- 8.05.2014 00:00
Ekonominin demokrasi ve hukuk devletiyle ilişkisi son aylarda çokça tartışılıyor.
Bu tartışmayı ateşleyen gelişme ise ocak ayında toplanan TÜSİAD Genel Kurulu’nda TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz’ın “Hukukun üstünlüğüne riayet edilmeyen, yargı mekanizması AB normlarında çalışmayan, düzenleyici kurumlarının bağımsızlığına gölge düşen, vergi cezaları veya başka tür cezalarla şirketler üzerinde baskı kurulan, İhale Kanunu onlarca kez değiştirilen bir ülkeye yabancı sermayenin gelmesi mümkün değildir” demesiyle başladı.
Başbakan’dan bu açıklamaya çok sert bir yanıt geldi.
Başbakan, “Kalkıp da TÜSİAD Başkanı 'böyle bir ülkeye küresel sermaye gelmez' diyemez. Diyorsa bu vatana ihanettir”dedi
Böylece tartışma “vatan hainliği” seviyesine kadar çıkartılmış oldu.
Bu alandaki tartışmalar bu kadarı ile de kalmadı.
Belli seviyelerde ve çevrelerde devam etti.
TÜSİAD ve YDH eski Başkanı ve Boyner Holding Yönetim Kurulu BaşkanıCem Boyner de bu tartışmaya başka bir boyut kazandırdı.
Cem Boyner, demokrasi ve hukuk devleti sorunun ekonomi üzerindeki etkileri tartışmasına,Hürriyet’ten Demet Cengiz’everdiği röportajda sorulan bir soru üzerine şöyle bir yanıt verdi.
“HABERLEREKONOMİTartışılan konulardan biri de Türkiye’nin hukuk devleti vasfını yitiriyor olduğu. Bunun yabancı yatırımı etkilemesi. Sizce?
--Yabancılar bizi gelişmekte olan ülke olarak görüyor. Uzun vadeli yabancı yatırımcılar Türkiye’nin güncel problemlerini zaman içinde çözeceğini düşünüyorlar. Sosyal ve hukuki standartları da gelişmiş ülkelerdeki ölçütlerle değerlendirmiyorlar. İdealin altında olmamız yabancıların Türkiye’ye olan ilgisini değil, Türkiye’deki işlere biçtikleri fiyatı, verdikleri değeri etkiliyor. Daha iyi standartlardaki ülkelere göre aldıklarını daha ucuza, verdikleri krediyi de daha pahalıya vermek istiyorlar. Yoksa Türkiye’ye olan ilgi hiçbir zaman eksilmeyecek(...)”
Tartışma son olarak hükümetin İnternet Yasası ile medyaya getirmiş olduğu baskılar ve arkasından Twitter ve YouTube’un kapatması sonucu, Freedom House’un Türkiye’yi basın özgürlüğü alanında “kısmen gelişmiş” ülkeler konumunda “özgür olmayan ülkeler” konumuna düşürmesiyle yeniden gündeme geldi.
Hükümet sözcüleri her ne kadar bu tespite karşı çıkmış olsalar bile bu tartışma devam etmekte.
Radikal’den Ezgi Başaran’ın MIT ekonomistlerinden, “Ulusların Düşüşü” kitabıyla tanınan ünlü ekonomist Prof. Daron Acemoğlu ile yaptığı röportaj bu anlamda dikkat çekti.
Başaran’ın “Twitter, YouTube yasağı, hapisteki gazeteciler, en ufak gösterinin bile biber gazına boğulması, bunlar gerçekten kalkınmayı etkiler mi” sorusuna Acemoğlu, “Hem evet hem hayır. Miyopik bir açıdan baktığınızda cevap hayır. Türkiye’de bu yaz yapılan barışçıl eylemlere karşı devlet orantısız güç kullandı ne oldu? Yabancı sermaye ülkeyi terk etmedi, iş dünyası hayatına eskisi gibi devam etti. Bunlara bakarak demek ki bu tür şeylerin ekonomi için önemli değil diye düşünebilirsiniz. Fakat ekonomik başarı geniş bir siyasi, kurumsal zeminle mümkün olabilir. Medyaya baskı var ya da gazeteciler hapse atılıyor diye yatırımcılar hemen sizi terk etmeyebilir. Ama bu tür gelişmeler, örneğin basına baskı, Türkiye’deki kurumların sıhhati için alarm manasına gelir ve sonuç itibarıyla derin ekonomik bedelleri olur” dedi.
Bu tartışmalar süredursun son olarak OECD, “daha iyi yaşam” 2014 endeksinde Türkiye’yi 34 ülke arasında sonuncu gösterdi. Konut, gelir, eğitim, sağlık gibi toplam on bir yaşam alanı üzerinden yapılan çalışmanın sonuçları böyle çıktı.
Demek ki ekonomi ile demokrasi arasındaki alışverişin sonuçları hayata böyle yansıyor.
Bizden söylemesi...
mustafapacal34@gmail.com
Yorum Yap