- 4.12.2014 00:00
Soma’da geçen 14 Mayıs’ta yaşanan toplu işçi cinayetleri yetmiyormuş gibi bu sefer de işsizlik felaketi ortaya çıktı.
Eynezbölgesi maden ocağı ve daha önce iş güvenliği sorunları nedeniyle kapatılan Atabacasımaden ocağında çalışan üç bine yakın işçinin işine son verildi.
İş cinayeti ile öldürülen 301 maden işçisinin acıları henüz daha devam ederken şimdi de işçi aileleri ve yöre halkını sosyo-ekonomik açıdan derinden etkileyecek olan açlık ve yoksulluk dayatması ortaya çıkmış oldu.
Oysaki Soma faciası üzerinden yedi ay geçmişti.
Bu süre zarfında iş güvenliği sorunlarının giderilmesi gerçekleştirilebilir, daha güvenli bir iş ortamı sağlanabilirdi.
Bunlar benim öngörülerim, kaldı ki iş güvenliği için alınacak olan önlemler için bu süre yeterli olmayabilirdi. Belki de gerçekten bu maden ocakları iş güvenliği tekniği bakımından kesinlikle üretime açılamaz bir durumda olabilir.
Tüm bunları tam olarak bilmiyoruz.
Bildiğimiz, bu madenlerde iş güvenliği önlemlerinin hâlâ alınmadığı ve üç bine yakın işçinin hem de tam kış mevsiminde işsiz bırakılmasıdır.
Şimdi işten atılmalar ayrı bir tartışma ve bir toplumsal sorun yarattı.
Önce konuyla ilgili olarak Türkiye Maden İş Sendikası’nın yapmış olduğu basın açıklamasına bir bakalım.
Sendika yapmış olduğu basın açıklamasıyla işten atılan işçiler için özetle şu taleplerde bulunuyor:
• Özel sektörün işlettiği maden ocaklarını bundan böyle TKİ (Türkiye Kömür İşletmeleri)işletsin.
• İşten çıkarılan işçiler başta TKİ olmak üzere kamu kurumlarında istihdam edilsin.
• İşçilerin kıdem, ihbar ve ücret alacakları ödensin.
• İşçilerin borçları ertelensin.
Evet.
Bu açıklama ile sendika, maden sahalarının mülkiyeti anayasa gereği devlete ait olduğunda özel sektör tarafından rödovans usulüyle çalıştırılan bu maden ocakları bir kamu kurumu olan TKİ’ye devredilsin diyor.
İşçilerin kamuya alınması ve haklarının ödenmesi vs...
Şimdi hükümetin sendikanın bu önerlerini ne derecede karşılayacağını merakla bekliyoruz.
Ancak benim hükümetin bu talepleri olumlu karşılayabileceği konusunda iki nedenle fazlaca umudum bulunmuyor.
Birincisi, maden ocaklarının rödovans usulüyle özel sektöre devri ilişkisinden sağlanan özel ve siyasi çıkarlardan vazgeçeceklerini zannetmiyorum.
İkincisi, Soma bölgesindeki maden ocaklarının TKİ tarafından işletilmesinin ve işçilerin kamuya alınmasının diğer bölgelerdeki maden ocakları ve işçileri için de emsal olacağı ve bunun yaratacağı maliyeti göze alamazlar diye düşünüyorum.
Bu sorun için benim bir başka önerim var.
1. Eynez ve Atabacası maden ocaklarında iş güvenliği önlemleri alınıncaya kadar --ki bu süre yapılacak teknik çalışmayla belirlenebilir--, Sendika, Maden Mühendisleri Odası ve Bakanlık müfettişleri ortaklaşa “iş güvenliği önlemleri kesin olarak alınmıştır” görüşü verdikten sonra bu madenlerde işbaşı yapılabilir.
2. Bu süre zarfında işçilerin ücretlerinin bir kısmı Kısa Çalışma Ödeneği veya İşsizlik Sigortası fonundan karşılanabilir.
3. Maden ocaklarının işletmesini yapan şirketin mahkeme kararı ile bloke edilen banka hesaplarından, işten ayrılmak isteyen işçilerin ücret ve kıdem tazminatlarıyla diğer ücret ve sosyal alacakları tahsil edilebilir.
4. İşçilerin işbaşı yapıncaya kadar her türden borçları ertelenebilir.
Soma’da sosyo-ekonomik açıdan yeni bir felakete yol açacak olan bu sorunun giderilmesi ve bu yapılırken olası mağduriyetlerin karşılanması bu şekilde de olabilir.
Şimdi zaman hükümet, işveren ve sendikanın işini aşını kaybetmiş olan işçilere sahip çıkması zamanıdır.
Yeter artık, maden işçileri için ya ölüm ya da açlık ikilemi bir kader olmaktan çıkarılmalıdır.
mustafapacal34@gmail.com
Yorum Yap