Ucuz hayatlar ülkesi...

  • 22.05.2014 00:00

 Türkiye, insan yaşamı için her alanda yüksek güvenlik riskleri olan bir ülke durumunda.

Deprem, sel baskınları ve heyelan gibi doğa afetlerine karşı güvenlik, trafik, iş ve gıda güvenliği gibi alanlarda insan yaşamı, tehdit ve tehlikelerle karşı karşıya bulunuyor.

Türkiye’nin deprem kuşağında bir ülke olduğunu hepimiz biliyoruz.

Aslında irili ufaklı da olsa memleket hemen her gün sallanıyor.

Son olarak 1999 yılı Marmara depreminde 20 bine yakın insanımızı kaybettik.

Kaybettik de ne oldu, çoktan unuttuk bile.

Deprem riski halen devam ediyor ve bu sefer de büyük İstanbul depremi bekleniyor.

Ne olacak peki, başımıza gelecekleri önleyemiyoruz. Kayıpların az olması için dua etmekten başka çaremiz yok gibi...

13 Temmuz 1995’te akşam saatlerinde Isparta Senirkent, Kapıdağ’dan kopan sel baskını ve oluşan heyelanın altında kaldı.

74 insan yaşamını yitirdi.

Unuttuk gitti.

Türkiye, trafik güvenliği alanında yılda 10 bin ölümlü kaza ile Avrupa’da birinci, dünyada ise ikinci sırada bulunuyor.

Bu sonuçları bildiğimiz hâlde trafik çok umurumuzda değil...

Gıda güvenliği çok bildiğimiz bir konu değil.

Ancak AB-Türkiye ilişkilerinde 12. Fasıl: Gıda Güvenliği Veterinerlik ve Bitki Sağlığı dosyasının 30 Haziran 2010’da müzakerelere açılmasından sonra gıda güvenliği alanında yol alınmaya yavaş yavaş başlandı.

Yalnız gıda zehirlenmeleri ve bağlı hastalıklardan yıl içerisinde kaç insanımız ölüyor, bu konuda elimizde sağlıklı bilgiler bulunmuyor.

İş güvenliği en sorunlu alanımız; yılda ortalama 70 bin vakada 1500 insanımız iş cinayetlerinde hayatını kaybediyor. Buna meslek hastalıkları sonucu hayatını kaybedenler dâhil bulunmamaktadır.

Bir de buna terör nedeniyle, kadın cinayetleri sonucu ve daha beş yaşına gelmeden sağlık nedenleriyle ölen bebekleri eklediğimizde durum daha da vahimleşiyor.

Bu tablonun tamamına bakıldığında ülkemizde yaklaşık 20 bin insanın hayatını kaybettiğinden bahsediyoruz.

Annelerimizin bizleri yolculuğa, işe ve okula uğurlarken sıkça söylediği bir dua vardır “Allah kazadan, beladan korusun evladım”; durumu bundan daha iyi özetleyen bir başka dua herhalde yoktur.

Çünkü bu ülkede insan olarak yaşamanın güvenliğinde işimiz Allah’a kalmış gözüküyor.

Yani ne diyelim, Türkiye’de yaşayanların bu nedenlerle ölme ihtimali bu ülkede yaşamanın “fıtratında” var.

Bu ülkede “kazalar” nedeniyle alınacak önlemlerin başında mevzuat ve idari önlemlerden daha çok insan hayatına karşı sorumlu olan bir “yaşam kültürü” geliştirmeyi, en önemli sorunumuz diye düşünmekteyim.

Bu arada Soma faciasının teknik incelenmesi için uluslararası bir otorite kuruluşun katılması sorunu tam anlamamız için oldukça önem arz etmektedir.

Türkiye ekonomisi son on iki yıldır ortalama yüzde 5 büyüyen ve Avrupa’nın altıncı, dünyanın ise 17. büyük ekonomisi. Ancak Türkiye’nin bu ekonomik ölçüleriyle sosyal göstergeleri hiç uyumlu değil.

Soma faciasının bize verdiği en önemli ders bu; yani işsizlik, yoksulluk ve iş cinayetleri bakımından olsun. Örgütlenme ve sendikal haklar ve demokrasi bakımından olsun. İnsani gelişmişlik ve eğitim kalitesi açısından olsun.

Ekonomik ölçülerde büyüyen, sosyal ölçülerde küçülen bir durumumuz var.

Soma faciası bu ağır sosyal bedelin şimdilik karşılığını oluşturuyor.

 

Daha geride ödeyeceğimiz ne kadar sosyal bedel kaldı bilmiyoruz.

Bildiğimiz bu ülkede insan yaşamının ucuzluğudur.

Türkiye hızla insan hayatına karşı sorumluluğunu yerine getirecek önlemleri almalı, ancak bir önlem var ki o da topluma ve devlete “insan sevgisi” kazandırmaktır.

Gelin bu facia bize son ders olsun.

Soma’yı unutmayalım, unutturmayalım.

mustafapacal34@gmail.com


 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums