Murat BELGE
Murat BELGE Gazete: T24 & BİRİKİM

Güvenilir zemin yaratmak

  • 24.07.2011 00:00

Cengiz Çandar’ın hazırladığı Kürt sorunu analizi her bakımdan önemli ve aydınlatıcıydı. Ancak, bana en anlamlı gelen kısmı adı verilmeyen bir Türk devlet yetkilisinin Öcalan’la yapılmış görüşmeleri değerlendirmesiydi. Metin şimdi elimin altında değil, ama bu yetkili devletin buradaki yaklaşımının “araçsal” olduğunu, Öcalan’ın da bunu anladığını ve buna göre davrandığını söylüyordu.

“Tam barışa yaklaşmışken şu Silvan olayı neyin nesi? Bunlar kendi önderlerine de mi kontra gidiyor?” tarzında birçok yorum okuduk şu son günlerde. Kürtler arasında farklı görüşler var ve bunlar artıyor, artacak. Ama ayrımlar bu denen noktada değil. Eylem yeteneği kalmamış ya da bir nedenle eylemden vazgeçmiş bir PKK ile karşılaşırsak, Abdullah Öcalan kendisine “araçsal” bir tutumla yaklaşan yetkililerle ne konuşacak? Ya da “araçsal” yaklaşan o yetkililer Öcalan’a “yaklaşma” gereği duymaya devam edecek mi?

Bu ülkede devlet ve o devletin verdiği eğitimi almış ve içselleştirmiş toplumsal kesimler içinde “demokrasi” kavramının yer tuttuğu hiçbir konuda güven vermiyor. İşte dağdan bir grup adam kalktı geldi; buradaki yakınları da onları sevinçle karşıladı. Ne oldu? Öncelikle devlet değil, öncelikle söylediğim o eğitimi almış halk kıyameti kopardı. Devlet veya hükümet de bir iki gün içinde kendini o kıyamete uyarlamak gereğini duydu.

Barışmak isteğini duyan bir Kürt güven duyabilir mi, böyle davranan bir toplum karşısında?

Bu örnekleri, her düzeyden örnekleri, alabildiğine çoğaltabiliriz. Zaten bu değindiğim olayın ardından, “Türk adaleti”, sınır ötesinden gelenleri aramaya koyuldu ve sivil düzeyde başlayan düşmanca davranış devlet-hükümet düzeyine de sıçradı.

Aynı şeyi habire söyleyip duruyorum, ama Kürtler’in asıl duymak istedikleri güven, birtakım sözleşmeler, protokoller imzalamakla sağlanacak bir şeyden ibaret değil. En başta Abdullah Öcalan, kendisiyle konuşmaya gelen kurulun bunu kendisini kandırmak, yanıltmak, ondan bir bilgi sızdırmak ya da buna benzer bir amaçla değil, kendisiyle anlaşmak üzere konuşmak için geldiğini hissetmeli. Sonra bu duygu her kademede egemen olmalı.

“Barışmak”tan söz ediyoruz, “bağışlamak”tan değil. Bu bir “ast-üst” ilişkisi değil, “eşitler arasında” olacak bir şey. Ancak eşitler arasında olduğu zaman ayakta kalabilecek bir şey.

Bu olmadığı, oldurulmadığı zaman, bu ülkenin bir Kürt yurttaşının geleceğine güvenle bakmasının mümkün olmadığı kanısındayım.

Bu ülkenin Kürt yurttaşının Devlet-PKK ilişkisine bakarken de zihninin bir yerinde (ama epey belirleyici bir yerinde) bu ihtiyacın durduğunu sanıyorum. O Kürt yurttaşın görüşleri. PKK’nın görüşlerinden tamamen farklı olabilir. Ama Devlet’in PKK karşısında gösterdiği davranış tarzının, bir Kürt olarak kendisine gösterdiği ya da herhangi bir anda göstermeye karar vereceği davranış tarzı olduğunu bilir.

Onun için de PKK’yı Kürtler’den ayırmak doğru değildir, mümkün de değildir. “PKK’yı şöyle güzelce bir ezelim, sonra Kürt halkını mutlu edelim” diye özetlenecek bir strateji, olsa olsa, kendi ölçüleri içinde “başarı”ya ulaşsa ya da yaklaşsa da, vereceği sonuç yeni PKK’lar yaratmak olur. O yeni PKK’larla çarpışacak olanlar çoktan beri buna hazır, sözkonusu bölgede staj yapıyorlar.

Bu güven bir an önce sağlanmalı. Buna iki tarafın da çok ihtiyacı var.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums