinden ve davranışlarından vazgeçin.
Öldürmeyin…
mustafapacal34@gmail.com
Yorum Yap