- 10.12.2015 00:00
Kişilerin, grupların, halkların iktidarlardan taleplerinin olması kadar doğal bir şey olamaz. İktidarlar; talepler hoşuna gitmese de bu talepleri göz ardı edemezler. Bu taleplerin yüzde yüzünün karşılanması mümkün olmayabilir. Ama otorite; talepleri ve talep sahiplerini dikkate almaz ise ''sorun'' ortaya çıkar. Taleplere iki türlü yaklaşmak mümkündür: Birincisi; görmezlikten gelip, şiddetle bastırmaktır. İkincisi; kucaklayıcı, talep edeni anlamaya çalışan, çözüm yolları sunan yöntemdir. Bugün Türkiye'de Kürtlerin ve birçok kesimin kendilerine göre talepleri vardır. Bu talepler yerine getirilemeyecek talepler de değildir. AKP iktidarı, Kürtlerin taleplerini kısmen çözüme kavuştursa da, sorunun özüne dokunmamakta ısrar etmektedir. Yani, ana dilde eğitim, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gibi konulara kulak tıkamaktadır. Bu da talep sahiplerinin tepkisine neden olmaktadır. Kürt gençlerinin tepki biçimlerini içimize sindirmesek de, yanlış bulsak da tepki nedenlerini görmezden gelemeyiz. Oysa ki AKP iktidarının yapması gereken çok basittir; Kürtlerin eşit vatandaşlık haklarının teminat altına alacak yasa ve anayasa konusundaki yol haritasını açıklık ve samimiyetle ortaya koymalıdır. Bunu yaptığı zaman, hendeklerin kapanacağına ve gençlerin, Tahir Elçi'lerin ölümünün önüne geçileceğine inanmaktayım. Devlet, otoritesini ortaya koyarken, hak ve hukuku gözetmek zorundadır. Birileri devlete öfkelenebilir, eleştirebilir ancak devletin refleksi daha adil ve kucaklayıcı olmak zorundadır. Düşmanlaştırma siyasetinin ne Kürtlere ne Türklere ne de devlete/iktidara faydası vardır. Kanın çözüme akmadığı artık görülmelidir. İnsanlarımızın yaşamı bilek güreşine feda edilmemelidir.
Tahir Elçi'lerin, Tahir Elçi'nin karşısına geçip bağıran teyzelerin sesine kulak verilmelidir. Tahir Elçi, bir tarafta Dört Ayaklı Minare, bir tarafta Surp Giragos Ermeni Kilisesi diğer tarafta da Ahmet Arif'in evinin tam ortasında durmuş ne diyordu? "İnsanlığın bu ortak mekanında silah, çatışma, operasyon istemiyoruz. Savaşlar, çatışmalar, silahlar, operasyonlar bu alandan uzak olsun. Tarihimize, değerlerimize sahip çıkalım." Tahir, sesini duyurabilmek için parmaklarının ucunda yükselerek konuşuyordu. Ama bu sese tahammülü olmayanlar onu susturdular.
AKP hükümeti vakit kaybetmeden demokratikleşme yönündeki niyetini ve varsa programını açıklamalıdır. Bu ülke demokratikleşmediği sürece, hendekler ve kan var olacaktır.
Artık, silah yerine karanfil istiyoruz.
Artık, söz yerine icraat istiyoruz.
Artık, savaş yerine barış istiyoruz.
Artık, ölüm yerine yaşam istiyoruz.
Yorum Yap