Bugün tanımayan Yarın kaldırır

  • 3.02.2016 00:00

 Türkiye uzunca bir süredir hem içeride hem de dışarıda; hem siyasi hem sosyal hem de ekonomik alanda büyük krizler yaşıyor. Bu krizlerin aşılması konusunda ise ne yazık ki ümit verici gelişme yok.

Türkiye kötüye gidiyor.

İçerde farklı toplumsal kesimler arasında yaşanan zihinsel bölünme, Kürtlerle Türkler arasında duygusal kopuşa doğru evriliyor.

Her gün, bir önceki günü aratıyor.

Türkiye henüz dibi görmedi.

Bu siyasal strateji, Gezi’den bu yana Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından bilinçli olarak hem söylem hem de politika olarak uygulanıyor.

GEZİ HAYALETİ KORKUSU

Gezi sürecinden “yüzde 50’yi evlerinde zor tutuyorum”la başlayan bu siyasal dil, bugüne kadar her düzeyde sürdürüldü.

Hafta sonu Ensar Vakfı’nın toplantısında Artvin’de altın madeni çıkarılmasına karşı çıkan Cerattepelileri “yavru Geziciler” olarak ötekileştiren Erdoğan, son Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) verdiği karar üzerinden tartışma başlattı.

Fildişi Sahili’ne giderken Erdoğan; AYM’nin Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklu yargılanmalarını “hak ihlali” gören kararı için“Anayasa Mahkemesi bu şekilde bir karar vermiş olabilir. Ben Anaysa Mahkemesi'nin vermiş olduğu karara sadece sessiz kalırım, o kadar. Ama onu kabul etmek durumunda değilim. Verdiği karara uymuyorum saygı da duymuyorum.” açıklamasını yaptı. Yine Erdoğan “Ben biliyorsunuz yola çıkıyorum, ortalık çalkalanabilir” demeyi de ihmal etmedi.

Erdoğan’ın bu açıklamaları, Anayasanın hem “AYM Kararlarını” düzenleyen 153. Maddesini (Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.), hem de “Mahkemelerin Bağımsızlığı”nı düzenleyen 138. Maddesinin (Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.) ihlal etmektedir.

Bu açıklamada görüldüğü gibi Erdoğan Anayasayı bilinçli olarak ihlal etmekte ve bu ihlal üzerinden bir toplumsal gerilim üretmektedir.

Yani bu açıklamaların hiç biri şaşırtıcı değildir.

Nedeni?

BAĞIMSIZ DEĞİL PARTİLİ CUMHURBAŞKANI

Çünkü Erdoğan, 10 Ağustos 2014 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde, seçildiğinde Gül ve önceki cumhurbaşkanları gibi sembolik bir olmayacağını açıkça ifade etmişti.

O dönem kamuoyunda bu durumun, anayasanın ihlali olup olmadığını uzun uzun tartışmıştık.

Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildiği günden bu yana, seçilmeden önce yapacağım dediği şeyleri anayasayı ihlal ettiğini bile bile yapıyor.

Bu yönü ile Cumhurbaşkanı Erdoğan, “bağımsız” cumhurbaşkanından çok “partili cumhurbaşkanı” olarak görev yapıyor.

Yürütmenin başı Başbakan Davutoğlu görünse de, esas yürütücü Cumhurbaşkanı Erdoğan. Saray’da kurduğu danışman kadrosu, gölge kabine olarak çalışmaktadır. Bunun için olsa gerek 1 Kasım’dan sonra bakanlar kurulunu sadece 1 kez toplama ihtiyacı duydu. Onun da sembolik olduğuna kuşku yok.

Bugünkü hali ile Davutoğlu, esas olarak Başbakan değil Başbakan Müsteşarı’dır.

Geçmişte nasıl, Türkiye’nin temel sorunları MGK’da konuşulup karara bağlanıyorsa; bugün MGK’nın yerini Saray’daki Erdoğan ve danışmanları almıştır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “başkanlık” hedefi bu açıdan de facto olarak hayata geçirdiği “partili cumhurbaşkanı” modelini de jurehale getirme çabasıdır.

GERİLİM STRATEJİSİNE DEVAM

Erdoğan bu hedefe ulaşmak için toplumsal gerilimi her düzeyde yeniden üretmektedir. Gezi’de başlayan strateji 1 Kasım seçiminde bir kez daha başarıyla test edilmiş ve başkanlık hedefine kadar sürdürülecektir.

Son AYM çıkışı bu stratejinin parçasıdır.

Özetle, Cumhurbaşkanı Erdoğan, üzerine yemin ettiği anayasayı seçildiği günden itibaren pek çok defa ihlal etmiştir, etmeye devam etmektedir.

Bugün Anayasayı tanımayan cumhurbaşkanı, yarın başkan olduğunda onu ortadan kaldıracağına şüphe yoktur.

Bu gidişe dur diyecek olan aktörler siyaset ve Erdoğan/AKP/Devletin ötekileştirdiği toplumsal kesimlerdir. Bu iki güç, enerjilerini birleştirmek ve bir demokrasi koalisyonu oluşturmak durumundadır. Siyaset hem Meclis’te hem de parti tabanlarıyla; Erdoğan/AKP/Devletin ötekileştirdiği toplumsal kesimler ise ile sokak ve meydanlarda sivil itaatsizlik eylemleri ile enerjilerimi siyasallaştırmalıdır.

Bu kötü gidişi durdurabilecek tek enerji budur.

MURAT AKSOY / HABERDAR 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums