- 26.12.2013 00:00
YÖK 1998 yılından beri, 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu’nun 35. maddesine göre, yeni üniversitelerin öğretim üyesi ihtiyacını karşılamak için, yurtiçinde belirlenen bazı üniversitelere, yüksek lisans ve doktora yapmak amacıyla, üniversitelerin araştırma görevlilerini “mecburi hizmet senetleri” imzalatarak göndermektedir.
Yaşam düzenlerini alt üst edilerek sosyo-ekonomik sıkıntılar çekme pahasına büyük şehirlere gitmek zorunda bırakılan araştırma görevlileri, buralarda bulabildikleri danışman öğretim üyeleri ile yüksek lisans ve doktora çalışmalarına başlamaktadırlar.
Bu arada büyük üniversitelerde mevcut şartları uygun görmediği için çok sayıda araştırma görevlisi ayrılmış olduğundan, kadro nakli ile yeni gelen araştırma görevlileri bölümdeki gerek eğitim faaliyetleri gerekse bölüm tarafından verilen diğer görevleri üstlenmek hem de yüksek lisans ve doktora çalışmaları ile uğraşmaktadırlar.
Bu özveri her yıl üniversitelere verilen faaliyet raporlarına da yansımıştır.
Hem mecburi hizmet zorunluluğu bulunan hem de bölümde verilen görevleri yapmaya çalışan, ders ve laboratuar uygulamalarına giren araştırma görevlilerinin tek gelirleri aylık ücretleridir. Bunun dışında başkaca yan menfaatleri bulunmamaktadır.
YÖK talimatı ile 35. Madde kapsamında mecburi hizmet senetleri imzalamak zorunda kalan araştırma görevlileri,bunu kabul etmemeleri durumunda sözleşmeleri uzatılmayarak görevlerine son verilmektedir.
Ancak üniversite yönetimlerine yakın olan, referansları olan kimseler ise bu zorlamaya tabi tutulmadan ve mecburi hizmet senetleri imzalamadan doktoralarını sürdürebilmişlerdir.
Buna ek olarak 2006 yılında çıkarılan 5535 sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkine İlişkin Kanun ile lisansüstü eğitim sonrası dönmeyen araştırmacıların tazminat gibi zorunlulukları yasa ile makul seviyelere indirilmiştir.
Ancak lisansüstü eğitimlerini tamamlayamayan, eğitimleri sırasında istifa etmek durumunda kalan veya gönderildiği üniversiteye geri dönüp başka bir kurum veya üniversiteye geçmek isteyen 35. madde kapsamındaki araştırma görevlilerine binlerce liraya varan tazminat ödemesi önlerine konulmuştur.
Tazminat hesaplamasında hak edilmesine rağmen yurtiçi maaşlarına devlet tarafından kesilen vergi ve diğer ödemeler eklenmiş, bunlar yüzde 50 ceza ile artırılmış ve bu miktara çok yüksek fahiş yıllık faizler uygulanmıştır. Böylece eline aylık 2000 TL civarında ir meblağ geçen bir araştırma görevlisi, maaşını hak etmesine rağmen beş yıl için yaklaşık 150.000 TL tazminat ödemesi ile karşı karşıya kalmıştır. Bu arada başka bir devlet üniversitesi veya kamu kurumlarında mecburi hizmetlerini tamamlama imkânı verilmemesi, kurumlar veya üniversiteler arası geçişlerde çok büyük engeller çıkarılmıştır.
Üniversite yönetimleri aldıkları maaşları geri ödemeye çalışan akademisyenlere istedikleri şekilde çok yüksek gecikme faizleri ve ödeme şartları ileri sürerek sorun çıkarmaktadırlar. Örneğin yüzde 9 civarı olan yasal gecikme faizini yüzde 30- yüzde 50 arasında uygulayan üniversiteler mevcuttur.
Ayrıca mecburi hizmetini tamamlamadan ayrılan akademisyenlerin başka hiçbir üniversite de görev alamayacağı belirtilmektedir.
Bu nedenle acilen, araştırma görevlilerinin mecburi hizmetleri kaldırılmalıdır. Eşi ve kendisi farklı üniversitede olanlara seçim hakkı tanınmalıdır.
Ayrıca lisansüstü eğitimlerini tamamlamadan atılan veya doktorasını bitirip mecburi hizmeti olan üniversitelere dönecek veya dönmüş olan araştırma görevlileri ve akademisyenlerin sorunlarının çözülmesi, ülkemizin akademik hayatının gelişmesine ve üniversitelerin demokratikleşmesine önemli katkılar sağlayacaktır.
mustafapacal34@gmail.com
Yorum Yap