Velev ki, Amerikalı işçi de olsanız...

  • 5.09.2013 00:00

 ABD merkezli küresel ekonomik krizin, her ülkenin ekonomik şartları dâhilinde sonuçları yaşandı, yaşanıyor.

Diğer yandan da devam eden küresel ekonomik krizin, dünyada çalışanlar için de sosyal faturası oldukça ağır bir şekilde yaşandı ve yaşanıyor.

Krizde, ILO kayıtlarına göre 200 milyondan fazla çalışan işini kaybetmek zorunda kaldı.

İşini kaybedenlerin yetmiş beş milyonu, yirmi beş yaş altı gençlerden oluşuyor. 2014 yılında bu işsiz gençlere yarım milyon gencin daha katılacağı yine aynı tahminler arasında yer alıyor.

Sosyologlar bu kuşağı “kayıp kuşak” olarak tanımlıyorlar.

Kriz sonrası işini kaybedenler arasında ikinci sırayı kadınlar alıyor. Normal dönemde zaten yüksek sosyal risk grubunda yer alan kadınlar, kriz dönemlerinde sosyo-ekonomik olarak, diğer gruplara göre daha fazla zarara uğruyorlar.

Kriz ve süresince artan kadın işsizliğinin oranı, dünyada mevcut işsizlik oranlarının neredeyse yarısını oluşturuyor.

Kuralsız çalışma, kriz dönemlerinde özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde inanılmaz artışlar gösteriyor. Yine ILO tahminlerine göre 2013 yılında dünyada çalışan yaklaşık üç milyar işçinin, 1.65 milyarı düzenli ücret alabiliyor.

Krizin etkilediği diğer bir önemli sosyo-ekonomik alan da yoksulluk alanı, kriz dönemleri bu alanda, iki yönlü etki ortaya çıkarıyor.

Birincisi çalışanların kriz nedeniyle işini kaybetmesi sonucu yoksullaşması, ikincisi ise işini kaybetmediği hâlde yoksullaşması olarak görülüyor.

Birinci nedenle yoksullaşma, ikinci nedene göre daha anlaşılır bir durum olduğundan, biz konuya ikinci neden üzerinden, yani çalışan yoksullar üzerinden bakmaya çalışacağız.

ILO, dünyada çalıştığı hâlde yoksul olanların dokuz yüz milyon kişiden fazla olduğunu tahmin ediyor.


Çalışan yoksulluk gurubu
 içine daha çok, göçmen işçilermevsimlik işçiler ve ücretsiz aile işçileri giriyor.

Türkiye’ye baktığımızda, TUİK’in “göreli yoksulluk” ölçümüne göre on bir milyonun üzerinde insanımız yoksul gözüküyor. Bu oran toplam nüfusun yaklaşık yüzde yedisine tekabül ediyor.

Ancak Prof. Dr. Seyfettin Gürsel’in koordine ettiği Betam, (Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi) yoksulluk ölçümünü Temel Maddi Yoksulluk tanımı üzerinden, üç ayrı kritere göre yapıyor.

Bu kriterleri, iki günde bir beyaz veya kırmızı et yemek, yaşadığın evin ısıtılmasını sağlamak ve eskiyen giysilerinin yenisi ile değiştirilmesi oluşturuyor.

Bu ölçülere göre 2006 yılında nüfusun yüzde 29’u yoksul durumdayken, 2010 bu oran yüzde 21’e düşmüş gözüküyor. Bu orana göre genel bir iyileşme gözüküyor olsa bile, bu oran TUİK’in yoksulluk oranın üzerinde duruyor. Yani Betam’ın yoksulluk ölçümüne göre nüfusun yaklaşık on altı milyonu yoksulluk sınırında yaşıyor demektir.

ABD’de eylem yapan fast-food mağazalarında çalışan işçilerin sorunu da tam bu konuyla ilişkili, tv’de mikrofon uzatılan işçiler “aldığımız ücretler, artan fiyatlar karşısında yetersiz kaldığı için, ücret zammı ve sendikalaşma istiyoruz” diyor.

ABD’li fast-food işçileri gibi, dünyada tüm çalışanlar için sendikal örgütlenme ve toplu pazarlık, çalışırken yoksullaşmayı önlemenin şimdilik tek çıkar yolu gözüküyor.

Velev ki ABD’de çalışan işçi de olsanız durum böyle...


mustafapacal34@gmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums