- 21.11.2013 00:00
Hükümetin özel dershanelerin kapatılması yönünde hazırlamış olduğu bir kanun tasarısı üzerinden, eğitim sorunu gibi yaşamsal bir sorunumuzun, kamuoyu gündemine bu şekilde gelmesi, konunun önemini düşürmüş oldu.
Ayrıca bu konunun hükümet ve Cemaat arasında bir husumet veya rekabet konusu olacak bir düzeye indirgenmesi bence hiç yerinde olmadı.
Hepimiz biliyoruz ki, eğitim meselemiz bir memleket meselesi büyüklüğünde ve bu sorun dünden devraldığımız, bugün ise hâlen çözemediğimiz bir sorunumuz olarak karşımızda duruyor.
Türkiye, OECD ülkeleri arasında yapılan PISA eğitim ölçümlerinde 33 ülke arasında sondan üçüncü durumda bulunuyor.
Kabul edilebilir bir şey değil bu...
Eğitimde geri kalmamızın pek çok nedeni var. Ancak bu nedenlerin en önemlisinin bölgeler ve okullar arası kalite ve fırsat farkı olduğu bilinmektedir.
Burada, eğitimde fırsat eşitliği, daha çok öne çıkan bir sorunumuz...
Diğer yandan derslik ve öğretmen açığı ile eğitim materyallerinin yetersizliği sorunları hâlen giderilmiş değil.
Hükümet fiziki ve teknik yetersizliklerin giderilmesi için cari harcamalarında son on yılda birkaç kat önemli artış sağladı.
Hükümet bu türden yetersizliklerin üstesinden de gelebilir de, yani hükümet eğitimde her bakımdan fiziki ve teknik altyapıyı eksiksiz sağlamış olabilir de, bunu önemli de görüyorum.
Ancak bu, eğitim sorununun bir yanını kotarmak anlamına gelir.
Çünkü eğitimde en önemli sorunumuz eğitim ve eğitimci kalitesi sorunumuzdur.
Gerek eğitim müfredatındaki ideolojik içerik, gerekse eğitimcilerin eğitimi sorunu, eğitimde yapısal sorunların başında bulunuyor.
Bu sorunumuzun ne boyutlarda olduğunu bilim, kültür ve sanat alanında bulunduğumuz durum sanki de özetliyor.
Özel dershanelerin kapatılması ve özel okullara dönüştürülmesi tartışmalarına baktığımda özetle şöyle görüyorum.
Özel dershaneler 1984 yılında çıkan bir kanunla yasallaşmış...
Bu gelişme üzerine süren tartışmalar sonucunda diktatör Evren özel dershaneleri kapatmış, bir yıl sonra Özal hükümeti yeniden açarak bugüne kadar gelinmiştir.
Özel dershaneler, eğitimde öğrenciler arasında fırsat eşitliğinden kaynaklanan farkların en aza indirilmesi gibi bir ihtiyacı karşılamak için ortaya çıkmış ve kendi içinde bir eğitim sektörü durumuna gelmiş kurumlardır.
Daha çok sosyo-ekonomik durumu zorda olan ailelerin çocuklarına, özellikle üniversiteye girişte yardımcı bir işlev gören özel dershanelerin, ilköğretim ve lise eğitimlerinin kalitesi yükseltilmediği, bölgeler arası eğitimde fırsat eşitliği dengelenmediği sürece kapatılmasının eğitim sorunu için bence hiçbir anlamı olmayacaktır.
Kaldı ki, bu sorunu siyasi alana çekerek esas olan çarpık eğitim sistemi sorununu maskelemenin ise kimseye bir fayda sağlaması sözkonusu bile değildir.
Ayrıca özel dershanelerin özel okula dönüştürülmesi önerisinin ise hiçbir pratik karşılığı bulunmamaktadır.
Mevcut özel okulların yaklaşık yüzde 60 doluluk oranıyla çalıştığını düşündüğümüzde, konunun daha iyi anlaşılacağını umuyorum.
Özel dershaneler için yapılacaksa, yaralanmak isteyen öğrencilere daha uygun bir fiyat oluşturulması veya çeşitli teşviklerle yararlanma oranlarının artırılması, bence daha yerinde bir öneri olur.
Son olarak hükümet sözcüsü Sayın Bülent Arınç, bu sorunun taraflar arasında yapılacak olan görüşmelerle çözüleceğini açıkladı.
Bu konunun taraflar arasında sağlanacak bir mutabakatla çözülmesini temenni ederim.
mustafapacal34@gmail.com
Yorum Yap