Murat BELGE
Murat BELGE Gazete: T24 & BİRİKİM

Katolik/ Komünist

  • 23.07.2013 00:00

 Tatile giderken yanıma aldığım kitaplardan birinin de Tony Judt’un Yirminci Yüzyılı Düşünmek’i olduğunu yazmıştım. Baştan sona çok ilginç bir diyalog olarak devam eden bu kitabı okurken daha önce de aklımdan geçen birçok şeyi yeniden düşünme fırsatı buldum. Daha önce düşünmediğim ya da burada konuşan iki adamın açtığı perspektiflerden bakmadığım konular da çıktı karşıma. Yani, sonuç olarak epey yararlandım.


Yirminci Yüzyılı Düşünmek
 demişler adına. Kitabın bayağı geniş bir bölümü sol düşünce üstüne. Zaten Judt hayatının sonuna kadar sosyal- demokrasiyi savunmuş bir kişi. Ama Marksizm üstüne de az kafa yormamış. O alanda da söylediği birçok ilginç söz var. Ben bu yakınlarda sosyalizm üstüne daha önce yazdığım çok sayıda yazıyı toplayıp yenilerini de yazarak bir kitap yapma hazırlığındayım. Onun için böyle şeyler okumak zihin açıcı oluyor.

Kitapta karşıma çıkan, öyle çok derinlemesine işlenmemiş, ama ilginç bir saptama, Avrupa’da komünizmin güney, sosyal- demokrasinin ise kuzey ülkelerinde daha başarılı görüşüydü. İtalya, kıtada en güçlü Komünist Parti’nin bulunduğu ülkeydi. İspanya’da Franco silindir gibi geçmese, Komünist Parti çok daha güçlü olabilirdi ve faşist dönem boyunca sosyalistlerden çok daha etkindi. Aynı şeyi Portekiz için de tekrarlayabiliriz. Fransa’da Komünist Parti yakın zamana kadar çok etkili olmuştur.

Britanya’da ve İskandinavya’da ve Almanya’da (ayrıca Belçika’da, Hollanda’da) ise komünistler hiçbir zaman etkili bir kitle partisi haline gelemediler. Ama sosyal- demokrasi hep güçlü, İskandinavya’da uzun zaman değişmez iktidar oldu.

Niçin?

Judt, “Katolik/ Protestan” ayrımına dikkat çekiyor. Olabilir mi?

En azından, açıklayıcı etmenlerden biri olabilir, diye düşündüm.

“Komünist Parti”, “Sosyal- Demokrat Parti’ye” kıyasla, çok daha otoriter ve disiplinli bir örgüt yapısına sahip olmalı. Öyle olmuş. Hiyerarşisi daha güçlü. “İdeolojik birlik” gibi konular, bu yapıda çok daha fazla ciddiye alınıyor; “parti görüşü” dışına çıkan düşünce beyan edenlere uygulanan muamele çok daha sert. “Özeleştiri” kurumu çok zaman Engizisyon’dan farksız bir biçimde çalıştırılıyor.

Bunlar hepsi de, çok daha “cemaatçi” bir yapısı olan Katolik dünya görüşüne, kurumsallaşma biçimine o kadar da uzak olmayan şeyler. Çocukluğunda Papa’nın ve bütün Kilise hiyerarşisinin otoritesine saygı duymayı öğrenerek büyüyen bir insan, belirli bir yaşa ulaşıp Komünist olmak gibi radikal bir değişim geçirse bile, düşünsel dünyasının altyapısını oluşturan bu gibi alışkanlıkların etkisi sürer; sürme ihtimali daha fazladır.

Örgütlü kilisenin bir fazlalık olduğunu söyleyen Luther’in temellerini attığı Protestanlık doğal olarak bireyselliği daha ağır basan bir insan tipinin biçimlenmesine katkıda bulunmuştur. Bu insan tipinin de Komünist Parti disiplinine kendini uydurması kolay değildir.

Bu çerçevede , örneğin Türkiye gibi, ne Katolik, ne Protestan olan toplumlara baktığımızda ne görüyoruz?

Gene, daha “cemaatçi”, daha “otoriter”, “hiyerarşik”ten de öte, “tek adam iradesi”ne bağlı oluşumlar görüyoruz. Ama bu oluşumlar “Komünist/ Sosyalist” ayrımında ortaya çıkıyor değil. İşte AKP, işte Türkiye sağının bütün tarihi. Zaten bu yapılanma, bu zihniyetle, gerçek anlamda bir “sol” çıkamamış durumda.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums