- 11.03.2012 00:00
Abant Platformu 26. toplantısını "Yeni Anayasa'nın Çerçevesi" başlığı altında yaptı. Gerçekten de ilk gündeki oturumlarda ele alınan vatandaşlık, kimlikler, ana dil eğitimi, yerel yönetimler ve özerklik gibi konular, kabul edelim ki yeni anayasa sürecinde karşımıza çıkabilecek en netameli konular.
Bugün özellikle Kürt sorunundaki sertleşme ve izlenen güvenlik ağırlıklı siyaset yeni anayasa önündeki en önemli engellerden biri olarak görülüyor.
Aslında bu korku 12 Haziran seçimleri öncesinde başladı. 12 Haziran seçimlerine giderken en çok merak edilen konu, seçimlerden sonra yeni anayasanın yapılıp yapılamayacağı idi. Anayasa denince akla gelen ilk isimlerinden olan Ergun Özbudun seçimlerden önce verdiği söyleşide "Yeni anayasa için şansın yüzde 50 olduğunu" söylemişti.
Gerçekten de 12 Haziran sonrasında, CHP ve BDP'nin Meclis'i boykot etmesi, 14 Temmuz'dan sonra Kürt sorununda yeniden şiddetin yükselmesi anayasa konusunu gündemden düşürdü.
Neyse ki, 1 Ekim'den sonra Meclis'in tam kadro çalışmaya başlaması yeni anayasa için süreci ve umudu yeniden arttırdı. Meclis'teki partilerin milletvekili sayısından bağımsız olarak 3'er üye ile kurdukları "Anayasa Uzlaşma Komisyonu" yeni anayasa için en büyük umut. Şu anda komisyonun işlettiği bir takvim var. 30 Nisan'a kadar kamuoyunda anayasa konusunda sözü olan herkesi dinleyecekler. Ardından 1 Mayıs'tan sonra komisyon siyasi partilerin anayasa konusunda önerilerini dinleyecek. Siyasi partiler, önerilerini Temmuz sonuna kadar sunacaklar.
Elbette esas tartışmanın bu tarihten sonra başlayacağına kuşku yok. Çünkü, esas belirleyici olacak ve tartışılacak olan siyasi partilerin önerileri olacak.
Yeni anayasa konusunda neler olacağını Temmuz sonrasında göreceğiz. Siyasi partilerin, komisyona birer anayasa taslağı ile mi geleceği, yoksa genel ilkeleri içeren öneriler mi sunacakları sonraki süreç için belirleyici olacak.
Yeni anayasanın geleceği konusunda diğer belirleyici olacak konu ise Kürt sorununun nasıl bir güzergâh izleyeceği. Yapılan birçok araştırmada yeni anayasa konusunda genel bir uzlaşma olduğu yönünde. En netameli konular vatandaşlık, ana dil/le eğitim, yerel yönetimler, din ve vicdan özgürlüğü, din eğitimi ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın konumu olacak.
Bunlardan ilk üçü doğrudan Kürt sorunu ile ilgili. Kürt sorunu konusunda var olan gerilim sürdükçe bu konularda komisyonda bir uzlaşmaya varılması güç görünüyor.
Bu yüzden uzlaşma komisyonuna ve Meclis Başkanı Cemil Çiçek'e büyük görev düşüyor. Bu görev, içerikten önce temel ilkeler konusunda uzlaşmaya verilecek öncelik olacak.
Olmazsa ne olacak? Esas cevaplanması gereken soru bu.
Bu soruya şu gerçeği gördükten sonra karar vermek daha uygun olacaktır. O gerçek, Türkiye'nin yeni bir anayasa ihtiyacıdır. Son MİT krizinde gördük ki, eski yasalarla, yeni Türkiye'yi yönetme şansı yoktur. Anayasa ile kanunlar, tüzükler ve yönetmelikler arasındaki uyumsuzluklar bugün daha makro düzeyde karşımıza yargısal sorunlar olarak çıkıyor. Roman açılımda pankart açan çocuklar için bir savcı beraat isterken, başka bir savcı örgüt suçlamasıyla 15 yıl ceza isteyebiliyor. Değişen Türkiye, demokratikleşen Türkiye yeni bir anayasayı çoktan hak etti. Ve bunu kamuoyu araştırmaları da gösteriyor.
Eğer bu gerçeğe rağmen gerek anayasa komisyonunda gerekse Meclis'te anayasanın genel ilkeleri ve çerçevesi konusunda bir uzlaşma olmuyorsa, o zaman yapılması gereken olası en geniş mutabakat ile yola devam etmek.
Elbette temennimiz, Meclis'te tüm partilerin en geniş mutabakatı ile uzlaştığı bir anayasa. Ancak uzlaşma olmuyor diye de, anayasayı erteleme lüksümüz yok. Böyle bir durumda siyasi parti/ler/in çıkıp, bu taslak şu partinin anayasasıdır deme şansı yok. Çünkü şu anda sürmekte olan süreç, "herkesin sahip çıkacağı bir anayasayı" yapma süreci. Bu süreci kim bozarsa sorumluluk o parti/ler/in olacaktır.
Anayasa konusunda başka bir gerçek de anayasanın sihirli bir değnek olmadığı gerçeğidir. Yeni anayasa önemlidir ama her şey değildir. Anayasayı her şey yapacak olan, uyum yasaları ve uygulayıcıları olacaktır.
CHP DEĞİŞİYOR MU?
Önceki hafta iki olağanüstü kurultay yapan CHP'de yeni bir dönem başladığının bir işareti de Abant Toplantısı'na katılım oldu. Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak ve ilahiyatçı PM üyesi Muhammed Çakmak toplantıya katıldı. Erdoğan Toprak'ın toplantının açılışında söylediği; "Hiçbir toplumun ortak aklı ve vicdanı, yanlış üzerinde ittifak edemez" sözüdür. Bu çok önemli. Ancak bunun, söyleyen ve partisi tarafından da içselleştirilmesi zorunludur.
Toplantıya katılan CHP PM üyesi Muhammed Çakmak da, "CHP'nin burada olması sadece anayasa sürecine verdiği önemi gösteriyor" dedi. CHP değişecek mi sorumuza ise; "Buradaysak değişim başladı" cevabını verdi.
Bu, başlangıç için umut olsa da, bekleyip görmekte fayda var.
Yorum Yap