- 26.10.2015 00:00
Tam bir hafta sonra yani 2 Kasım sabahı Türkiye, 7 Haziran seçim sonuçları sonrasında başladığı tartışmalara kaldığı yerden devam edecek.
Son bir hafta içinde partilerin oy oranlarındaki küçük değişiklikler, büyük resmi değiştirmeyecek. 1 Kasım gecesi karşımıza 7 Haziran gecesi olduğu gibi 4 partili bir Meclis tablosu çıkaracak. Türkiye bir kez daha koalisyon tartışmalarına kaldığı yerden devam edecek.
Kuşkusuz hepimizin 1 Kasım sonrası beklentisi, 7 Haziran gecesinden itibaren yapılan hataların tekrar edilmemesi.
YETKİ DAVUTOĞLU’NDA DEĞİL...
Hükümet kurma görevi ilk olarak Davutoğlu’na verilecek. Kamuoyunda genel beklenti AKP’nin en kötü olasılıkla MHP’yle koalisyon kuracağı yönünde.
Oysa ben Davutoğlu’nun eğer bir koalisyon kuracaksa bunun “dönüşümlü Başbakanlık” dahil olmak üzere CHP’yle olma olasılığı daha yüksek olduğunu düşünüyorum.
Bu seçenekleri imkansız kılan gerçek şu: Koalisyon konusunda karar verici 7 Haziran sonrasında olduğu gibi AKP Genel Başkanı Davutoğlu değil Cumhurbaşkanı Erdoğan.
Erdoğan açısından her türlü koalisyon seçeneğini imkansız hale getiren ise kendisinin iki kırmızı çizgisi olan 17-25 Aralık dosyaları ve Cumhurbaşkanı’nın mevcut anayasal sınırlarına çekilmesinin muhalefet partilerinin de kırmızı çizgisi olması. Bunun için Erdoğan’ın –muhalefet partileri esnese bile- hiç bir koalisyon seçeneğine evet demesi mümkün değil.
CHP OYUNU BOZABİLİR Mİ?
Bu senaryoyu veri olarak aldığımızda en güçlü olasılık CHP’nin durumdan vazife çıkararak bir koalisyon seçeneğini (HDP destekli CHP-MHP ya da HDP, MHP destekli CHP azınlık hükümeti) ortaya koyması ve Erdoğan üstünde baskı oluşturarak Kılıçdaroğlu’na hükümet kurma görevi verilmesini sağlamak olacaktır.
Bu şu açıdan önemli, Saray kaynaklarından aldığımız bilgiye göre Erdoğan, 1 Kasım sonrasında da Kılıçdaroğlu’na hükümet kurma görevi vermeyecek. Saray, Ankara kulisleri ve AKP’ye yakın işadamları Nisan-Mayıs 2016’da seçim için hazırlıklara başlandığının müjdesini verdiler bile.
ERDOĞAN VARSA GÜL YOK
Bu senaryoların farkında olan AKP’li vekiller ve partiye yakın iş adamları son dönemde Abdullah Gül’ün kapısını sıkça aşındırıyor. Kamuoyunda gündeme gelen “5. Parti” tartışması bu çabanın bir ürünü.
5. Parti’ye yatırım yapanlara Abdullah Gül’e yakın isimlerden aldığımız bilgiyi aktaralım: “Gül, Erdoğan’ın sahnede olduğu hiç bir oyuna girmeyecek.”
Kısaca Erdoğan’ın 1 Kasım sonrası için hedeflediği Nisan-Mayıs 2016’da yeni bir seçim niyetini boşa çıkaracak iki aktör var: Muhalefet partilerinin siyasi basireti ve AKP'deki vicdan sahibi siyasiler. Bu aşamada Bülent Arınç'ın son çıkışını AKP'lilere, ülke ile Erdoğan’ın geleceği arasında bir tercih yapmaya yönelik bir çağrı olarak okumak yanlış olmayacaktır.
Yorum Yap