- 5.02.2015 00:00
AKP hükümetlerinin icraatları için gelecekte çok şey yazılıp çizilecek ama herhalde bu grev kırıcılığı yanı daha çok yazılıp çizilecek.
AKP hükümetleri bugüne kadar son on iki yılda tam sekiz ayrı grev için erteleme kararları vererek grev kırıcılığı alanında adeta bir rekora imza atmış bulunuyor.
Son olarak Birleşik Metal-İş Sendikası’nın MESS üyesi 22 işletmede, toplam on beş bin işçi adına sürdürdüğü grup toplu iş sözleşmesinde taraflar arasında çıkan uyuşmazlık çözülememiş ve sonunda işçi sendikası grev kararı alarak uygulamaya başlamıştı.
Buraya kadar her şey yasal çerçeve içinde sürdürülmüş, sorun bundan sonra başlamıştır.
Hükümet yasal ve haklı olan bir grevi işçi aleyhine müdahalede bulunarak “milli güvenlik” nedeniyle erteledi.
Burada “grev ertelemek” kavram olarak sanki sonradan yapılabilir diye anlaşılsa da durum öyle düşündüğünüz gibi değil.
Ertelenen grev gerçekte grevi yasaklamak demek oluyor.
Nasılı şöyle; yasa gereği hükümet grev erteleme kararı verdikten sonra grevdeki işçiler zorunlu olarak işbaşı yapmak zorunda kalıyorlar. Aksi takdirde işçilerin grevi sürdürmeleri demek “yasadışı grev” anlamına geldiğinden özellikle taraf olan işçi sendikasının kapatılmasına kadar varan cezai yaptırımlar bulunmaktadır.
Bu nedenle ertelenen grevler için özel hakem veya arabulucu devreye giriyor. Yine de bir anlaşma olmazsa bu sefer yasada belirtilen yüksek hakem kurulu taraflardan birinin talebiyle devreye girerek uyuşmazlığa neden olan sözleşmeyi sadece kendi takdiri ile bitiriyor. Bu karar sözleşme için kesin karar oluyor.
Yani grev ertelemek demek sonradan yapılacak grev gibi aldatıcı bir ifade; grev erteleme demek tam anlamıyla yasal bir grevi bir daha yapılamaz duruma getiren yasaklama demektir.
Hükümetin MESS grevlerini erteleme nedeni ise tam bir ironi, neymiş efendim grevler “milli güvenlik” için tehdit oluşturuyormuş:
“Öyle ya memleket savaşa girmiş bu işyerleri de cepheye silah ve mühimmat üretiyor olduğundan milli güvenlik ve hatta devletin ve milletin bekası için bu grevlerin kararını almak ve sürdürmek caiz değil ve hatta vatana hıyanet anlamına gelir.”
Bakalım “milli güvenlik” dedikleri aslında kimin çıkarlarını sağlamanın güvenliği…
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, yaptığı basın toplantısında MESS grevlerini yorumladı.
“(…)Metal-İş kolunda üçüncü bir sendikamızın 38 iş yerinde başlattığı grev de ihracatı olumsuz etkiledi.
Bu şirketlerde üretimin durması otomotiv, enerji, boru ve beyaz eşyada üretim yapan ve senelik 20 milyar dolar ihracat hacmine sahip 26 büyük şirketin üretiminin durmasına yol açacaktır..”
Büyükekşi, konuşmasının son bölümünü ise metal grevine yasak getiren AKP’ye teşekkür etti ve şöyle konuştu:
“Hükümetimiz bu etkileri ve taleplerimizi dikkate alarak Bakanlar Kurulu Kararı ile bu grevi erteledi, Hükümetimize bu karardan ötürü teşekkür ediyoruz ve bu kararı destekliyoruz.(…) Tüm sendikaların ve üye çalışanların bir an önce işlerinin başına dönmeleri çağrımızı yineliyoruz.”
Bu açıklama grevleri yasaklamak için gerekçe gösterilen “milli güvenlik” kavramının ne anlama geldiğini açıklamaya yetiyor.
Hükümetin MESS grevlerini yasaklamakla patronlara kıyak, işçilere yasak siyaseti daha iyi anlaşılıyor.
Son olarak, grev, işvereni ve hükümeti ticari ve siyasi olarak zor duruma düşürerek işçilerin haklı taleplerini elde etmenin bir aracı, siz bunu anti-demokratik yasalar ve kararlarla engellerseniz.
Size dünyanın her yerinde emek ve sendika düşmanı derler.
Kusura bakmayın…
mustafapacal34@gmail.com
Yorum Yap